09.10.2016, 15:06

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovsanız da…

Karayoluyla yolcu taşımacılığı sektörü, Türkiye ekonomisinin asıl taşıyıcı gücüdür. Askere, hastaneye, işe, gezmeye, ziyarete gidip gelenlerin yarattığı ekonomi, bugün için vazgeçilmez bir kaynaktır. İstanbul’dan her gün 2000 otobüs, yolcu taşıyor, bir o kadarı da İstanbul’a taşıyor. 

Her şeyi bırakıp bu açıdan bile bakılsa otobüsçünün sorunlarının bir an evvel çözüme kavuşturulması ülkemiz menfaatinedir. Sadece taşımacılık değil, giden gelenlerin gidip geldikleri yerlerde yedikleri, içtikleri, konaklamaya ödediklerini de ekleyince gerçekten yüksek bir meblağ ile karşı karşıya kalırız. Buna bir de karınca kararınca alınan hediyelikleri eklerseniz, ne dediğim daha açık çıkar ortaya.

Peki, nedir otobüsçünün derdi? Otobüsçü, seri, güvenli ve konforlu ulaşım sağlamaktan, yatırımının karşılığını almaktan başka bir şey düşünmüyor. Ben diyorum ki, madem seri, güvenilir ve konforlu ulaşım sağlayacağız; onun için neredeyse bir fabrika fiyatına gelen otobüsler alıyoruz; ilk olarak kendimizden başlayalım değişmeye…

İstanbul’daki otogarın yetersiz olduğunu Mısır’daki Sağır Sultan bile duydu. Sağır Sultan duydu da, bizim anlı şanlı, yandan çarklı federasyonlarımızın başkanlarının kılı kıpırdamıyor. Tamamlanamayan, ara katları atıl duran, giriş ve çıkışları artık iyiden iyiye yetmez hale gelen, bırakın bayramları ve özel günleri belli saatlerde bile kuyrukların oluştuğu İstanbul Otogarının miadı doldu. Benim açık açık söylediğimi, birileri yarım ağız ve sağ eliyle sol kulağını göstererek söylüyor. Birbirlerinin yanında sövüp sayarken yalnız kaldıklarında, “Helal olsun Salim Ağa’ya, yekten söylüyor” diye düşünüyor. Bir yazarın “minik kuşu”u vardı, onun ağzından verirdi bazı bilgileri… Ben de otobüsçünün sesi, kulağı oluyorum.

İstanbul, otogarın Topkapı’dan Esenler’e geldiği zamandan bu yana neredeyse ikiye, üçe katlandı. Hem insan sayısı arttı hem de kapladığı alan büyüdü. Tek otogar yetmediği gibi bir uçtan diğerine yolcuyu taşımaya ne gerek var? Tabii, buna bir de köprünün uzaklığıyla her gün artan akaryakıt parasını da eklemek gerekiyor. Hani nerede kaldı seri, güvenli ve konforlu taşımacılık? Sorarım size, biz böyle bir sektördük, daha düne kadar?

Akaryakıt zammının otogarla bağlantısını anlatmak da gerekecek. O da bir başka sorunumuz… Başımızı kaşıyacak mecalimiz kalmayacak, biz nelerle uğraşıyoruz. Allah’ım ya... ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159