Yol, yöntem yanlış, değişmeliyiz!

banner113

Pamukkale Turizm Genel Müdürü Mustafa Özdalgıç sektöre seslendi: Sektörün yaşanan değişime ayak uydurması gerektiğine belirten Özdalgıç, çalışma biçiminin yanlışlığına, kurtarıcı beklememek gerektiğine ve sektörün kendisinin yapması gereken çalışmalar olduğuna dikkat çekti.

banner114
ŞEHİRLERARASI 04.12.2017, 10:00 04.12.2017, 11:03 Taşıma Dünyası
Yol, yöntem yanlış, değişmeliyiz!
HABER: ERKAN YILMAZ

Mustafa Özdalgıç, Mercedes-Benz Türk’teki teslimat töreninde, sektöre yönelik açıklamalarda bulundu.

Pamukkale Turizm Genel Müdürü Mustafa Özdalgıç, artan maliyetlerin bilet fiyatlarına yansıtılmadığını, sektörün iş yapış modelini değiştirmesi gerektiğini söylüyor: “Herkes yaz nasıl geçti sorusunu yöneltiyor; ben de onlara yaptığımız bir istatistiki veriden yola çıkarak cevap veriyorum: 2016 Eylül-2017 Ekim tarihleri arasındaki 40 güzergahtaki bilet fiyatlarını inceledik. Yüzde 90 yolcu hareketliliğinin olduğu güzergah bunlar. Ne çıktı karşımıza? 40 ana güzergahın yüzde 75’inde fiyatlar aynı veya altında. Yüzde 25’inde ise yüzde 10 artmış.  Bu dönemde sadece akaryakıttaki artış yüzde 30. Şimdi bu maçın sonucu bilmek için müneccim olmaya gerek var mı? Bunun neresi matematik, neresi yönetim? Nerede maliyet muhasebesi? Bizde en az kullanılan unsur hesap makinesi. Üstelik bu yıl, en yüksek doluluk oranını yaşadık. Bu sene biz 10 lira alabilecekken, 7 lira almışız. Bunun içinde işçilik giderleri, otogar çıkış ve ikram maliyetleri yok. Sadece akaryakıt var. Buradaki tabloda az zarar eden ve külliyen zarar eden var sadece. Böyle olunca da tabii, otobüsçü arabasını da yenileyemiyor.” 


Hesap makinesini koyacağız

Sektörün tamamına ciddi sorumluklar düştüğüne dikkat çeken Özdalgıç, “Aslında alışkanlıkları değiştirmek hem zor hem çok kolay. Ama oturacağız, hesap makinesini koyacağız, duygulardan arınıp o ne gösteriyorsa onu yapacağız. Rasyonalite bunu emrediyor. Bunun lamı, cimi yok. Sektör hesap kitap yapmayı sevmiyor. Yıllardan beri hep sektörün beş argümanı dile getirilir: köşe yazıhane, kafa peron, iyi otobüs, güçlü çığırtkan, fiyatta rekabet. Hala sektörün yüzde 90’ının masasının üstünde bunlar var. Bunun 6’ncısı, 7’ncisi olması gerekiyor. Bir dönem 6’ncısı vardı ya, ‘bir bölgeye firma girdi mi yazıhane dağıtmak, otobüs taşlamak’, bugün yok bu. Bugün de 30 yıl önceki güçlü çığırtkan hala geçerli olmalı mı? Ben teşrifatçının getireceği yolcuya kaldıysam, kapatırım orayı. Tüketici artık bilinçlendi, gözünü açtı. 30 seneki önceki müşteri değil. Bunun farkına varmamız gerekiyor” dedi.    

Değişime direnmek, suyu dövmektir 

“Ya değişeceğiz, ya da değişmeyenler taca çıkacak” diyen Mustafa Özdalgıç, “Hakikaten dünya hızlı değişiyor. Meşhur bir söz var, ‘değişime direnmek, suyu dövmeye benzer’. Değişime hiçbirimizin direnme şansı yok, ya değişeceğiz ya da değişmeyenler taca çıkacak. Bunun başka lamı cimi yok. Ama bu şimdi geldiğimiz noktada sermayeden yiyoruz” dedi. 

