Otomotiv üreticileri yüzünü Türkiye’ye çevirdi!

YEDEK PARÇA VE EKİPMAN

Dünyada otomotiv sektörünün, gelişmiş pazarlarda büyümesi yavaşlarken, gelişmekte olan pazarlardaki büyüme devam ediyor. Booz & Company danışmanlık firmasının verilerine göre 2018 yılı itibariyle dünyada otomotiv piyasasındaki talebin yüzde 20’si gelişmekte olan ekonomilerden gelecek.

Ülkemizde otomotiv sektöründe hafif ticari araçların 2011-2015 yılları arasındaki üretiminin büyüme (CAGR) oranının IHS* tahminlerine göre Türkiye’de yüzde 2,6 olması bekleniyor. Rusya’da bu rakamın yüzde 4,8 olarak , Polonya’daysa yüzde -6,7 olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Aynı oranın Fransa’da %1,8, Almanya’da %0,8, İngiltere’de %5,5 ve İspanya’da %-0,3 olacağı öngörülüyor. 2011 yılında Avrupa Birliği ülkelerinin en çok binek araç ithal ettiği ilk 4 ülke % 27,5 ile Japonya, %19,5  ile USA, %14.1 ile Güney Kore ve %13,9 oranla Türkiye* ( Eurostat 2012) oldu. Bu rakamların da işaret ettiği trendler nedeni ile otomotiv üreticileri operasyonlarını Türkiye, Meksika ve Tayland gibi gelişmekte ülkelere kaydırmaya başladı.

Bugün Mercedes Benz, Ford, Renault, Fiat, Toyota, Hyundai ve Honda gibi global otomotiv üreticilerinin Türkiye’de üretimleri bulunuyor. 2012 yılı LMC verilerine göre, dünya motorlu araç üretiminde 19,8 milyon üretim adedi ile Çin ilk sırada yer aldı. Daha sonra sırasıyla 10,1 milyon adet üretimle Amerika ve 9,7 milyon adet ile Japonya geldi. Toplam 27 AB ülkesi arasında Türkiye toplam motorlu araç üretiminde 6. sırada, hafif ticari araç üretiminde ise 1. sırada bulunuyor. Volkswagen gibi güçlü global üreticilerin de Türkiye’ye yakın zamanda üretim tesisi kurması beklentiler arasında.

DHL Supply Chain, dünyada yürüttüğü yaklaşık 230 otomotiv operasyonundan edindiği deneyim ve sektördeki trendleri değerlendirdiğinde, yakın gelecek ile en önemli 4 tespiti şu şekilde sıralıyor.

1. Sıkılaşan yasal yönetmelikler, hükümetlerin artan baskısı ve artan yakıt maliyetleri nedeni ile otomotiv üreticileri elektrikli, hibrid araç üretimi ve yeni teknolojilere yatırım yapıyorlar. Öyle ki Accenture danışmanlık firmasına göre bugün yeni bir binek aracın maliyetinin %30’unu oluşturan elektronik aksamın değeri 2020 yılında %40’a yükselecek.

2. Tedarik süreci globalleşirken karmaşıklaşıyor. Gelecekte elektrikli ve hibrid araçların üretiminin artışı ile birlikte süreç çok daha karmaşık ve zor bir hale dönüşecek. Bu durum, parça ithalatı, yerel parça tedariği, üretim, satış sonrası parça dağıtımı gibi bir süreci, ekonomik krizin yarattığı zorluklarıda yenecek şekilde en düşük maliyetler ve en yenilikçi yaklaşım ile yönetmeyi gerektiriyor.

3. BMW ve Daimler gibi araç üreticilerinin stratejilerinde karbon salınımını azaltmak için ürettikleri elektrikli ve hibrid araç sayılarını artırmak çok önemli yer tutuyor. Araç ve kamyon üreticilerinin bu alanda dünyada yaptığı yatırımlar 2010 yılında toplam 14 milyar Euro tutarında oldu. Bugün için Türkiye’de ise yollardaki elektrikli ve hibrid araçların toplamı 400, şarj istasyonunun sayısı da 41 civarında olduğu tahmin ediliyor.

4. Otomotiv üreticilerinin Türkiye’de yeni üretim tesisleri açma, tesislerinde ürettikleri model sayısı, araç sayısını artırma ve Türkiye’den besledikleri hedef pazarlarını genişletme planları nedeni ile Türkiye’deki üretim merkezlerinin lojistik ihtiyaçları değişiyor, çeşitleniyor ve artıyor. 

DHL Supply Chain Türkiye Genel Müdürü Hakan Kırımlı, DHL Supply Chain’in tespitleri ve trendlerle ilgili düşüncelerini “Otomotiv sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin bu trendler paralelinde ihtiyacı çok net, yenilikçi ve proaktif bir yaklaşım ile maliyetleri düşürmek ve tedarik zincirlerini en optimum şekilde yönetmek. Örneğin elektrikli araçların en önemli parçası elbetteki pilleridir. Bu pillerin nasıl taşınacağı ve depolanacağı gelecekteki önemli konulardan biri. Dünyada ilk defa DHL tarafından hayata geçirilen uluslararası,kapsamlı iyon ve lityum elektrikli araç pili lojistiği hizmetleri bu yaklaşımın en iyi örneklerinden biri. Elektronik parçaların gelecekte toplam araç maliyeti içindeki payının artması ise tedarik zinciri boyunca otomotiv üreticilerinin hassas ve güvenilir bir partnere olan ihtiyacını artıracak. Ayrıca DHL Supply Chain olarak otomotiv şirketlerinin tedarik zincirinin optimizasyonu için milk-run hizmetlerinden, üretim aşamasındaki lojistik hizmetlerine, satış sonrası lojistik hizmetlerinden, tüm bu süreçlerin tasarımına kadar yüz binlerce Euro’luk maliyet tasarrufu projeleri geliştirmek, yönetmek gibi hizmetler sunuyoruz. Ama en önemlisi otomotiv sektöründeki onlarca marka ile tüm dünyada yürüttüğümüz 230’u aşkın projede edindiğimiz global deneyimi otomotiv tedarik zinciri için her ihtiyaç duyulan ülkeye transfer edebiliyor olmamız” diyerek özetliyor. 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.