31.08.2015, 15:43

Servisçilerin yoğun gündemi

Her taşımacı için önemli günler vardır ve bu günler taşımanın türüne göre değişir. D1 ve D2 belgeli uzak mesafeli taşımacılar için yaz dönemi ve bayramlar böylesi günlerdendir. Okulların açılmasının gecikmesi ile bu sene yaz döneminin uzaması önemli bir sosyal fırsat yaratacaktır. Hele bunun sonundaki bayramı da içeren haftanın çok canlı geçeceğini söyleyebiliriz. Bu hususlar B1 ve B2’ler için de geçerli olacak. 

Servisçiler için önemli günler farklıdır. Öğrenci servisi yapanların en önemli günleri iş bağlantılarının ve ücretlerinin belirlendiği Ağustos sonu Eylül başlarıdır. Yaz, öğrenci servisçileri için kazanç mevsimi değildir. Bu sene okulların açılmasının gecikmesi, servisçiler için gelir elde edilemeyen süreyi uzatacak.

Yetki konusu 
Bilindiği gibi, tüm taşımalar UDH Bakanlığı yetkisi ve denetiminde. Belediye alanındaki taşımalar için yetki belediyelerde. Servis taşımalarının çoğu belediye alanı içinde ve izinler de belediyede. Bunun yanı sıra belediyenin yetkili olmadığı belediye alanı dışına çıkan servisler ile farklı iki belediyenin alanına giren servis taşımaları var ki, bunlar biraz problemli. 

Devlet özel sektör düzeni 
Toplumsal yaşama geçmiş insanlar, işleri için devlet kurarlar ve geliştirirler. Bu devlet, insanların tek başına çözemeyeceği sorunlar için var. Devlet kendi yapmadığı işleri özel sektöre bırakıyor. Ama başıboş değil. Hepsinin kuralı şartı var. Bu işler için devletin veya yerel kuruluşların izni gerekli. Yolcu taşımacılığı da böyle. Bu izin herkese verilebileceği gibi tahditli sayıdaki kişiye de verilebiliyor. 

Ülkemizde mobil iletişim alanında belirli sayıda operatör var. Devlet bizi bunlara mahkum ediyor denebilir, ama bunlar arasındaki rekabet de önemli. Yeni bir işletme lisansı verildi ve sınırlı sayıdaki operatör bu lisansları aldı. Ama devlet de 4 milyon Euro’ya yakın bir gelir elde etti. Bu çok önemli. Devletin bu türden izinleri, eşitlik gereği herkese vermesi veya satarak toplum adına gelir elde etmesi çok normal ve gerekli. Bu satışta toplumsal menfaat olduğunu görmek gerekir. 

Bakanlık yetki belgeleri 
Belediye alanındaki taşımalar için izin, yetki, ruhsat, lisans verilirken devlet belirli bir bedel alıyor. Bu da belge ücreti oluyor. Bunun karşılığında alınan izinler, bırakınız para ile satılmasını, bedava olarak bile bir başkasına devredilemiyor. Zaten bedava devri olsa idi geri planda bunun paralı satışı olmuş olurdu. Bu örneği unutmamak gerekir. Belediye alanındaki tarifeli taşımalar şüphesiz ki tahditli olmak zorunda. Bunlar bile, özel sektörün kullandırılırken çeşitli modellerle izin satışı yapılıp gelir elde ediliyor ve kamusal menfaat korunuyor. 

Peki ya servisler
Servis belgeleri para ile satılabilir mi? Karayolu Taşıma Kanununa bakarsanız, niye olmasın? Bazı servisler, bırakınız alırken para ödemeyi, bunları satıp rant kazanmak peşinde. Bakkal, berber, market de tahdit istesin, belgelerini satsınlar mı? Belgeyi satma isteğini anlamak mümkün değil. Bir insan sahip olmadığı bir hakkı sahiplenip nasıl satmayı düşünebilir? Önce tahdit ile bu malı sahipleneceksin, sonra da tapusu olan bir şey gibi bunu satıp para kazanacaksın! Bunu anlamak mümkün değil. 

İkramiye işi 
Efendim, plaka satışı rant değil de, emeklilik ikramiyesi imiş. Bütün memurlar emekli olurken, ikramiye almıyor muymuş? Ne alakası var bunun? Emekli maaşı ile taksi plakasını mukayese edebilir misiniz? Emekli olan memur çalıştığı işi veya kadrosunu bir başkasına satarak mı para alıyor? Plakanın satılması demek, yeni girecekten avanta almak değil mi? Sizin ücretsiz aldığınız belgeyi, sizden sonrakilere para ile satıp para kazanacaksınız. Bu nasıl bir anlayıştır?

Sonu hayır değil 
Plakaların satılması yeni taşımacıların maliyetlerini artırır, rekabet şartlarını azaltır. Plaka fiyatları yükseldiğinde maliyetler yükselir ve insanlar da alternatif yollara yönelirler. Okullar kendileri taşıt alıp öğrencilerini kendileri taşıyabilirler. Keza, işyerleri kendilerine servis aracı alıp servis hizmetlerini kendileri verebilirler. Veliler çocuklarını gerekirse sıra ile özel araçları ile okullara getirebilirler. Başkalarından ücretsiz yolcu veya müşteri taşıma hizmeti satın alanlar da, bunun yerine kendileri taşıt alıp kendi taşıtları ile bu hizmeti verirler; başkalarından taşıt almazlar. Böyle olunca da servisçilerin işleri iyice azalır. İş azalmasına karşı, bunları da yasaklamayı mı düşüneceğiz yoksa? Lokantalar iş yapacak diye evde yemek yapmak yasaklanabiliyor mu? 

Bakanlık yetki alanındaki düzen, bazı kusurlarına rağmen, artık yerine oturdu. Belediye alanı ise hayli karışık. Gücü yeten belediyeye baskı yapıp istediğini kabul ettiriyor. Bazı popülist belediyeler de toplumsal menfaat yerine bu talepleri kabul ediyor. Ama İstanbul gibi bu konularda direnen, kamu menfaatini koruyan belediyeler de var. Kim bana, servis aracının tahdidini ve plakasının satılmasının kamusal menfaatini söyleyebilir? Bazı servisçiler, komisyonculuk yasağı gibi, Bakanlık mevzuatının bazı kurallarının kendilerine de uygulanmasını istiyor. Ama işine gelenleri. Var mısınız hepsinin uygulanmasına? 

Ben inanmadığım şeyleri asla söyleyip yazan biri değilim. Bildiklerimi yazmaya da devam edeceğim. Bundan vazgeçmeye de niyetim yok. Bu yazıdaki fikirlerimin aksini savunanlar ise şu sorulara cevap versinler: Bugün taksilerdeki düzen esnaf açısından uygun mu? Bunu beğeniyorlar mı? Kendileri de aynı düzene geçmek mi istiyorlar? ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159