Yolcu taşımacılığında 3 önemli gelişme oldu

GÜNDEM

Hayatımızı çeşitli yönleriyle çok etkileyen koronavirüs sürecinde, maske, mesafe, temizlik diye özetleyebileceğimiz yeni yaşam düzenimize devam edeceğiz gibi görünüyor. Burada da yolcu taşımacılığı ile ilgili 3 önemli gelişme oldu. Bunlar üzerinde durmak istiyorum.


YAZI: Dr. Zeki DÖNMEZ

Hayatımızı çeşitli yönleriyle çok etkileyen koronavirüs sürecinde ne yazık ki, bizleri çok mutlu edecek iyi haberler alamıyoruz. Henüz birinci adımı bile tamamlanmamış aşı ve ilaç çalışmalarında bazı şarlatanların müjde haberlerini bir yana bırakırsak, gelecekte bizleri kolayca rahata kavuşturacak bir şeylerden söz etmek ne yazık ki, mümkün görünmüyor henüz. Kısacası maske, mesafe, temizlik diye özetleyebileceğimiz yeni yaşam düzenimize devam edeceğiz gibi görünüyor. Burada da yolcu taşımacılığı ile ilgili 3 önemli gelişme oldu. Bunlar üzerinde durmak istiyorum.

Seyahat kısıtlamaları 

Bilindiği gibi, 81 ilimizin 66’sında şehirlerarası seyahat kısıtlaması bulunmuyor. Sadece 15 ilde kaldı. Ancak bunun etkisinin çok fazla olduğunu bilelim. Ankara, Konya’dan geçilmeksizin ülkenin doğusu ve batısı arasında sefer yapmak neredeyse mümkün değil. Keza Ankara, Eskişehir, Bursa, Balıkesir çizgisi kapalıyken ülkenin Batı Karadeniz ve Marmara, Trakya kesimlerinden güneye inmek de mümkün değil. İstanbul ve Balıkesir kapalıyken Trakya’nın Anadolu ile irtibatını sağlamak da mümkün değil. Samsun kısıtlamalar dahilindeyken Doğu Karadeniz ile ülkenin batısı arasında sefer yapmak neredeyse imkansız. Bu nedenle 15 ildeki kısıtlamalar şehirlerarası seyahatleri büyük ölçüde engelliyor. Bunların kalkmasına ilişkin beklentiler vardı. 

3 Haziran dönüm noktası olabilir

Normalleşme takviminde; otellerin Mayıs sonundan itibaren açılması, 65 yaş kısıtlamalarının yumuşatılması, seyahat takvimlerinin hazırlanması gibi ifadeler yer alıyordu. Keza, Mayıs sonunda terhis olacak askerlerin, Haziran başında da yeni askere gidecek kişilerin ulaşımları söz konusuydu. Bunlar 27-28 Mayıs tarihlerinde şehirlerarası seyahatlerin tümüyle başlayabileceği ümidini veriyordu. Ancak ne yazık ki, bu yasaklar, 3 Haziran’a kadar uzatıldı. 3 Haziran’dan önce seferlerde normalleşme beklemek söz konusu değil. Ancak 3 Haziran’ın, seyahat kısıtlamalarının kaldırılıp serbestçe seferlerin başlayacağı tarih olacağını düşünüyorum. Buna göre hazırlık yapmak da mümkün, hatta gerekli diyebilirim.

Yüzde 50 kapasite kısıtlaması

Otobüslerdeki yüzde 50 kapasite kullanılmasının, seyahat izin belgesi ile seyahatlerin yapılabildiği koronanın yoğun hissedildiği günler için olduğu düşünülüyordu. Ancak böyle olmadı. Bu kısıtlamanın Ekim başına kadar uzatıldığını öğrendik. Tabii, yüzde 50 kapasitenin uzatılması sadece otobüslerle ilgili bir kural. Henüz diğer modlarda bu kısıtlamanın uygulanıp, uygulanmayacağı veya ne şekilde uygulanacağı belli değil. Diğerlerinde belli olmayan kuralı otobüsler için yinelemek ve şimdiden Eylül sonuna uzatmak hiç de hakça görünmüyor. 