Üç yıl büyük kayıp 

Mustafa Özdalgıç’a, Taşıma Dünyası olarak Ağustos 2014’te kendisi ile gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi ve manşetten dile getirdiğimiz, “İş Modelimizi Değiştirelim” görüşünü hatırlattık.  Özdalgıç’ın değerlendirmesi, “Bu üç yıl çok büyük kayıp. 2014’te o gün, söylediğimiz çerçevede harekete geçseydik, çok önemli kazanımlar elde edebilirdik. Üç yılda kaybettiklerimizi şu anda yazsak, hepimizin dudakları uçuklar. Bu söylediklerimiz Pamukkale Turizm veya a-b firması için geçerli değil ki. Bunlar hayata geçtiğinde sektör kazanacak. Biz akaryakıtı dövizle alıyoruz, milli servetimiz heba oluyor. Üç beş kişiye verimli olmayan sıralar yazılıyor. Desinler diye yapılan yanlış uygulamalar var. Ama bunun ağır maliyeti var. Bir mal üretir, o gün satmaz, üç ay sonra satabilirsiniz. Ama hizmet üretiminde gideni getirme şansınız yok. Zarar ettiğiniz seferin yerine neyi koyacaksınız? Geldiğimiz noktada bunun anayasasını yazmak mı dersiniz, tekrar iş yapış kurallarını yazmak mı dersiniz. Adını siz koyun” diye konuştu. 

Hatanın yüzde 90’ı…

“Herkese kusur bulmak kolaydır.  Emin olun bugüne kadar ki hükümetlerin, bürokratların şikayet ettiğimiz konularda payları vardır, ama bu yüzde 10’u geçmez. Yüzde 90’ını biz kendimiz yaptık” diyen Özdalgıç, “Değişen şartlara uyum sağlamamızın bütün sorumluluğu bizde. Önce bunun farkına varmamız ve bütün süreçleri gözden geçirip, işimizi bugünkü şartlara uydurmalıyız” dedi.   

Biz değişmezsek, değiştirirler

“Biz değişmezsek, bizi değiştirirler” açıklamasını yapan Mustafa Özdalgıç, “Önümüzdeki süreçte gelecek yeni düzenlemeler sektörde değişimi yaratacak. Çünkü siz değişmezseniz, değiştirirler. Devlet 10 firmanın standardını alsa ve buna diğer 400 firma da uyacak dese… bunlara kriter koysa, ‘ödenmemiş vergisi olmayacak, SSK borcu olmayacak, geç kalmış kira borcu olmayacak, personel maaş borcu olmayacak’ dese kaç firma kalacak? Bu değişim için dernek veya başka bir kuruma da gerek yok. Duygusallığı bir tarafa bırak, rasyonalite neyi emrediyorsa onu yap, yeter.  Bana kızılacak, ama tek yol kalıyor; güçlü firmalar kol kola girecek, güçsüz hissedenler de güçlü firmaların bayrağı altına girecek. Bunu yapmayan taca çıkacak. Duygusallıktan uzaklaşmaktan kastım o. Benim firmam var diye övünürsünüz, ama sadece tabeladan ibaret kaldığını görürsünüz. Bizim artık yeni şeyler söylememiz gerekiyor, yeni şeyler söyleyen her zaman kazanır” dedi.  

Yolumuz, yöntemlerimiz yanlış 

“Yolumuz yanlış, yöntemlerimiz yanlış. Bunları güncellememiz, format atmamız gerekiyor. Bunu yapmazsak, hepimizin işi zor. Maliyetler ortada, başka kim ne söylüyorsa yalan söylüyor. Yolcu varken para kazanamadık diyorsak, bunun izahı kim ne derse desin, kim alınırsa alınsın cehalettir. Baktığımızda yolcu sayısı hedefleri tutuyor. Dip toplam tutmuyor. Verimlilik yok. Risk var, ağır yatırım maliyetleri var. Kazanca yönelik beklentiniz var; ama dağ fare doğurdu.  

