Serbest rekabet gelistirir...

banner113

Taşıma Dünyası’nın içinde kendine yer bulan ve giderek daha çok göreceğiniz “Lojistik Dünyası” olarak; lojistik sektörünün üst düzey yöneticilerinden, DHL Express -Türkiye CEO’su Markus Reckling ile görüştük.

banner114
LOJİSTİK 13.04.2015, 11:49 16.04.2015, 11:02 Taşıma Dünyası
Serbest rekabet gelistirir...
SÖYLEŞİ: AKİF NURAY

Bugünün dünyasında, lojistik, sadece mal ve hizmetler ile insanların akışı açısından değil; aynı zamanda ülke sınırlarının yumuşaması, milletler arasındaki bağlantıların güçlenmesi ve daha ileri düzeyde bir bağlantı seviyesi açısından da ülkelerin entegrasyonunu ifade ediyor. 

Dünyanın gelişmesiyle doğru orantılı olarak hizmet sektörünün de gelişmesi bekleniyor. Bunlar arasında da lojistik sektörünün -özellikle ülkemiz açısından bakıldığında- hem coğrafi konumu hem de komşu ülkelerde de yaşananlar açısından çok daha fazla gelişeceği öngörülüyor.

Taşıma Dünyası’nın içinde kendine yer bulan ve giderek daha çok göreceğiniz “Lojistik Dünyası” olarak; lojistik sektörünün üst düzey yöneticilerinden, DHL Express -Türkiye CEO’su Markus Reckling ile görüştük. Daha çok sohbet havasında geçen söyleşide, serbest rekabetin ne denli geliştirici olduğu bir kez daha gösterdi kendisini. Savaşlar olsa da istikrara ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Reckling, ülkeler arasında refahın eşit dağıtılmasına katkıda bulunulmasına dikkat çekiyor. Bırakalım, kendi cümleleriyle anlatsın.

SAHADA OLMAK

■ Daha önce Strateji Geliştirme görevindeydiniz; şimdi Sahadasınız, Uygulamadasınız...  Bu ikisi arasında büyük bir uçurum var mı?

- Türkiye’deki görevimden önce, DPDHL Grubu’nun Kurumsal Gelişmeden Sorumlu Başkanı olarak, stratejilerden sorumlu üst yöneticiydim. Şu anki görevim gereği ise sahada çalışıyorum. Ve bundan oldukça mutluyum, çünkü sahada karşılaştığım farklı güçlüklerle mücadele etmek çok heyecan verici. Türkiye’deki rolüm sayesinde Grubun stratejisinin nasıl işlediğini bizzat yaşıyorum. Bu sorunun iki yönü var: stratejik kararlar alan bir görevde insanın düşünmesini gerektiren zorluklar var. Ancak böyle bir işte aktif olarak düğmeye basmak, bir şeyleri harekete geçirmek gibi bir imkânı yok. Yeni görevimin düşünsel zorlayıcılığı biraz daha düşük ama şimdi kararları veren kişi benim. Şimdiki pozisyonumda en çok bundan hoşlanıyorum.

Aradaki uçurum hakkındaki soru ile ilgili olarak, DPDHL olarak, geçtiğimiz yıllarda bu uçurumu kapatmak konusunda ciddi bir iş başardık. Bu başarının ardında ana çerçevenin konulması üzerine kurulu bir strateji var. Yönetici olarak çalışanlara içinde rahat hareket edebilecekleri bir alan bırakıyoruz, ancak net bir çerçeve ortaya koyuyoruz. Çok başarılı bir yılı, 2014’ü geride bıraktık. DPHDHL hisseleri 11,9 Euro’dan 28 euroya yükseldi. Bu, bir şeyleri doğru yapıyoruz demek. 


VERGİLENDİRMEDE REKABET

■ Farklı ülkelerin vergi / gümrük rejimlerindeki farklı uygulama / standartlardaki farklılıklara getirilebilecek çözüm nedir?

- DPDHL olarak, serbest ticarete inanıyoruz. Serbest ticareti sınırlandırmanın birçok yolu var. Vergi rejimlerini, gümrüğü, havacılık kurallarını, liman ücretlerini vs. kullanabilirsiniz. Bunun bin türlü yolu var. DPDHL olarak ise, serbest ticaretin barışçıl bir dünyanın temel unsuru olduğuna, küresel refah ve huzura ulaşmanın bir yolu olduğuna inancımız tam.

DHL Küresel Bağlantılılık Endeksi

Bununla ilgili olarak her yıl sonuçlarıyla bu inancımızın doğruluğunu gösteren Küresel Bağlantılılık Endeksi’mizden bahsetmek istiyorum. Bu sene açıklanan DHL Küresel Bağlantılılık raporunda ilk sıralarda gelen on ülke, serbest ticarette en başarılı olanlardan oluşuyor.

Dünyanın sınırlarının daha açık olmasının faydasını gösteriyor bu sonuç. Aynı zamanda, istikrara da ihtiyaç var. Dünyada servet dağılımının eşit olmaması çatışmalara yol açıyor. Dünya ülkeleri arasında daha etkin bağlantılar kurmak, refahın daha eşit dağılmasına da katkıda bulunuyor.