Dayatmanın âlemi yok

Şunu daha önce belirtmiştim. Uçaklarda bu uygulanacak olsa bile, yüzde 50 şeklinde uygulanamaz, uygulatılamaz. En tehlikesi, onlar için en olumsuzu 3’lü koltuklarda orta koltuğun boş bırakılması şeklinde olabilir ki, bu bile yüzde 50’den fazla yüzde 67 kapasite kullanımı demektir. Havayolu taşımacıları buna bile razı değiller. Hal böyle iken otobüsçülere yüzde 50 diye dayatmanın âlemi bana göre yok. Ben, daha önce bu kural olacaksa bile bitişik koltuklara oturmama şeklinde olması gerektiğini, hatta aynı ev içinde devamlı temas halinde yaşayan anne, baba ve çocukların otobüslerde aynı koltukta yan yana oturmalarının bir sakınca doğurmaması gerektiğini ifade etmiştim. Bunlar az da olsa kapasite kullanımında iyileştirici etkiler yapabilirdi. Ama böyle şeyler henüz dikkate alınmış görünmüyor. Buradan hareketle, ileride bunları tarifesiz taşımalar, personel ve öğrenci servis taşımaları içinde yorumlamak mümkün olabilirdi. 

Taban ücret ilanı 

Geçtiğimiz dönemde, Resmi Gazetede yeni bir Tavan Ücret Tebliği’nin yayınlandığını gördük. Öncelikle şunu belirtelim ki, niye yayınlanmıştı! Bunun tek haklı gerekçesi; yolcuların izin alarak seyahat edebildiği günlerde az sayıdaki seferde kötü niyetli bilet satışlarını engellemek olabilirdi. Böyle olsaydı buna evet diyebilirdik. Yani seyahat kısıtlamaları kalkana kadar kullanılmak üzere. Ama seferler normale döndükten sonra buna hiç gerek olmamalıydı. Ancak bunun seferlerin normale döndüğü süreyi de kapsayacak şekilde Temmuz sonuna kadar geçerli olduğunu görüyoruz. Üstelik bu taban ücret tarifesinin seyahatlerin tam kapasiteyle mi, yüzde 50 kapasiteyle mi yapılması haline göre hazırlandığı konusunda bir bilgi tebliğ de bulunmuyor. 

Yeterliliği tartışılır

Şunu belirtmeliyim ki, eğer yüzde 50 sınırlaması ile kullanılacaksa, bu ücretlerin bana göre yeterliliği tartışılır. Özellikle 500 km civarlarındaki ücretler başta olmak üzere iki kişilik koltuğun ücreti otobüsçüleri tatmin edecek düzeyde görünmüyor. Eğer tam kapasite kullanılması hali söz konusu ise o zaman bu ücretlerin yeterliliği hatta fazlalığı da söz konusu olabilir. Ancak tavan ücret demek illa da uygulanacak demek değildir. Bu ücretleri yüksek görenler daha aşağı uygulamak hakkına zaten sahiptirler. Taban ücret tarifesinin süresinin 31 Temmuz, yüzde 50 kısıtlamasının süresinin de 1 Ekim olduğunu düşünürsek bu ikisi arasında da uyum olmadığını da görebiliriz. 

İlginç noktalar

Yayınlanan tebliğdeki ücret tablosu şekil olarak çok öncelerde benim hazırlayıp Bakanlığa sunduğum tablo. Dolayısıyla bu tablodaki kilometre bölümlemeleri tamamen bana ait. Sadece bu kilometrelere göre uygulanacak ücretler yeniden belirlenmiş ve onlar tabloya yazılmış. Onlarla ilgili görüşlerimi yukarıda birazcık yazdım. Kilometre ücretlerine baktığınızda belirli bir tutarlılık, düzenlilik söz konusu. Ama rakamlardaki isabet oranı tartışılabilir. En dikkat çeken de yüzde 50, yüzde 100 kapasite kullanım hususunun belirli olmaması. Bu arada ilginç bir şeyi de belirtmek isterim. Benim bu tarife önerisini ilk hazırladığım yıllarda Çanakkale’de feribot geçişlerinde yolcular için otobüsçüler ayrı bir ücret ödeniyordu ve bu önemli bir rakamdı. Üstelik de Çanakkale geçişini kullanan veya kullanmadan Çanakkale ve Ege sahillerine giden araçlar vardı. Bunlarda adaletin sağlanma sı için Çanakkale Boğazı’ndan geçişlerde ayrıca ücret alınabilme hususunu da önermiştik ve kabul edilmişti. Bu not da hâlâ tablonun altında duruyor. Ancak köprülerin altından çok sular geçti misali, bu tablonun hazırlanması üzerinden çok zaman geçti. 

