Otogar sorunları, çözüm bekliyor

Güncel konulardan biri olan Ataşehir Otogarı, ulusal medyada gündeme geldi. Ben bu çalışmaları takip eden sorumlu bir insan olarak, İspark yöneticileri ile görüştüm. Bunun bir yöneticinin zamansız konuşmasından kaynaklandığını, Anadolu yakası ile ilgili sorunun halen devam ettiğini, Temmuz ayına kadar da kazma vurabilmek için hazırlık yapıldığını söylediler. Biz önümüzdeki günlerde, muhtemelen 29 Nisan’da İspark yönetimi ile bir kez daha bir araya gelmeye çalışacağız. Anadolu yakası otogar sorununu konuşacağız. Yalnız, Ataşehir’deki yer değişebilir, Samandıra tarafına gidebilir. Belediye orada, yan yol ile erişilen 50 dönüm bir arazi aldı. 

Mersin ve Çorum’da sektörün yaşadığı sorunlar devam ediyor. TOF olarak, yeni dönemde otogarların yapım ve işletimi ile ilgili, süreçlere müdahil olmaya çalışıyoruz. Projelerin doğru yapılması, konumlandırılmanın doğru yapılması konusunda; Ulaştırma Bakanlığı, Şehircilik Bakanlığı, sivil toplum örgütlerimiz üniversiteler ve ilgili belediyelerle görüşülerek, otogar projelerinin ulaşım sisteminin birer halkası olduğu gerçeğinden hareketle, Bakanlık müdahalesi gerektiğine vurgu yaptık. Bu konuda da ısrarımıza devam edeceğiz. Otogar projelerinin, belediyelerin hür iradesine müdahaleyle değil, ulusal ulaşım ve şehircilik sisteminin birer halkası olarak ilgili bakanlıklar tarafından onaylanması önemli.  Bunun için bunların içinde yaşayacak insanların ve mesleki SKT’ların görüşlerinin alınması, ihtiyaca göre otogar yapılması önemli. Otogarlar 3 yılda bir ihaleye çıkmamalı, müktesep haklar korunmalı, otogarların maliyetleri ve işletme giderleri belirlenmeli, tüm hesaplar şehrin nüfusu ve nüfus hareketleri dikkate alınarak yapılmalı. Çok gösterişli, çok şova dayanan projeler, sonuçta bize fatura ediliyor. Biz bu faturanın altından kalkamıyoruz. Bugün Mersin’de yaşananlar hem sektör adına hem de Mersin adına birer utanç belgesidir. 

Orada bir tek sorun var: Mersin’de otogar yapılırken neden bize sorulmadı? Kiralarımızın 10 katına 20 katına çıkarılması, kabul edilebilir bir durum değil. Çünkü biz, böyle bir kazanç elde etmiyoruz. Meseleye böyle bakılması lazım. Bütün belediyeler, Ulaştırma Bakanlığı ve Şehircilik Bakanlığı ile bizler bir araya gelerek, bu konuda şehir plancılarından da mimarlardan da görüş alıp otogar projelerine destek verebiliriz. Yeter ki meslektaşlarımız zarar görmesinler, sıkıntı çekmesinler, otogar işletmeleri çok pahalı olmasın ve otobüsçü zarar görmesin. Biz bunu hak olarak görüyoruz. Bu mesleğin kazanç limitleri bellidir. Otogarlar belediyenin elinde ateşlenmeye hazır bir bombadır aslında. Yanlış yapılırsa, yanlış sonuçlar alınır. Esnaf ile karşı karşıya gelirsiniz. Otobüsçüye ayrı bir sınıf olarak bakılması doğru değil. Biz, meslektaşlarımız adına hak arıyoruz, doğru iş yapılmasını istiyoruz. Bu nedenle, bu yapının katılımcı anlayış ile projelendirilmesinin ve bunların ulusal sistemin halkası olarak kabul edilmesinin takipçisi olacağız. TOF’un en önemli hedeflerinden biri budur.

İstanbul’daki otogarlar, cep terminalleri belediye tarafından yanlış da olsa dillendirildi. Bunları takip ediyoruz. Bunlarla ilgili bilgileri, biz sektörümüzün ihtiyacı olarak Sayın Topbaş’a, sunduk. Kendisi de büyük bir özveri ile bunları kabul etti, yetkililerine talimat verdi. Biz, ne zaman çağırılırsak görüşümüzü sunmak üzere emre hazır olduğumuzu söylüyoruz. Yanlış yapılmaya kalkıldığında da gerektiğinde müdahil de oluruz. Alibeyköy örneği güzel bir örnektir. Buna benzer örnekleri bu sektörün çoğaltması gerekir.

6 Mayıs’ta İstanbul Ticaret Odası çerçevesinde turizm taşımacılarıyla bir Zümre toplantısı yapılacak. İstanbul için de turizm sezonu geldi. Galataport projesinden dolayı kurvaziyer turizminin yapılabileceği alanın üçte ikisi gitti, üçte biri kaldı. İstanbul, üçte birlik alanda kurvaziyer interlandını yönetemez… Bu sıkıntıya bir an önce çözüm bulunması lazım. 

Sezona giriyoruz, seçim atmosferindeyiz. Hareketlilik kat sayısı çok yüksek olacak. Meslektaşlarımızın rekabeti bir an önce bitirmesi ve makul mantıklı ücretlerle taşımacılık yapması, kazasız belasız bir yolculuk ile sonuçlandırması, hepimizin dileğidir. Tüm meslektaşlarımıza bir mesaj iletmek istiyorum: savaşmayalım, sevişelim.

Bodrum yarımadası ile ilgili sıkıntıyı daha önce gündeme getirmiştik. Bodrum’a giden şehirlerarası otobüslerin Torba sapağında yapılacak otogardan tüm yarımadaya ortak servis ile dağıtılması lazım. Yani Yarımada içine tarifeli otobüslerin girişinin engellenmesi lazım. Konuyla ilgili olarak Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığına yazı yazdım. Muğla Büyükşehir Belediye başkanımıza buradan saygılarımı iletiyorum, lütfen bu konuya müdahil olsunlar. Cevaplarını bekliyoruz. Yardımcı olmaya, sektörün ihtiyaçlarını anlatmaya hazır olduğumuzu ifade ediyorum. 

Herkese iyi haftalar diliyorum. ■