11.09.2016, 11:25

Bayram Yapalım, Kurban Olmayalım

Kurban, insanlık tarihi boyunca insanların çeşitli vesilelerle yaptıkları bir eylem olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarih öncesi devirlerde elde edilen bulgulardan da görüyoruz ki, kurban, tarih boyunca hep var olmuştur. Dünyanın değişik coğrafyalarındaki toplumların, çeşitli ritüellerle hayvanları sunaklarda kurban ettiklerini görmekteyiz.  Kurban etmenin dini bir temeli olduğu düşünülürken din dışı akımların da çeşitli hayvanları kurban ettiklerine de rastlanmaktadır. 
Bizim için kurban, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail’i kurban etme hadisesi ile başlar. Her ne kadar bu olay İslamiyet öncesi dönemde ise de; peygamberimizin Hz. İbrahim soyundan gelmesi dolasıyla İslamiyet öncesi var olan hak din esasları İslamiyet’e de aynen aktarılmıştır.
Türk Dil Kurumu tanımlamasına göre de kurban kelimesinin birkaç farklı anlamı bulunuyor. Bunlardan en yaygın olanı az önce de söz edilen “Dinin buyruğunu veya bir adağı yerine getirmek için kesilen hayvan” tanımlamasıdır.
Bundan başka, “bir ülkü uğrunda feda edilen veya kendini feda eden kimse”, “kazada veya felakette canını yitiren kimse”, “maddi ve manevi bakımdan felakete sürüklenmiş, insani değerlerini yitirmek zorunda kalmış veya bırakılmış kimse” gibi tanımlar da bulunmaktadır.
Yaşamımız boyunca pek çok defa dilimize yerleşmiş birleşik sözler veya atasözleri içinde, “kurban olmak” ile ilgili olanları da epeyce yer tutmaktadır. Bu yaz yaşanan hareketli günlerde pek çok insanımız yapılan kalkışmayı engellemek için kendi canlarını feda ederek memleket için kendilerini kurban etmişlerdir. Bedel ödemeden kazanmak mümkün olmamaktadır, her kazanımın bir bedelinin olması kaçınılmazdır. Memleketimiz bedel ödemeye her ne kadar alışkın ise de elde edilen kazanımın fevkinde bedeller ödetilmesi can sıkıcıdır. İnsanımız artık rahat ve huzur ortamını fazlasıyla hak etmektedir.
Her yıl kutladığımız iki dini bayramdan biri olan Kurban Bayramı öncesindeyiz. Bu yıl bayramın hafta içine denk gelmesi dolasıyla kamuda dokuz günlük bir tatil söz konusudur. Tatil bu denli uzun olunca, ister istemez herkes ailesini ve yakınlarını görmek maksadıyla memleketine gitmek için bir fırsat sayacaktır. Bu dönemler özellikle yurtiçi hareketlenmede karayollarına düşen yoğunluk bir anda had safhada artmakta; değil normal yollar, otoyollarda bile konvoylar oluşmaktadır. Özellikle sahil kesiminde park yeri bulmak, hatta yürümek bile imkânsız hale gelmektedir. Bu hareketlilik ülkemiz için maddi kazançların artmasına neden olurken, beraberinde de birtakım ihmal ve kurallara uymamanın getirdiği kazalar sebebiyle can ve mal kayıplarına da sebebiyet vermektedir. 
Sektörümüz için bayram günleri kazançların maksimize edildiği en hareketli dönemlerdir. Bizim sektörümüz bayramı çalışarak kutlar. Onlar için; bu günlerde çalışıyor ve para kazanıyor olmak bayramdır. Aile ve çocuklardan uzak, yollarda sorumluluğunu üstlendikleri yolcularını sağ salim sevdiklerine kavuşturmak için kendilerini kurban ederler.  İnsanlar bizlere önce canını, malını ve namuslarını emanet ediyorlar. Bizler de bu emaneti layık olduğu şekilde teslim etmeye çalışırız. Sektör çalışanları, her zaman dile getirdiğimiz üzere önemli bir misyona sahiptirler.  
Biz kendi değerimizin farkında ve buna uygun tavırlar içinde bulundukça hem kendimizi hem ailemizi hem müşterilerimizi hem de ülkemizi koruyabiliriz. Kendini korumaktan aciz olan insanın ailesini, sektörünü ve ülkesini koruyabileceğini düşünmek imkânsızdır. 
Bayramı, bayram tadında yaşamanız ve yaşatmanız dileğiyle… Hepimize iyi bayramlar. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159