25.04.2016, 16:23

Busworld 2016’nın ardından

Busworld,  Belçika’nın Kortrijk kentinde iki senede bir yapılan dünyanın en büyük ve önemli otobüs fuarı olarak bilinir. Bu fuarı ilk gördüğümde,devasa stantlar ve görkemli araçları hayranlıkla izlemiş ve her anlamda etkilenmiştim.

O tarihte sahip olduğum, görgü, bilgi ve düşüncelerime çok olumlu katkıda bulunmuştu. O kadar çok markayı ilk defa aynı ortamda görmek ve mukayese etmekten öte, bazı ara ürün imalatçılarının varlığı ve bunların markalara özgü üretimlerinin olduğunu da keşfetmiştim. Sadece dış ayna, sadece kapı, sadece basamak, sadece dashboard, sadece şehiriçi otobüslerdeki barları ve sadece iç aydınlatma imal eden firmaların hepsini bir arada görmüştüm.

Daha önemlisi, sektörde satıcı olarak çalışmama rağmen bilmediğim marka ve modelleri ilk defa bu fuarda görmüş ve bizim dışımızda bilmediğimiz başka dünyalar da varmış diye düşünmüştüm. O marka ve modelleri dizayn eden, üreten ve satan pek çok insan vardı ama bizim bunlarla yollarımız hiç kesişmemiş, varlıklarından hiç haberdar olamamıştık. Haberdar olmayışımız onların yokluğu anlamına gelmiyordu tabii.

Zaman içerisinde Busworld, İstanbul’da da yapılmaya başlandı. Ancak gelin görün ki Belçika’daki kadar görkemli olamadı hiç. İran, Ortadoğu ve Balkan ülkelerinden gelen müşterilere hitap etse de tam bir uluslararası hüviyet kazanamadı.Geçtiğimiz hafta İstanbul’da düzenlenen fuara, sektörün önde gelen iki büyük otobüs üreticisinin katılmaması fuarın parlaklığını gölgelemişti. Diğer katılımcıların da mutlu olmadıklarını gözlemlemek hoş olmadı. Bundan sonra katılmamayı ciddi olarak düşünen ve hatta bu yönde kararlı bulunan firmalar yüzünden büyük bir ihtimalle bir dahaki Busworld İstanbul ya çok daha küçük ölçekte yapılabilir veya belki de artık yapılmaz.

Yıllar önce İzmir Enternasyonal Fuarının başına gelen bu durum, şimdi de Busworld’ün başına gelecek izlenimini edindim. Demek ki, herkes ve ortam için geçerli olabilecek bu değişim, fuarcılık alanında da olabiliyordu. 

İnternetin yoğun kullanımının,fuarlara olan ilgiyi azalttığı söyleniyor. Elbette ki, artık hepimizin kullandığı akıllı telefonlar ile bile birkaç dakikada tüm dünyayı dolaşabiliriz ve bu yolla her türlü bilgiye ulaşmamız mümkün olabilir. Ancak, ilgilendiğiniz ürünü, üç boyutlu görmek, dokunmak ve hatta koklamanın verdiği hazzı alamazsınız. Sanal ortam, insanlar arasındaki sosyalliğe de zarar veriyor. Fuarlarda ister rakip, isterse de satışçı olsun pek çok insanı görme, bilgilenme, selamlaşma ve sohbet etme imkânını yakalayabiliyorken, sanalda bu tarz ilişkiler sığ ve sınırlı kalıyor. 

Neredeyse tüm yazılarımda da bahsettiğim gibi ister işveren, ister çalışan, isterse de müşteri olun, turizm ya da şehirlerarası alanda faaliyet gösterin, hiç fark etmez, hepimiz insanız… Müşterilerimiz, satıcılar, imalatçılar, yolcular da insan, bizi denetleyenler ve ceza kesenler de insan.

Duyulara ve duygulara hitap, eksik kaldığında; teknik özellikler, satış ve finansman koşulları ne denli kolaylaştırılmış olursa olsun, ilişkiler geliştirilmediğinde, diğer tüm argümanlar keyifli bir sonuç için asla yeterli olmuyor. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159