05.03.2018, 12:11

Yan Sanayimiz Kadar Güçlüyüz

Bilirsiniz, anonim bir söz vardır: “bir zincir, en zayıf halkası kadar güçlüdür”. İşte ana üreticinin gücü de, en zayıf tedarikçisi kadardır. Tedarikçilerimizin çok önemli bir kısmını yan sanayi firmalarımız oluşturuyor. Yan sanayimiz, teknolojiyi yakından takip ediyor, uyguluyor, Ar-Ge’sini yapıyor, ürünlerine yansıtıyor ise, ana üretici de bu doğrultuda rekabette eli güçlü olur. Ülkemiz de cari açığını hem ithalde azalış hem de ihraç başarısıyla kapatmaya devam eder. Otomotiv sektörümüzün, geçen sene çift haneli ihraç eden kalemlerin başında yan sanayimiz geliyor. Mevcut durumda, benzinli-dizel yakıtlı arabalarda yan sanayimiz yıllara dayanan bilgi birikimiyle rekabet edebilir hatta kendini öncelikli tercih edilir hale getirmeyi başardı. Peki, ileri teknolojilerde ne durumdayız? Çok yakında neredeyse tüm modellerin elektrikli araç olacağı yakın bir döneme doğru ilerken, elektrikli araçlarda yan sanayimiz ne durumdadır? Otonom araç için Ar-Ge’miz ne durumdadır? Yan sanayimiz, geleceği aşikar olan yeni oyun düzenine adaptasyona, Ar-Ge’ye başladı mı? Devletimizin yeni teknolojilerin geliştirilmesine yönelik, özellikle ihracatın lokomotifi olan otomotivin yan sanayisinin gelişmesine yönelik planları nelerdir? Yan sanayilerimiz doğal olarak bugünlerini kurtarmaya çalışırken, Ar-Ge teşviki olmadan kendi başına yatırım yaparak riskler altına girmesi çok zor bir karar olacaktır.

Bizde Zebaniye Gerek Yok
Biz Türklerin çalışma biçimini, özellikle iş hayat tarzımızı anlatan güzel bir fıkra vardır. Cehennemde geçer fıkra. Her yerde ateşler, ateşlerin üstünde kazanlar… Her kazan, bir millete ait. Bizim Türk vatandaşı cehenneme düşmüş, zebaniler onu Türkiye kazanına doğru götürürken, bizimkisi diğer kazanları inceler. İngilizler Kazanına bakar. Fokur fokur kaynayan suyun üstünde kimsecikler yoktur. Derken kaynayan suyun altından biri fırlar, kazanın başında duran zebani sopasıyla onu tekrar suyun içine atar. Türkiye kazanına gelesi kadar tüm kazanlar böyledir. Kazanın başında zebani vardır, sudan çıkmak isteyenin başına sopayla vurarak tekrar suyun içine atar. Derken, bizimki Türkiye kazanının yanına gelir. O da ne, zebani yok kazanın başında. Yanındaki zebaniye sorar, ‘hayırdır, burada neden zebani yok?’. Zebani, ‘biraz bekle anlarsın’ der. Kazandaki suyun üstünde de kimse yok. Derken kaynayan suyun içinden bir Türk fırlayıverir dışarı çıkmak için. Suyun üstünde kalacak herhalde diye düşünürken, kazandaki suyun altından birkaç el uzanıverir ve fırlamaya çalışanı yakalayıp tekrar suyun içine çekerler. Bizimkini kazanın yanına getiren zebani:
‘Siz Türklerin kazanının başına zebani koymaya gerek yok; çıkmak, kurtulmak isteyeni zaten siz geri çekiyorsunuz’.

Evet, iş hayatımıza bakalım. Birçok örnek şimdiden gelmiştir aklımıza. Daha iyisini yapalımdan ziyade, iyi yapanı nasıl baltalarız şeklinde çalışıyor kafalarımız maalesef. İyi işler çıkaranı destekleyelim, daha da büyütelim, yurtdışına bile açılsınlar, hep birlikte el atalım diye düşünülmez. Birileri, özellikle yakın çevremizdeki birileri, hatta hatta bizi çok seven birileri, iyi işler mi çıkarmaya başladılar? Hele hele ülkeye, insanlığa kendi çaplarında dişe dokunur katma değerli faydaları mı olmaya başladı? Aman ha, n’olur n’olmaz, biz varlığımızı bir gösterelim şunlara… Destek babından değil, bak nasıl zarar veriliyor babından. Kaynayan suyun içindeki vatandaşımız gibi. Herkes mi böyle davranır iş hayatında? Hayır, tabii ki… Böyle davranmayanlar, mahallesinden tut, firmasına sektörüne kadar saygı görür, sevgi görür. Yıllar geçse de saygı ile anılır. İşte Kaptanlar Kulübü’nün sektörde araştırma yaparak tespit ettiği ve yılda sadece bir kişiye verilen Sektör Yaşam Boyu Onur Ödülü, iş hayatında baltalamak yerine sektöre, girişimciye, faydalı işler yapmaya çalışanlara destek olanlara veriliyor. Ödül almış şu isimlerin güzelliklerine bakın: Ali Osman Ulusoy, Mehmet Özcan, Fehmi Aslan, Rahim Özkaymak ve 2018 yılında da Mercedes-Benz Türkiye’nin katkılarıyla, Necip Kartal. Sayın Kartal, 6 Mart’ta Kaptanlar Kulübü’nün düzenlediği etkinlikte Sektör Yaşam Boyu Onur Ödülü’nü alacak. Ne mutlu ki, yıllarca emek verdiğiniz sektörün yöneticileri, yeni kuşaklar dahil, yıllar sonra sizi yine saygı ile anıyor ve bunu diğer nesillere taşımak adına belgelendiriyor, ödüllendiriyor. Asıl zenginlik bu. Buradan da sektörümüze çağrıda bulunalım: Gelin, işlerimizde yıkmaya çalışmak yerine, birlik olmaya; yok etmeye çalışmak, yerine büyütmeye; hatta sadece yurtiçini değil yurtdışını düşünerek işlerimizi hep birlikte birbirimize destek vererek büyütmeyi hedefleyelim. İşin özeti; nasıl anılmak, nelerle anılmak istiyorsak, o şekilde hareket edelim. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159