Otobüsçüler olarak dibi gördük

Dışarıdan sektöre yatırımcı gelmiyor. Bir tane otobüs şirketi niye kurulmuyor? Otobüsçülük cazip olmaktan çıktı. Ama değişime ayak uydurabilirsek, yeni firmalar da kurulur. Biz otobüsçüler olarak, dibi gördüğümüze inanıyorum. Uçağın, trenin verebileceği zararları gördük. Tren, Eskişehir, Konya’yı yerle bir etti. Feribotu gördük. Ama artık bundan sonraki çalışmalar otobüsçünün lehine. İstanbul bir bu kadar ulaşım modunu getirir kaldırır, sadece planlama ister.  

Kurtköy Projesi’nde bize güldüler  

Alibeyköy ve Dudullu’yu bıraktığımızda Kurtköy Projesi için bize güldüler. Bir söz var; kıyıyı kaybetmeyi göze alamıyorsanız, başka toprakları keşfedemezsiniz. Bu işlere babanızdan gördüğünüz gibi devam ederseniz olmaz. Üçüncü köprü zorunluluğu geldi. Baktım sektör,  Başbakana, Cumhurbaşkanına gitmeyi söylüyor. Olmayacak duaya amin demeye gerek yok. Hemen pozisyon alıp bu duruma göre ne yapacağımızı belirledik ve Kurtköy projesini hayata geçirdik. Bugün İstanbul-Bursa arası 1-1.5 saat kısaldı.  

Hızlı trenin ulaşması… 

İstanbul’un yolcusunu biz taşımakla bitiremeyiz. Uçağa da yeter, trene de. Bir kere hızlı treni ilelebet devletin işleteceğini mi düşünüyorsunuz? Özelleştiği zaman ve Avrupa’daki ile eşdeğer 180-200 lira olduğu zaman fiyatlar, o zaman göreceğiz. Otobüsçülük bütün olumsuz etkilerini yaşadı. Bundan ötesi yok.   

Uçaklar düşünsün

2018 yılında İstanbul-İzmir otobanı açılacak. Otoban açıldığında ben uçakları göreceğim. Otobüs 4 saat 15 dakikada yol alacak. Üstelik havaalanı da uzağa gidiyor.  

İzmit-Ankara seferlerimiz başlıyor 

İzmit’te bazı firmalar alt yol belgesi almışlar. Aslında benim şikayet etme hakkım var. 15 Aralık’tan sonra, bütün sektöre yolla ilgisinin olmadığını, hizmetle alakalı olduğunu göstereceğiz. 

Trakya hattında Edirne 

“Adım Adım Trakya” dedik ve girdik. Şimdi İstanbul’dan taşıdığımız yolcunun yüzde 50’si Trakya yolcusu. Bir tek Edirne kaldı. Orada otogar işletmesinin getirdiği bir sıkıntı var. Ama fırsat olursa Edirne’ye de seferleri başlatırız. 

Yılların saatine güler geçerim

Konuştuğumuzda başka sektörlerdeki değişimi kabul ediyoruz. Anlıyoruz. Ama bizim de değişmemiz gerektiğini kabul etmiyoruz. 30 yıl önceki anlayışla sektörü idare etmeye çalışıyoruz. Bizde, ‘yılların saati’ diye eski bir anlayış var, buna güler geçerim. Bu, eski yollara göre yapılmış bir düzenleme. İzmir-Fethiye arasında 24:00 yılların saatiydi, ama bugün 24’te çıkan araba sabah 05.00’te iniyor. Sokakta kimse yok. İzmir-İstanbul için saat 22-23 sıraları istenirdi. Ama bugün o saatte kalkan otobüsler 4’te İstanbul’da oluyor. Ne diye ısrar edeceğiz bunda, bugünkü şartlar ne emrediyorsa onu yapacağız. İstanbul otobanı açıldığında en değerli saatler 02-03-04-05 olacak. Çünkü sefer 4 saat 15 dakika sürecek. Bugüne kadar yok diye yapmayacak mıyız?   

Kurtarıcı beklemenin alemi yok 

Biz yaşabileceğimiz bütün olumsuzlukları yaşadık. Bütün bunlara rağmen biz yaptığımız hatalarda ısrar edersek, bizi kimse kurtaramaz. Kurtarıcı beklemenin alemi yok. Bizi kurtaracak olan kurtarıcı, kendimizden başkası değil, biziz. 

Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159