Üçüncü köprü geçişi

O günlerde önemli olan Çanakkale Boğaz geçiş ücretleri bugün fazla önem taşımıyor. Bunun yerine otobüsçülere dayatılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve güzergahı zorunlulukları daha öne çıkıyor. Eğer bu tarifeyi bugün hazırlamış olsaydım İstanbul Boğazı’nın Avrupa yakası ile Anadolu yakası arasında yapılacak ve zorunlu olarak Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve bağlantı yollarının kullanılacağı seferler için yüzde 50 kapasite kullanımı halinde yolcu başına en az 20 lira, yüzde 100 kapasite kullanımına müsaade edilmesi halinde yolcu başına en az 10 lira Avrupa yakasına geçiş ücreti alınmasını bu tabloya eklemek isterdim. Bu da bugünlerde gündemden düşmüş olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü kullanımının otobüsler üzerindeki yükünü anlatmak için bir örnek oluşturabilirdi. Önerdiğim rakamlar da fazla değil, belki de az bile gelebilirdi. 

Geleceğe bakış

Mevcut kısıtlamalar dikkate alındığında 3 Haziran’a kadar seyahatlerde normalleşme bekleyemiyoruz. Ancak 3 Haziran’dan sonra artık yeni bir uzatmanın yapılmayacağını ve isteyen taşımacıların istedikleri noktalar arasında sefer düzenleyebileceklerini düşünüyorum. Ancak yolcular da eskisi kadar rahat ve bilinçsiz değiller. Seyahat edip etmeme gibi hangi yöntemle seyahat edecekleri kararlarında çekingen, titiz ve bilinçli davranmaları söz konusu olabilir. Bu nedenle tüm modlardaki taşımalarda istenen doluluklara ve istenen sefer sayılarına yaklaşmakta zorluk çekilebilir. Hatta yüksek ücret ödemede, vatandaşlar isteksiz olabilirler. Daha az bulaşıcılık nedeniyle seyahat edeceklerin, elden geldiğince özel araç kullanmasını tercih edebilecekleri de hesaba katılmalı. Belirsiz olan geleceği, ancak yaşayarak biraz öğrenebileceğiz. Bunu unutmayalım. ■

Önemli notlar:

65 Yaş ve HES (Hayat Eve Sığar) kodu açıklamalarından önce hazırlanan bu yazıyı, önceki görüşlerimin bilinmesi açısından özellikle güncellemedim. 

65+ birisi olarak en az 30 gün kalma şartı ile bizlere seyahat izni verilmesinden memnun oldum. Ancak bunun bayram öncesinde başlatılmasını bulaşma riski açısından uygun bulmuyorum. Bu hakkımı daha sonra kullanacağım. 

HES kodu ile %50 sorunu

HES kodu, iş hayatı ve ulaşım açısından önemli görülüyor. Bu kodu alanların hatta alabilenlerin normal seferler başladığında uçak ve trenle seyahat edebileceğinin özellikle belirtilmesi ilgi çekici. Bu kodu alamayanların sağlıksız kabul edilerek seyahat edemeyeceklerine bağlı olarak, bu kodu alabilenlerin sağlıklı olduğu kabulüyle uçak ve trenlerde yüzde 100 kapasite kullanımıyla taşınabileceği akla geliyor. Böyle olursa, iller arasında, tarifeli ve tarifesiz otobüs seferlerinde sadece HES kodlu yolcuların yüzde 100 kapasite ile taşınabilmesi gerekir. HES kodu alamayan yolcuların otobüslere kabulü halinde yüzde 50 kapasite kullanım sınırlamalarının aranması doğru olur.  

Ramazan Bayramınızı kutluyor, herkese sağlıklar diliyorum.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.