17.12.2020, 15:51

ADALET

El adlü esasül-mülk! - Adalet mülkün temelidir!

Halife Ömer'e ait olduğu rivayet edilen bu söz ile her sistemin ayakta durmasının tek şartının adaletle, yani bireylerin hak ve hukukunu korumakla mümkün olabileceği çok net bir şekilde ifade edilmektedir. Mahkemelerimizin her duruşma salonunda hâkimin arkasında bu söz yazar.

Bugün, en çok neye ihtiyacımız var diye sorarsanız, her kesimden, her görüşten, her inançtan insanın, “adalet” diye yanıt vereceklerine eminim.

Adalet, mülkün temeli ise ve mülk=devlet olarak kullanılıyorsa devletin temeli adil olmaktan geçer ve devlet yöneticilerinin en başta buna dikkat etmesi istenir ve beklenir.

Tarihte yöre ve inanç fark etmeksizin yöneticilerin yaptıkları uygunsuzluklar ve adaletin neden gerekli olduğunu çok güzel izah eden hikâyeler konuyu anlamak için açık örnekler ifade ediyor…

Hz. Ömer'in halifeliği döneminde, Şam Valisi, bir camiyi genişletmek için cami civarındaki arsaları kamulaştırır. Herkes arsasının bedelini alır ve devreder. Ancak bir Yahudi, arsasını satmak istemez. Vali, arsasının değerini fazlasıyla verse de rıza göstermez. Bunun üzerine vali arsaya el koyar ve bedelini adama gönderir.

Arsasını kaybeden Yahudi, komşusu Müslüman'a derdini anlatır. O da kendisine, "Medine'ye git durumu Halife Ömer’e anlat. O, son derece adildir, seni dinler" der.

Yahudi yorucu bir yolculuktan sonra Medine'ye ulaşır. Vatandaşlar bir hurma ağacının gölgesinde dinlenen halifeyi gösterirler. Adam, Ömer'in yanına gider. Derdini anlatır.

Hz. Ömer, bir deri parçasının üzerine, "Bilesin ki, ben Nuşirevan'dan daha az adil değilim" Diye yazar ve “bunu valiye götür” der.

Şam'da idarecilerin giyim, kuşam ve oturdukları yerleri ihtişam ve debdebe içindedir. Yahudi, Halife Ömer’i gördükten sonra, şu mütevazı halifeyi hiç ciddiye alırlar mı? Sanmıyorum diye aklından geçirir.

Şam’a döndüğünde valinin huzuruna çıkar ve "Medine'deki halifenin size mesajıdır" der. Vali mesajı alınca sarsılır, bir müddet başını yerden kaldıramaz. Sonra endişe içinde, "Arsanız size geri verilmiştir" der.

Yahudi, bir tek cümlenin valiyi bu kadar sarsacağını hiç tahmin edememiştir. Merak ve dehşet içinde sorar.

Şam valisi, İslam'dan önce ben, bugün halife olan Ömer ile İran taraflarına ticaret için gittik. Yanımıza 200 deve almıştık. Orada cirit oynayan gençleri seyrederken, birileri zorla elimizdeki develere el koydu. Çok kalabalık bir çete grubuydu, bir şey yapamadık. Elimizde para da kalmamıştı.

Gecelemek için han bulduk. Hancıya sıkıntımızı anlattık. Adam iyi biriydi. Bize yardım etti. Sonra da; "Gidip krala durumunuzu anlatın, o adil bir adamdır, mutlaka size yardım eder" dedi.

Biz de sabahleyin kralın huzuruna çıkıp durumu anlattık. Şikâyetimizi bir tercüman krala tercüme etti. Kral Nuşirevan, bizi dikkatle dinledikten sonra birer kese altın verdi ve olayı inceleteceğini söyledi. Bize de, "Memleketinize dönün" dedi.

Ama doğrusu sonuçtan çok da memnun olmamıştık. Hancı sonucu öğrenince son derece üzüldü ve "Burada bir hata var" dedi. "Gelin beraberce gidelim, bu defa ben size tercümanlık yapayım" diye teklifte bulundu. Birlikte huzura çıktık.