Endekse göre, Hollanda küresel olarak dünyanın geri kalanına olan bağlantısı açısından ilk sıradaki yerini bu yıl da koruyor. 59’uncu sırada yer alan Türkiye ise Güney ve Orta Asya’nın küresel olarak en yüksek bağlantı seviyesine sahip ülkesi. Türkiye, topraklarının büyük bölümü Asya kıtasında yer almasından ötürü Güney ve Orta Asya içinde yer alıyor, ama aslında Avrupa kategorisinde değerlendirilseydi, 40 Avrupa ülkesi arasında 29’uncu sırada yer alacaktı.

Bu endeks, bir ülkenin küresel bağlantı seviyesi ile refahı arasında bir ilişki olduğunu net bir şekilde gösteriyor. Derinlik, ülkelerin iç ekonomilerinin boyutuna göre uluslararası her türlü gönderi akışını ölçüyor. Genişlik ise, alan anlamında coğrafi yaygınlığı ölçüyor.

Türkiye’nin skorunun yaklaşık yüzde 20’si derinlikten, geriye kalanı ise genişlikten geliyor.

En iyi performansı gösteren ülkelerin ise genellikle daha yüksek derinlik oranlarına sahip olduklarını görüyoruz. Örneğin, en yüksek performansı sergileyen Hollanda’nın derinlik skoru toplam skorunun yarısını oluşturuyor.

Benzer şekilde, Güneydoğu Asya ekonomileri de büyüklükleri ve ekonomik kalkınma düzeyleri gibi yapısal özellikleri düşünüldüğünde, beklenebilecek olana kıyasla yüksek derinlik skorları ile öne çıkıyorlar. Performansı beklentilerin üzerine çıkan ilk 6 ülke ise, Malezya, Vietnam, Kamboçya, Hong Kong, Çin ve Singapur oluyor.

Başta Singapur ve Hong Kong olmak üzere, yüksek performans gösterenlerin tamamı inanılmaz ölçüde yüksek altyapı ve bağlantı seviyesi yatırımları ile öne çıkıyorlar. Bunlar aynı zamanda son derece verimli gümrük ve ticaret dostu ithalat/ihracat prosedürleri ile şirketlerin malları için gümrük izinleri elde etmesinde etkinliğini daha da artırıyor.

Türkiye’nin derinlik skorunun daha düşük olması, ülke ekonomisinin gücünü daha çok yurtiçinden aldığını gösteriyor. Yeni sektörlere yatırım yaparak, düşünmenin yeni yollarını bularak ve bugüne kadar geleneksel olarak çok da yüksek performans göstermediği sektörlerde inovasyonun başını çekerek dünyaya açılmaya ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.

Daha yüksek bir derinlik skoru, hem markalar gibi daha karmaşık ürünlerin ticaretinin yapılması hem de serbest ticareti kısıtlamayan rasyonel düzenlemeler yoluyla lojistiğin kolaylaştırılması açılarından dünya ile daha iyi bütünleşme ile ilişkili.

Bu itibarla, endeks Türkiye’nin istikrarın yanı sıra refah için de diğer ülkelere bağlantı seviyesinin derinliğini artırmak üzere inovasyon, altyapı ve eğitime yatırım yapması gerektiğini gösteriyor. 

DHL Express olarak, kendimizi dünya ülkelerinin birbirine daha yüksek düzeyde bağlantılı olmasına katkıda bulunmaya adadık. 220 ülke ve bölgede, 110 bin çalışanımız ile hizmet veriyoruz. Birleşmiş Milletler’in dahi yaklaşık 208 üyesi var. Dünya ülkeleriyle biraz daha bağlantılı hale geldiğinde, pazarımız da büyüyor. Ticaret engellerine destek vermiyoruz. Bunlar ancak kısa vadeli optimizasyonlar.

Aynı zamanda, Türkiye’nin TTIP gibi ticaret anlaşmalarına dâhil edilmesi gerektiğine de inanıyoruz. Şayet bu anlaşma imzalanacaksa, Türkiye’nin de bir şekilde dâhil edilmesi gerekiyor. Farklılıklar her zaman dünya için ek maliyetler çıkarıyor, hiç anlam ifade etmiyor ve Küresel Bağlantılılık Endeksi’nin sağladığı somut kanıtlar da bunu güçlü şekilde teyit ediyor.

SİYASETİ ETKİLER Mİ?

■ Lojistik ve bu anlayış bir gün siyaseti de etkileyecek mi?

- Bunu umuyor muyum? Evet. Bunun olacağını düşünüyor muyum? Umarım evet, ama muhtemelen çok uzun vadede olabilecek bir şey. İnsanoğlunun doğası itibariyle iyi olduğuna inanıyorum, ama dünyada bu tür bir bütünleşmenin ne kadar hızlı gerçekleştiği başka bir tartışma konusu. Şu an güzel bir gelişme bu konuda daha fazla tartışma yaşanıyor olması. İnsanlar çitler örerek kendilerini koruyamayacaklarını anlamaya başlıyorlar. Bu, yavaş ilerliyor ama bu yönde bir gelişme var.

