11.01.2017, 11:30

Bedel ödemeye hazırız

Bu hafta çok özel bir durum var. Bundan yaklaşık 1,5 ay önce Otoyol AŞ ile köprü ücretlerine yönelik bir görüşmede bulunmuştuk. Köprü fiyatlarının çok yüksek olduğunu ifade etmiştik. Kendileri de bize yardımcı olmaya çalıştılar, teşekkür ediyoruz. Gelinen noktada Osmangazi Köprüsü geçiş ücretleri 105 TL’ye düştü. Yavuz Sultan Selim Köprüsü açıldığı günden beri ağırlıklı olarak bu köprülerin maliyetlerinin sadece 3’üncü köprüyü kullananlara yüklenmemesi, Boğaz köprülerini kullanan herkesin rahatlamanın bedelini ödemesi lazım diye konuştuk.  Evet, hükümet bu konuda bir karar aldı ve köprü ücretlerinde çok ciddi zamlar geldi. Otomobillere, otobüslere ciddi zamlar geldi. Tabii, hemen eklemek gerekir ki, bu maliyetler karşılanabilir değil. 

İndirim bekliyorduk 

Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde zam değil, aksine indirim bekliyorduk. Fakat tam tersini yaptılar. Bir tek Osmangazi Köprüsü ucuzladı, otoyol geçişlerine yüzde 15, YSS Köprüsü geçişine ise yüzde 20 zam geldi. Hep söylüyoruz; biz daha da bedel ödemeye hazırız, ama yolcularımız bedel ödemek istemiyor. Biz de yolculara bedel ödettirmek istemiyoruz. Biz toplu taşıma yapmak istiyoruz. Aynı yerdeyiz, taleplerimizde bir değişiklik olmadı. Otobüslere herhangi bir avantaj sağlanmadı. Otobüsler toplu taşıma aracıdır. Bu araçların önüne engel konulmaması lazım. Yol kullanma kararları alınırken bunun dikkate alınmasını bekliyoruz. Bu kararın üst irade olarak alınması bekleniyorsa, üst iradeye de bunu da taşımamız lazım diye düşünüyoruz. 

Kan kaybediyoruz 

Gelirlerimizde hiçbir artış yokken, giderlerimizin bu kadar artması, akaryakıt fiyatları dolar-petrol paritesi ile birlikte artarken bunların mutlaka dikkate alınması lazım. Yaptığımız iş bir sorumluluk işidir. İnsan taşıyoruz. Bu insanların mutlaka bir yerden bir yere ulaşımının da sağlanması gerekiyor. Tamamen özel sektör tarafından yapılan bu işin sübvanse edilme imkanı da yok. Şu anda kan kaybetmeye devam ediyoruz.  Bizi bu karamsar yorumları yapmaya iten sebepler ortadadır. Maliyetler artıyor. Gelirler azalıyor. Yolcu da azalıyor. Sürdürülebilir bir ulaşım anlayışı ortadan kalkıyor. Bu anlamda 3’üncü Boğaz Köprüsünün otobüsçüye zorunlu olmaktan çıkarılması lazım. Biz gerekirse Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne 10-20 lira daha fazla ücret ödeyelim ama onu kullanmaya devam edelim, çünkü 70 km ve 1.5 saat yol dolaşmak zorunda kalıyoruz. Bu konu bizim için hala güncelliğini, tazeliğini koruyor. Zaten 300 bine yakın otomobilden 2,25 TL fark alındı ve günlük 700 bin TL gelir artışı sağlandı. Biz de 2’inci köprüden geçelim. Bunun için 3’üncü köprüdeki bedelin fazlasını ödemeye hazırız. Biz yolcu kaybetmeyelim, yolcularımıza eziyet olmasın. İnsanlar parçalı yolculuk yapma durumunda olmasınlar. 

Bedel ödemeye hazırız 

Onun için 3’üncü köprü zorunluluğunun kalkması beklentimiz devam edecek. Trafik, Avrasya Tünelinin açılması ile rahatladı. Kışın bizim 3’üncü köprüyü kullanan otobüs sayısı 1200 civarında. Otobüslerin tamamı gelir olsa bu köprünün açığını kapatmaz. Lüzumsuz 140 km gidiş ve dönüşte yol yaparak akaryakıt tüketiyoruz. Yolcularımıza eziyet oluyor. Köprü geçiş ücretini fazlasıyla ödemeye hazırız. Bizim talebimiz bu. 

Bu arada Osmangazi Köprüsüne yapılan indirim için teşekkür ediyoruz. Yeterli mi? Değil. Otobüsçü yapılan indirime rağmen arayış içinde. İDO ile bir çalışma yapılmaya devam ediliyor. İDO da makul bir fiyata çekerse İDO tercih edilmeye devam eder. Daha önceki yazılarımda ifade ettiğim gibi, köprüler ulaşımın önüne engel olarak çıkmamalı. Yolcu azalıyor, maliyetler artıyor, fiyatlar azalıyor. İDO, Osmangazi Köprüsü ile rekabet ediyor. Ancak Yavuz Sultan Selim Köprüsü rekabete açık değil. Rekabet standartlarına aykırı bir durumdur. Devletin köprüsü 6 lira, müteahhidin köprüsü 50 lira. Bu durumun sonlandırılması lazım. Biz bunu sürekli söyleyerek sistemi yıpratmak da istemiyoruz, ama mağduruz. Mağdur olduğumuz için konuşmak zorunda kalıyoruz. 3’üncü köprü, otobüsçünün ve yolcunun önüne ulaşım engeli olarak çıkıyor. 

Şirketler ittifak yapmalı 

Bu durumda, şirketlerin birbiri ile ittifak yapması kaçınılmaz hale geliyor.  Giderleri kısıtlayıcı düzenlemelerin yapılmamasına, “akıl tutulması” diyorum ben. Firma sahibi ve yöneticilerin çözüm üretmesi lazım. En büyük gider kalemimiz olan acente komisyonun şekil değiştirerek hizmet bedeline dönüşmesi lazım. Ortak servislerin yapılması ve rotaların kısaltılması lazım. Bunlar bir karar ve irade meselesidir. Hem firma hem otobüsçü hem de yolcu kazanacak. Kurumsal bir yapıya kavuşmuş olacak bu sistem. Yer hizmeti şirketi kaçınılmaz hale geliyor. Hepimiz kaynakları boşuna harcıyoruz. Yolcudan aldığımız parayı savuruyoruz. Sonuçta firma da otobüsçü de kazanmıyor. Zorluklar içinde cebelleşip duruyoruz. Ortak birtakım işlerin yapılması kaçınılmaz hale geliyor. Otobüs işletmeciliği böylece kurumsallaşacak. Ortak servis ve ortak toplama merkezleri sektörün açık yarası. Bunu mutlaka yapmamız gerekiyor. Yarın zorunda kalacağımız işi, bugünden başlatmalıyız. Bunun için ısrarlı olacağım ve ilk adımı da atacağız. Bu, sektörün geleceği için gerekli.

Sözün özü… Sektör sevinçleri unutmuş, umutları tüketmiş, geleceği belirsiz, karanlığın hakim olduğu bir zaman tünelin içinden geçiyor. Üstelik tünelin ucunda ışık da gözükmüyor. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159