09.05.2016, 18:37

Finansal Okuryazarlık

Bakıyorum da; tüm yazılarımızda ekonominin hareketlerine yer ayırmışız, bu hareketlerden işaret almaya çalışmışız ve bu işaretleri işlerimizde dikkate almayı önemsemişiz. Toplumsal sorunlarımızı, hatta dünya yaşamındaki sorunları da sıkça ekonomilerdeki hareketlere bağlamışız.
Buralarda olanları anlamak ve de davranmak için temel bilgilere gerek var. Bu temel bilgilere finansal okuryazarlık deniyor, www.fo-der.org adresinde çok neşeli anlatıyor.
"Aman canım, bunları kim bilmez!" mi dediniz? Bakın bakalım; her birimizin paralarını toplayınca Halkın Finansal Varlığı ortaya çıkıyor, bu da yaklaşık 1 trilyon TL. 
Bu paranın yüzde 70'ini faize teslim etmişiz, beklemedeyiz.
Halkın buna karşılık da 450 milyar  TL borcu var, borcun yüzde 95’i  kredilere ve kredi kartlarına, yani bankalara.
Finansal okuryazarlık ile yönettiğimiz kısım ise sadece yüzde 15. Bu parayı kredi olarak kullanan işletmeler ve kişiler bizim elde ettiğimiz faizin 2 katını ödüyorlar. Aradaki payı finansal bilgisi bizden fazla olanlar kazanıyor. Birinin kârı diğerinin zararı olduğuna göre; bizim faiz kazanan paramız her yıl gerçekte azalıyor. Yine de davranışımız devam ediyor. Demek ki bu parayı işletecek finansal okuryazarlık bilgimizi arttırmalıyız. 
*  *  *
Üniversite öğrencilerimizin bile yaklaşık yüzde 85'i finansal konulardaki bilgiyi, aklı bu kadar beceriksiz olan yetişkinlerinden alıyor. 
Bu öğrenciler yükseköğrenim seçme sınavlarında Matematikten 100 üzerinden 15, Temel Bilimlerden 25 puan alabiliyorlar, ancak.  
Bu öğrenciler mezun olduklarında, TÜSİAD araştırmasına göre, yüzde 24 oranında işsiz durumdalar. Çünkü onlara verilen eğitim, istihdamın gereklerine ya uymuyor ya da yetersiz kalıyor. 
Bu nedenle de mezunların yüzde 32’si 1.000-1.500 TL maaşa, yüzde 29’u da 1.500-2.000 TL maaşa razı. Bu maaşla girdikleri ilk işlerinde sadece 27 ay çalışıyorlar. 
Bu gençlik 30 yıl işbaşında olacak, iş yönetecek, ülke yönetecek, finans yönetecek.
Finansal okuryazarlığı bile olmayan yetişkinlerimiz toplam gelirlerinin yüzde 42’sini harcıyor bu öğretime. Bu maaş düzeyi ile kendisine yapılan eğitim harcamasını kaç yılda ödeyecek bu mezun? Finansal olarak galiba batık bir faaliyet, değil mi?
*  *  *
Sanayide dönüşüm “4.0 hedefimizi”, katma değeri yüksek üretim amacımızı ve toplumsal kalkınma idealimizi bu kitle ile gerçekleştireceğiz. Pekiyi, ne yapsın bu kitle?  
*  *  *
Bu kitlenin üreticisi Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Yüksek Öğretim Kurumları (YÖK) iken alıcılar da şirketlerin ve kamu yönetiminin İnsan Kaynakları bölümleri. Bu işlevlerin ulusal koordinatörü de Kalkınma Bakanlığı. Bunların bir koordinasyonlarından bahsedebilir misiniz? 
Her biri kendi projelerini veya çözümlerini yaratmaya çabalıyor.
Demek ki; önce "Yönetimde 4.0" projesi olacak ki ihtiyaç makamları ile tedarik makamları eşgüdümlü çalışmaya başlasınlar. İhtiyaç tanımlansın ve tedarik uyumlansın.
Halen bu boşlukta yaşayan pek çok çözümcü var. Şirketlerin önüne fuar, konferans, seminer, kurs gibi faaliyetler sürüyorlar. Şirketler de çalışanlarını istihdama uyumlu hale getirmek için düşük isabetli harcamalar yapıyorlar. 
Sonuç:  
3 bin kanun ile yönetilerek dünyanın en büyük dış ticaret fazlası olan Almanya'nın yanında; 9 bin kanunla yönetmeye çalıştığımız ülkemizin hiç kapatamadığımız bir açığı var.
İlk görev yönetim kadrolarında.
Bu yazıyı okuduğunuza göre Sizde de… ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159