Bununla ilgili olarak söylemek istediğim, biz DHL’de sürekli iyileşmeye inanıyoruz. Değişimin büyük adımlarla değil, küçük şeyleri biraz daha iyileştirerek olabileceğini düşünüyoruz. First Choice adını verdiğimiz bir inisiyatifimiz var. Müşterilerimizin ilk tercihi olmak istiyoruz. Şirketteki her çalışanın müşterilere optimal hizmet sunarak müşteri memnuniyetini iyileştirme yeteneğine sahip olması gerekiyor. 

■ 6 Sigma felsefesinin çalışanlarınız arasındaki kabul oranı nedir?

- First Choice politikamızı ilk hayata geçirdiğimizde başlangıçta pek bir etkisini hissetmemiştik. Hatta insanlar, işlerinde küçük iyileştirmeler yapmak zorunda olmaktan bunalmışlardı; bir ara verme ihtiyacı duydular, zira her gün daha iyi olabilecek bir şey bulmak yorucu görünmüştü. Ancak sonrasında sonuçlar almaya başladık; olayları farklı bir şekilde görmeye başladılar, günden güne benimseyip daha da geliştirdiler. ■

GÜNDEMİN İÇİNDEN... GÜNDEMİN İÇİNDEN... GÜNDEMİN İÇİNDEN...


ÜLKELER ENTEGRASYONUNA DOĞRU…

Bugünün dünyasında, lojistik, sadece mal ve hizmetler ile insanların akışı açısından değil, aynı zamanda sınır çizgilerinin flulaşması, milletler arasındaki bağlantıların güçlenmesi ve daha ileri düzeyde bir bağlantı seviyesi açısından da ülkelerin entegrasyonunu ifade ediyor. Bu anlamda Kenya’daki bir okul çocuğundan New York’taki işadamına kadar, bu gezegen üzerinde yaşayan herkesi ilgilendiriyor. Ülkeler arasında var olan bağlantıların gittikçe artması ve derinleşmesi, insanlık tarihinin en belirgin özelliklerinden biridir. Küreselleşmede bugün ulaştığımız noktada inanılmaz ileri düzeyde bir entegrasyondan bahsediyoruz ki bu da doğası itibariyle dünyadaki artan servet ve refah ile ilişkili.



DHL Express Türkiye olarak hedefleriniz neler?

Türkiye’de yüzde 52 pazar payımız var, dolayısıyla da bunu iki katına çıkartamayız. Karlılığı artırırken, müşterilerimiz açısından da değeri artırarak pazar payımızı sürdürmek ana hedefimiz. Buradaki zorluğumuz iyiden mükemmele geçiş yapmak. Pazar payımızı tutmak için sürekli iyileştirmeler gerçekleştirmemiz gerekiyor. Pazar lideri olarak, bugün neler yaptığımızı sorgulamaya devam etmemiz çok önemli. Bu konuda yapılan çalışmalar, pazardaki liderliğin geçmişe kıyasla çok daha sık el değiştirdiğini gösteriyor. Örneğin, geçmişin iki lideri Nokia ve Kodak ilerlemeye ayak uyduramadı. Pazar liderlikleri hızlı değişiyor. Dolayısıyla, geçmişteki başarılarımıza dayanmak yerine sürekli olarak müşterilerimiz için daha fazla değer yaratarak her yıl pazar liderliğimizi yeniden kazanmamız gerekiyor. 2014 yılı sonunda Sabiha Gökçen’den de operasyona başlayarak bunu gerçekleştirmiş olduk. Bugün artık İstanbul’un her iki havalimanından da uçağı kalkan tek uluslararası hızlı hava taşımacılık şirketi olmamız müşterilerimiz açısından net bir şekilde katma değer yaratıyor. 

Türkiye, ekonomisinin gücünü daha çok yurtiçinden alıyor.

Yeni sektörlere yatırım yaparak, diğer ülkelerle bağlantı seviyesinin derinliğini artırarak, inovasyonun başını çekerek ve tabii, altyapı ve eğitime yatırım yaparak dünyaya açılabilir.



Bize kendinizden ve Türkiye’ye nasıl geldiğinizden bahseder misiniz?

46 yaşındayım, iki yıldır Türkiye’de yaşıyorum. Burası hem profesyonel anlamda gelişmek, hem de özel yaşamı rahatça sürdürme olanağı sağlaması açısından çok güzel bir ülke. Çocuklarımın ikisi Almanya’da yaşadığından, fiziksel olarak Almanya’dan çok uzak kalamıyorum. Bu anlamda da, Türkiye benim için lokasyon olarak olabilecek en uygun yer, çünkü Almanya’ya oldukça yakın ve uçak sefer sayısı oldukça fazla. 

DPDHL’e 2000 yılında katıldım. Ondan önce de pazarında lider birçok perakende şirketinde görev almıştım. Biri benimle birlikte Türkiye’de yaşayan 5,5 yaşındaki oğlum ve Almanya’da yaşayan iki kızım olmak üzere üç çocuğum var.



Akif Nuray, Markus Reckling, Barış Altıntaş (Sağda)

Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159