Hancı, develerimize el koyan kişilerin kıyafetini, halini, olayın geçtiği yeri anlattı. Nuşirevan sapsarı kesildi. Önceki tercümanı çağırttı, sorular sordu. Sonra her birimize 2'şer kese altın verdi, "Akşama kadar develeriniz gelecek, sabahleyin dönersiniz ama giderken biriniz doğu, diğeriniz de batı kapısından çıkın" talimatını verdi.

Durumu anlamak için hancıya sorduk. Hancı, "Develerinize el koyan kişiler Nuşirevan'ın büyük oğlu ile veziridir. Bunlar bir çete kurmuşlar. Garibanların mallarına el koyuyorlar. Siz ilk gittiğinizde, tercüman sözlerinizi Nuşirevan'a yanlış tercüme etmiş. Kralın oğluyla veziri korumuş. Ben şimdi anlatınca Nuşirevan gerçeği anladı.

Sabah, ben doğu kapısından çıktım. Çıkışta iki kişi darağacına asılıydı. Toplanmış halka bunlar kim ve suçları nedir?” "Bunlar, Nuşirevan'ın büyük oğlu ile veziridir. Buraya gelen iki Arap'ı soymuşlar."

Ömer ise, çıktığı kapıda şikâyetlerimizi yanlış tercüme ederek, kralın oğlunu korumaya çalışan kişinin asılı olduğunu görmüş.

İşte, "Bilesin ki, ben Nuşirevan'dan daha az adil değilim" sözüyle bana bunu hatırlatıyor.

"Eğer, halkına zulmedersen seni darağacına çekerim" diyor. Şimdi anladın mı?
* * *
1750 yılında, Alman Prusya Kralı Büyük II. Frederick, Berlin yakınlarındaki Postdam ormanlarında gezinirken bir değirmenin bulunduğu alçak bir tepe üstünde durur.

Değirmenin olduğu yeri satın alacağını ve yerine bir saray yaptıracağını söyler. Kralın adamları değirmenciye gider ve kralın bu isteğini iletirler. Fakat adam, değirmeni satmak istemez. Adamları gelip Kral'a durumu anlatırlar; Kral bunun üzerine değirmenciyi huzuruna çağırtır.

Bir yanlış anlama olduğunu ve değirmeni satın almak istediğini söyler ve değerinin çok üstünde bir ücret teklif eder.

Değirmenci, "Hayır, yanlış anlamadım, adamların da bunu söyledi. Sen kralsın, paran çok. Git Almanya'nın her yerine saray yap. Burayı benden önce babam işletiyordu. Ona da babasından kalmış, ben de çocuğuma bırakacağım. Satmıyorum!"

Bunun üzerine sinirlenen Kral, “Sen benim kral olduğumu bilmiyor musun yoksa?” diye gürler.

Değirmenci; “Senin kral olduğunu biliyorum, ama ben de bu değirmenin ve arazinin sahibi Sans-Souci’yim.”

Kral iyice köpürür ve “Madem benim kim olduğumu biliyorsun, o halde zorla alabileceğimi de biliyor olmalısın.” Değirmenci, bu söz üzerine tarihe geçecek o ünlü sözü söyler:

“Sen Kralsın ama Berlin’de hâkimler var.”

Kral bu cevap üzerine kendi ıslah ettiği mahkemelerin adaletinin kendi aleyhine bile olsa güvenildiğini anlar ve tarihe geçen şu ünlü sözünü söyler:

"Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar, kral bile olsa adaletten üstün değildir. Hiç kimse adaletin üstüne çıkamaz."

Kral, değirmenin daha altında olan tepeye sarayını diker ve adını da değirmencinin ismi olan “Sans-Souci Sarayı” koyar.

Saray ve değirmen günümüzde hala orada bir "Adalet Simgesi" olarak yan yana ve birlikte durmaktadır.

Biraz tarih herkese iyi gelir, diye umuyorum.

Umarım bir gün biz de, “Bu ülkede hâkimler var” diyebiliriz. ■

Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159