16.04.2018, 13:04

Dönüşen Pazarda Yan Sanayimize Yön Göstermek

Otomotiv sektörü ihracatta rekor üstüne rekor kırarak ilerlemeye devam ediyor. Şubatta tarihinin rekorunu kırdı dememizden 1 ay sonra, aylık bazda 3 milyar $’ı da geçerek yeni bir ihracat rekoru kırdı sektör. Bu rekor aynı zamanda, ülkemizin toplam ihracatının 5’te birinden fazlasını, otomotiv sektörü tek başına gerçekleştirdi anlamına da geliyor. Avrupa’nın en büyük 5’inci, dünyada ise 14’üncü en büyük otomotiv üreticisi konumunda olan bir ülkeye de yakışır rakamlar. Önceki yazılarımızda ‘Yan sanayimiz kadar güçlüyüz’ demiştik. Peki, bu ihracat rakamlarında yan sanayimizin durumu ne? Mart ayındaki ihracat rakamlarına baktığımızda yan sanayimiz bu ihracatın üçte birini gerçekleştirmiş. Yan sanayimizin geçtiğimiz ayki ihracatı, sıkı durun, 1 milyar 46 milyon $. Şubat ayına göre ihracatını yüzde 20 artırmış durumda. Yani bir yandan OEM’ler, bir yandan yan sanayimiz koşuyor. Şimdi bir yandan bu verilere bakıp, bir yandan Avrupa’da 5’inci, dünyada 14’üncü en büyük otomotiv üreticisiyiz deyip, bir yandan otomotiv pazarının yeni bir dönüşüme başladığını görüp ‘biz yerli otomobil üretebilir miyiz’i korkarak sormamıza gerek yok. Bal gibi de üretiriz. 

Yerli Otomobilde Yerlilik Oranı

Otomotiv sektöründe bir asırlık dönemi kaçırdık. Ama şimdi yeni bir dönem başlıyor. Otomotiv devlerinin bile bu yeni döneme yönelik çalışmaları çok yeni. Treni yakalayabiliriz. Evet, özellikle satış-pazarlama gurularının ‘aracı üretmek tamam da ya satması, pazarlaması’ diye sorduklarının farkındayım. Evet, tabi ki sadece yurtiçi pazarı yeterli olmayacak. Peki, sizce hazır, otomotivde yeni bir dönem başlayacakken ülke olarak bunu denemeye, bu yolda emek harcamaya değmez mi? Konsantrasyonumuzu, yapabilir miyiz/yapamaz mıyızdan birkaç adım öteye taşımamız gerekiyor. Özellikle yan sanayimizin, pazarın ihtiyaçları doğrultusunda dönüşümünde aktif rol oynamamız gerekiyor.

Ülkemizin kaynakları arasında sinerji yaratarak bunu sağlamak için adımlar atmamız gerekiyor. Bu adımları -ister üniversite-sanayi işbirlikleri deyin ister kümelenme faaliyetleri diyelim- pazarın dönüşümünün yeni başladığı bu sisli dönemde, doğru yolda yürümemizi sağlayacak şekilde bilgi birikimimizi paylaşabileceğimiz, ülkemizin ve firmalarımızın kaynaklarını verimli kullandırabileceğimiz oluşumları hayata geçirmemiz gerekiyor. Burada özellikle kaynak sağlayıcılar (para, insan vb) ile yan sanayi firmalarımız arasında bir sinerji yaratmanın önemi kadar, ana üreticilerin de yan sanayimizin yön bulmasına yardımcı olması gerekiyor. Yerli aracın en büyük başarı kriterlerinden biri, yerlilik oranı. Bu yerlilik oranını yükseltecek kaynaklar ise yan sanayi firmalarımız… Peki, ana üreticilerimiz bir yandan pazarın dönüşümünü sağlamaya çalışırken, yan sanayi firmalarımızın kaynaklarını verimli kullanabilecekleri ve doğru yolda ilerlemelerini sağlayacakları yön göstermeyi nasıl yapabilirler? İlk akla gelen cevabı, zaten bugüne kadar yaptıkları gibi tedarikçi geliştirme bölümlerinin proaktif çalışmaları… Üst yönetim nezdinde de bir başarı kriteri olarak yakın takip edilmeleri… Fakat asıl diyeceğim bu değil. Bahsettiğim kısım zaten bugüne kadar yapılagelen, takip edilen, yönetilen bir kısım. Yeni önereceğim, ana üreticilerimizin özellikle babayiğitlerimizin; yan sanayinin dönüşümünü sağlayamaya yönelik oluşturulan üniversite-sanayi işbirlikleri, kümelenme faaliyetleri gibi oluşumlarda yönlendirici aktif rol oynamaları. Buna ister danışma kurulu diyelim ister yönetim kurulu diyelim; yan sanayimize yönelik bu oluşumlarda doğru yolda ilerlenmesini sağlayacak şekilde aktif rol almaları gerekiyor. Bu rol, hem ana üreticiler hem sektör hem ülkemiz için büyük önem taşıyo. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159