11.12.2018, 10:21

Ulusal ve yerel istişare kurulları

Sektörümüz zor bir süreçten geçiyor. Bu dönemde sektörün yaşadığı zorlukların en önemlilerinden biri mevzuatlar arasındaki çelişkiler nedeniyle yaşananlardır. Bu mevzuatlardaki çelişkiler kamu otoritesinde farklı kararların alınmasına neden oluyor. Öyle ki, sektörümüzde kayıtlı olmayan belgesiz taşımacılarla mücadele edilmesi gerekirken, belgeli ve bir düzen içerisinde hizmet veren sektör mensupları zorluklar yaşıyor. 

Gerisi gelmeyen adım 
Uzun zamana yayılmış bir süreçte, korsan taşımaların engellenmesine yönelik birçok kez görüşmelerde bulunduk, bu sorunun çözümüne yönelik adımlar attık. İstanbul Vali Yardımcısı Sayın Ali Bakoğlu başkanlığında korsan taşımaların önlenmesine yönelik bir kurul oluşturuldu. Bu soruna yönelik biri valilikte, biri İstanbul Ulaştırma Bölge Müdürlüğü’nde, biri de TOFED’te olmak üzere üç toplantı gerçekleştirdik. Tam işte bu toplantıların ardından sorunun çözümüne yönelik bir adım atılacak dediğimiz anda Vali Yardımcısı Sayın Ali Bakoğlu’nun tayini çıktı. Bu iş tamamen yarım kaldı. Burada kurul ile amaç, yaptırım gücü olan Ulaştırma Bölge Müdürlüğü ve belediyenin ulaşım yetkilileri, emniyet güçleriyle meslek örgütü olan bizlerin aynı masada karar almasını sağlamak ve sorunu çözebilmekti. Çünkü yetkililer adım atılması talep edildiğinde “bu görev benim değil, belediyenin”, belediyeye gittiğimizde de “bu emniyetin görevi” dediği süreci yaşıyorduk. Biz bu kurulun tekrar hayata geçmesi için tekrar talepte bulunduk ama mümkün olmadı. Ulaştırma Bakanlığı; “karayolu taşıma alanında her lisansı, her belgeyi, izni veren kurum” olduğunu söylüyor. Büyükşehir Belediyeleri ise Belediye Kanunu’na dayanarak “hayır, benden izin alınmalı. D2 belgesini ben kabul etmiyorum, benden ayrı belge alacaksın” diyor. Her belediye bu tür uygulamayı yaptığında Ulaştırma Bakanlığı’nın D2 belgesinin anlamı ne olacak? Biz bu sorunların çözümü için İstanbul Valiliği’nde oluşturulan kurulla bir adım attık, ama maalesef gerisi gelemedi. 

İptal ettirdik, tekrar karşımıza çıktı
Öte yandan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü bir Yönetmelik yayınlıyor. Bu Yönetmeliğe göre, havaalanı işleten şirket çevre il ve ilçelere yolcu taşımaları konusunda yetkilendiriliyor. Bir şirkete verilen ve karayolu taşıma alanına müdahale eden bu düzenlemenin iptalini istedik. Danıştay iptal etti. Diğer meslek örgütleri de bu adımı attı, ama Danıştay’ın kararına rağmen hukukun üstünlüğü korunamayıp aynı Yönetmelik tekrar karşımıza çıktı. 

Yolcu Taşımacıları İstişare Kurulu 
Bu yapılanlar da gösteriyor ki, sektör adına çıkacak düzenlemelerde bir karar verici kurulun oluşması gerekiyor. En azından, bu mevzuatlar karşımıza çıkmadan bizim de düşüncelerimizin alındığı, kendimizi ifade edebileceğimiz bir Yolcu Taşımacıları İstişare Kurulu oluşmalı. Bunda tüm taşıma modlarının temsilcileri, sektörümüzü ilgilendiren kamu tarafı ve meslek örgütleri bir araya gelecek. Bu kurul için resmen başvurduk. TOBB Sektör Meclisi de karar aldı, o da başvurdu. O dönemdeki Karayolu Düzenleme Genel Müdürü Saim İlçioğlu, “bu başvurunuz uygun görülmüştür” diye cevap gönderdi. Daha sonra İlçioğlu başka bir göreve atandı. Bu süreç yine yarım kaldı. Ama biz “devlette devamlılık esastır” anlayışı ile hareket edilmesi gerektiğine inandık ve inanıyoruz. Bu örnekler de gösteriyor ki, mevzuatları değerlendirecek bir kurul olmalı, yerel idarelerde de sektör mensuplarının da içinde yer alacağı yerel kurullar oluşturulmalı. Bu, mevzuatlar arasında yaşanan çelişkileri çözmemiz için çok önemli bir adım olacak. Bundan sonraki çalışmalarımızda da bizlere yol gösterecektir. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159