27.07.2015, 13:27

İşyeri ve Çalışan

Öneri: İşyerlerinde aksaklıklar konusunda neredeyse herkesin aklında, çözümler vardır. Çalışanlar yaptıkları işin en ince detaylarını bilir ve kanıksanmış yöntemler yerine yeni ve daha etkili bir tarz ile verimlilik ve kârlılığa katkı sağlayabilir. Çalışanına danışan bazı liderler, uygulanabilir önerileri değerlendirilerek şirket çok daha ileriye taşıyabilir. Burada önemli olan önerilerin tablonun tamamını gören insanlar tarafından değerlendirilmesidir. Çünkü her kesimden gelen birçok öneri pek de yararlı olmayabilir. 

Stres: İş ortamında düzeyli bir stresin sağlanması çalışanın üzerlerine düşeni yapmadığında mahcubiyet duyacakları bir ortam, işyerinin başarılı sonuçlar alması bakımından doğrudur. Hiçbir gerginliğin olmadığı, sürekli bir rahatlık halinin hakim olduğu işyerleri, başarılı sonuçlar alamaz. Aynı şekilde stresin seviyesinin yüksek olması insanların çalışma isteği ve verimini azaltır. 

Çatışma: Departmanlar arasındaki çatışmalar olumsuz değil aksine bir işyerinde, insanların farklı görüşlerde olmaları yararlıdır. Bir karar alırken, arzu edilen, herkesin hemfikir olması değil; farklı bakış açılarını, düşünce tarzlarını, görüşleri aramak gerekir.
Sağlıksız olan, farklı görüşlerin çatışması değil, kişilik çatışmasıdır. Kişilik çatışmaları, insanların ruh hallerini son derece olumsuz etkiler, çalışma isteklerini azaltır ve verimlerini düşürür. Bu nedenle şirket yönetiminin, her ne pahasına olursa olsun, kişilik çatışmalarını engellemesi gerekir.

Grup Düşüncesi: Bir şirkette hiç farklı düşüncede olan insanlar yoksa muhtemelen zihinler engellenmiş ve grup düşüncesi hakim olmuş demektir. Grup düşüncesi, kurumlarda ve şirketlerdeki birçok yanlış kararın altında yatan tehlikeli bir oluşumdur. Büyük şirketlerin, aldıkları yanlış kararların ve uğradıkları büyük zararların kökeninde çoğu zaman grup düşüncesi vardır.

Hata: Hatasız olmak mümkün olmadığı gibi, gerekli de değildir. Aksine hata yapmak, hatalarını kabul edip, paylaşmak ve bu hatalardan başkalarının da ders almalarını sağlamak, çok sağlıklıdır. Çocuklar da, yetişkinler de, şirketler de hata yaparak öğrenirler. Hiç hata yapmayanlar, hiç risk almamış olanlardır. Hiç risk almayan, hiç ilerleme kaydetmez.

Korku: Korkunun hakim olduğu ortamlarda hata yapanlar, ceza görmemek için, hatalarını bir sır gibi saklarlar. Hatalar saklandıkça da başkaları aynı hataları yapmaya ve saklamaya devam eder. Yaratıcı düşünce, hata yapma cesareti olan ve yaptığı hatalardan öğrenen organizasyonlarda hayat bulur. Bugün pek çok organizasyon, insanların üzerine öyle korku salar ki bu korku, insanların yaratıcılıklarını köreltip, yenilik yapma iştahlarını tamamen ortadan kaldırır. 

Uyum: Şirketler insanları sadece bilgileri, deneyimleri ve yeteneklerine göre işe almazlar. Yeni katılacak insanların, şirketin kültürüne de uyumlu olmalarını isterler. İş dünyasında yaygın olan bu uygulama, çalışma ortamlarının ahenkli olmasını sağlar. Aynı kültüre, aynı değerlere sahip insanlar, bir araya gelince çok huzurlu bir çalışma ortamı yaratırlar. Ancak hiç kimsenin diğerinden farklı düşünmediği organizasyonlar, sanal bir rahatlık ve güven hissi verdiğinden yaratıcı ve yenilikçi düşünceler gelişmez. Araştırmalar, farklı kökenlerden gelen, birbirlerinden farklı düşünen insanların birlikte çalıştığı şirketlerin daha yaratıcı olduklarını kanıtlar. İnovasyon, aynı görüşteki insanların uyumu sonucu değil, farklı görüşteki insanların bir arada çalışması sayesinde gerçekleşir.

İlişki: Çalışanların başarılı sonuçlar elde etmelerini sağlamak için iyi insani ilişkilere ihtiyaçları vardır. Çalışanlar, işe yaradıklarını hissettikleri, yaptıkları işin sonuçlarını gördükleri ve işlerinde anlam buldukları zaman başarılı olurlar.  
Hiç kuşkusuz,  hayat daha hızlı akıyor ve rekabet her geçen gün daha da  sertleşiyor. Bunun sonucu olarak herkesin hem daha çok hem de daha verimli çalışması gerekiyor. Bu nedenle hayatımızın çok önemli bir bölümünü geçirdiğimiz işyerlerini iyileştirmek istemekte son derece haklıyız. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159