2015-01-26 12:32:00

Can hoşluğu mu, İyileşme mi?

Akif Nuray

anuray59@gmail.com 26 Ocak 2015, 12:32

Hastanın durumu kötüye giderken sürpriz şekilde bir düzelme canlanma görülür, umut belirir. Bu kısa süreli olumlu duruma “can hoşluğu” denir. Sonuç malum, maalesef. Bazen de bu düzelme devam eder, kalıcılaşır, umut artar ve hasta iyileşme yoluna girer. 
Merkez bankaları, yıllar evvel dalgalı kura geçmişler, sabit kur uygulayan merkez bankası neredeyse kalmamış. Dövizin fiyatını piyasalar belirliyor, arz-talep ile. Döviz bol ise değeri düşüyor, az ise yükseliyor. Kriz de bu nedenle artık hızlı bulaşıyor, yayılıyor.
Bir hikaye: 2008 krizinin devamında 2011 yılında Avro o kadar bollaşıyor ki, İsviçre'de kur 0,7 avroya düşüyor ve tabii, İsviçre malları ihracatta çok pahalanıyor. Bunun önüne geçmek için İsviçre Merkez Bankası, 1 Frank’ı 1,20 Avroya eşitliyor. Gelmeye devam eden fazlalık avroyu da merkez bankası frank basarak satın almaya devam ediyor, ta geçen haftaya kadar. Görüyor ki avro dolar karşısında yeterince düşmüş ve 1,20 ile bağlı olarak frank da beraberce düşmüş; kuru serbest bırakıyor, yani dalgalı kura geçiyor. Geçince de frank avroya yine eşitleniverdi. Birkaç gün sonra da AMB (Avrupa Merkez Bankası) de para basmaya devam kararını açıkladı. Böylece avro daha da zayıflayacak, bollaşacak. Bakalım İsviçre Merkez Bankası bu bolluğa dayanacak mı? Bence dayanamayacak, ama aynı hareketi tekrarlamak da olmaz artık. Avro bolluğu yüzünden AMB açıklamasıyla aynı gün tüm AB ülkelerinin tahvil faizleri daha da düşmeye devam etti, yani oralarda kimse parayı istemiyor. Kim kullanacak bu bol ve ucuz parayı?
Hazırlanalım…

* * *

Ülkemize 2 milyon mülteci geldi, hiç ilgi göstermediler. Güvenlik, sağlık, barınma gibi temel harcamalara da ilgi göstermediler. Hatta AB pasaportlu vatandaşlarını seyahat özgürlüğü uyarınca saldılar ve bu kimselerin ülkemizden geçerek Suriye savaşına katılmalarını da bize yıkmaya kalktılar. Bizde de seyahat özgürlüğü olduğunu önemsemediler. Geçen hafta tam da oralardaki seyahat özgürlüğünü kanıtlayan bir acı-gülünç olay oldu. Texas trafiğine kayıtlı ve bir Texas şirketinin araç parkına dahil olan bir kamyonet Suriye'de görüldü. Hem de sırtında uçaksavar monte edilmiş halde ve savaş alanında, ateş ederken! Kim getiriyor bunları, daha neler getiriyorlar, nasıl, ama nasıl? Lojistik mi bu! TÜSİAD Başkanı, sonuncu konuşmasında dünyada kitlelerin yönetici sınıflara güveninin kalmadığını dile getiriyor. Çok önemsedim, çok derin bir uyarı olarak gördüm. 


* * *
Geçen yıl bir Perakende Yasası'ndan bahsetmiştik. Her il kendisine gerekli olan işyerlerinin türlerini ve sayısını belirleyecek ve bu bilgiler PERBİS sistemine yüklenecek, sonra da ilin ticari yaşamı buna göre uygulanacaktı. Bu tasarı bu ay yasalaştı. Her ilin Stratejik Ticari Planı olacak. Bu plan her ilde sivil ve kamu ve üniversitelerin ortak çalışması ile hazırlanacak. Stratejik ticari plana uygun olarak açılan ve çalışan işletmeler tüm kamu teşviklerinden yararlanacak.
Böylece artık AB ülkelerindeki gibi, mesela her eczanenin uygun bir müşteri portföyü olacak ve batmadan hizmete devam edecek. Bu plan taşıma dünyasını da türler ve tahditler kapsamında ilgilendireceğe benziyor. 

* * *

Taşıma dünyasından da önemli bir haber var: Çin'den kalkan yük treni İspanya'da Madrid'e ulaştı. İpek yolunu demirden döşemiş oldu dünya. Dünyanın en uzun demiryolu hattı bu. Çin tamamlıyor hattın eksik yatırımlarını. Bu defa Çin batıya uzanıyor. 
2015 yılında Türkiye'nin yüzde 4 büyüyeceği konuşuluyor. Bankacılar ise kredilerin yüzde 15, KOBİ kredilerinin de yüzde 20 büyüyeceğini planlıyorlar. Her sektörün büyüme planı ülke büyümesinden kat kat büyük. Sevinebiliriz. 
Haftaya, Yunan seçimlerinin sonuçları ve Davos'ta sunulan Gelir Adaletsizliği raporundan haberler damgasını vuracak. 
Gelir adaletsizliğini önleme katsayısı yükseliyor. Biz de çok önemsiyoruz bu konuyu.
Can hoşluğu mudur, iyileşme midir?            

İyi haftalar. ■
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.