20.04.2017, 12:14

Kentleşme Süreci ve Uluslararası Örneklerle Değerlendirilmesi-1

Bu hafta siz değerli okuyucularıma dünyadaki kentleşme süreci ve uluslar arası örneklerle ilgili paylaşımlarda bulunacağım. Ülkemiz; şehirleşme ve şehirlilik kavramının içini gerek teoride gerekte pratik uzun yıllar boyu tam olarak dolduramamış, bu da her alanda olduğu gibi planlama eksiklikleri ve disiplinler arası koordinasyon kopukluğu gibi sebeplerle birleşerek karmaşık problemlere yol açmıştır. Kültürel ve sosyal düzeyde üretilemeyen çözümler, ekonomik kısıtlarla da birleşince göç olgusu büyük bir ivmeyle ortaya çıkmış ve Cumhuriyet tarihi boyunca 4 ana göç dalgası ortaya çıkmıştır. Bu göç dalgalarının her birinin dönemsel ve karakter olarak kısmi farkları olmasına karşın, geneli itibariyle önce köyden köyün bağlı olduğu kasaba, nahiye, ilçe ve il merkezine, sonraki adımda; il merkezlerinden yöre merkezlerine, sonrasında bölgesel merkezlere, son adım olarak ise İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Mersin, Kocaeli, Konya, Antalya, Samsun ve Manisa gibi merkezlere doğru bir göç yönü ortaya çıkmıştır.

Şehirlerde dengesiz nüfus dağılımı

 Zaman zaman, bu göç olgusu bütün bu belirtilen adımlarla takip edilmeyip, söz gelimi direk köyden İstanbul’ a şeklinde gerçekleşmiştir. Bu ise; kimi şehirlerde dengesiz nüfus dağılımı, kimi şehirlerde insansızlaşma gibi sonuçlar vermekte, çeşitli sebeplerle göçte tercih sebebi haline gelen şehir ise bütün bu dalgayı yönetememekte, plansızlık ve entegrasyon eksikliği gibi nedenlerle şehir taşıdığı insan yükü oranında sanayileşme, kültürlenme, şehirleşme ve şehirlilik gerçekleştirememektedir. Geliştirecek olduğumuz yatırım perspektifinde; projelerimizin hizmet esaslı olarak doğru yerde doğru kararın alınması ve uygulanmasına paralel, dengeli nüfus dağılımını gözeten bir çerçevede geliştirilmesi önemlidir.

Ulaştırma yatırımları

Yeni projeler; mevcut göç olgusunu destekleyici değil, düzenleyici nitelikte olmalıdır. Anadolu’ nun birçok iline, geçmiş dönemlerde görülmemiş düzeyde yapılan yatırımlar, insanımızın yaşadığı şehir üzerinde üst düzey hizmet parametrelerine ulaşmasını, iş imkanlarının çeşitlendirilmesini, şehrin potansiyelinin ortaya çıkarılmasını, üretim teşviğini hedeflemektedir. Bu anlamda; yüksek hızlı demiryolları başta olmak üzere yapılan ulaştırma yatırımları şehirlerin birçok alandaki sektörünün kapasitesinin artırımında önemli rol oynamakta ve aynı zamanda altyapı standartlarını yükseltmektedir.

Maksimum düzeyde fayda

Ancak; şehir ve şehirlilik olgusu; sosyal-teknik-ekonomik-kültürel birçok arka plana sahip, daha komplike bir konu olduğu için, yapılan ve yapılacak olan yatırımların niceliğinin yanı sıra niteliğinin düzeyi de stratejik bir konudur. Ulaştırma Sistemleri arası dengeli modal dağılım ve intermodal entegrasyon; bütün ulaştırma argümanlarından maksimum düzeyde faydayı, üst düzey hizmet parametrelerini, erişilebilirliği had safhada desteklemektedir ki; bütün bunlar doğru bir ‘Şehir Planlama’ sürecinin sebebi ve sonucudur. Ve dolayısıyla ‘Kentsel Dönüşüm’ ün doğru uygulanabilirliğinin de ‘anahtar’ konularıdır. Daha öncede belirttiğimiz üzere; ‘Kentsel Dönüşüm’ bir prosesi yani süreci ifade eder ki; buda entegrist bir bakış açısı gerektirir.

Eski ile yeni arasında uyum

Nasıl ki Ulaştırma Sistemi’ nde ‘modal entegrasyon’ u ön plana çıkarıyorsak aynı şekilde ‘Kentsel Dönüşüm’ de kentte ‘eski ile yeni’ arasında bir uyum(insicam: harmoni) oluşturmayı hedefler ki bu da ancak ‘entegrist’ bir yaklaşım ile söz konusu olur. Bu süreçte; mevcut yapı içerisindeki sorunlu alanların (mahallelerin) tamamıyla yıkılması yerine bütüncül bir bakış açısıyla ‘bu mahallelerin mevcut sorunları’ nı kendi iç dinamiklerini harekete geçirerek ıslahı yoluna gidilmesi tercih edilmelidir. Buda; ‘bütüncül, katılımcı, yönetişimci’ bir süreci ifade eder. Hele ki İstanbul özelinde bu; daha da stratejik ve öncül bir hal alır. Mevcut organik kültürel-sosyal-ekonomik-şehirsel doku; kendi iç dinamiklerinin hareketi geçirilmesi ve dolayısıyla tabir yerindeyse ‘kendi cazibesiyle’ ve bunun iyi yönlendirilmesi-yönetilmesi ile ‘kendi entegrasyonunu çözer ve dönüşümünü tamamlar’ hale getirilmelidir. Burada; ‘rant odaklı’ bakışı önü tamamen alınmalı ‘hizmet odaklı’ perspektif, bütünüyle öncelenmelidir. Zira; Avrupa’ da Prag, Milano, Paris v.b. şehirlerin genel görünümünden okumalar yaptığımız takdirde, önümüze ‘Tarihi Mahalleri (dokusu) ile Modern Yapıları; görsel-fiziksel-toplumsal v.b. her anlamda entegre etmiş, sentetik değil ‘organik’ bir yapıya dönüştürmüş bir tecrübe ile karşılaşmaktayız. Aksi durum; İstanbul özelinde ve ülkemiz genelinde ‘ekonomik mağduriyetler, sosyal problemler, kültürel kopukluklar, sosyal adaletsizlik ve toplumsal iletişimsizlik’ gibi maliyetleri önümüze çıkartacaktır.

Hepinize sağlıklı huzurlu mutlu ve başarılı günler dilerim.

Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159