16.11.2021, 12:19

İklim Adaleti İçin Ahşap Otogar

Ahmet Güneştekin’in “Yüzleşme” sergisi sosyal medya üzerinden başlayarak gündem oldu. Nereye gitsem, kiminle konuşsam herkes bu konu üzerine bir şeyler söylüyor.

İklim Adaleti İçin Ahşap Otogar 

İstanbul Kadıköy Gazhane Müzesi’nde yapılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26) etkinliklerine gittiğimde, Woodlife Sweden in Turkey sergisini de ilgiyle gezdim. Yani bir taşla iki kuş benim açımdan…

İklim değişikliği hepimizin sorunu; özellikle karbon ayak izi büyük olan fosil yakıtların kullanılmasıyla ortaya çıkan kirliliği aşmak için görüşler bildiriliyor, bilimsel çalışmalar yapılıyor… Dönüştürülebilir enerji kaynaklarının kullanımının arttırılmasına yönelik çalışmalar hemen uygulamaya konuluyor ve hızla gelişen teknolojiyle iklim kriziyle birlikte ekosistemin yok edilmesine karşı uluslararası düzeyde çalışılıyor.
Sorun yok mu? Tabii ki var! Günümüz enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 80’i fosil yakıtlardan karşılanıyor. Güneş, rüzgar ve diğer dönüştürülebilir enerji kaynaklarının kullanımı yeterli değil. Buna da bağlı olarak var olan sistem yapılanmasının kısa bir sürede değiştirilebilmesi de mümkün değil. Sürdürülen çalışmalara destek vermek hepimizin görevi olmalı.

Çocuklarımızın emaneti

Bir Kızılderili atasözünü bilirsiniz: “Biz bu dünyayı çocuklarımızdan emanet aldık.” O zaman emanete ihanet etmeyip, en azından bulduğumuz gibi teslim etmesini de bilmeliyiz. Doğal olarak gelişen teknolojiyle birlikte enerji kullanımı da artıyor. Daha kaliteli yaşam için daha çok enerji gerekiyor. Sonsuz bir şey olmadığına göre, belli bir süre sonra sıkıntılar baş gösterecek; iş işten geçmeden sonuç hedefli çalışmaları sürdürmeliyiz.
İşte, Woodlife Sweden in Turkey sergisi o nedenle ilgimi çekti. Dünyanın en yüksek ahşap binası Büyükada’daki Rum Yetimhanesi’ni korumayı başaramadık, yıkılmak üzere. Ancak hâlâ bir yol bulunabilir korumak için. Daha önce birtakım çalışmalar içinde olduğum için biliyorum, ahşap demir aksamdan daha güçlü, yangına bile dayanıklı. Dileyen kaynaklara bakıp ahşabın nasıl bir ürün olduğunu öğrenebilir. 
Biz elimizdeki tarihi değeri de olan yapıyı koruyamazken, İsveç, sürdürülebilir kalkınma planları çerçevesinde ahşabı daha yoğun kullanmayı başarmış. İstanbul’da 30 Kasım’a kadar açık kalacak sergi daha sonra Ankara ve Hatay’a gidecek. Sergide yer alan yapılar ve bilgiler de gösteriyor ki, dönüştürülebilen bir ürün olan ahşabın karbon ayak izin beton ve çelikten çok daha küçük. Çeliği elde edebilmek için madeni (çıkarmayı ele alırsak zaten başla başına sorun, işlenmesi de çevre kirliliğinin ana kaynaklarından) rafineride işleyeceksiniz, ama ağacın (elli yılda bile büyüse) böyle bir sorun oluşturması söz konusu bile değil. 

Ahşap otogar…

İstanbul’un beton yığını, çevre korumacılığından alabildiğine uzak otogarı ile kıyaslayınca yolcu taşımacılığı sektörünün yaşamımızı ne denli etkilediğini görüp üzülüyorsunuz ister istemez. İstanbul beton yığını da diğerleri farklı mı? Hayır, biraz estetize edilmiş bile olsalar hepsi beton yığını… 

Toparlarsak… İklim krizi gibi ekonomik ve politik sistemimiz de değiştirilebilir. İklim adaleti bu köklü değişikliğin ilk adımı. Tabandan gerçekleşecek değişiklikle daha adil ve daha yaşanabilir bir dünya kurmak elimizde. İsveç’in yaptığını biz yapamaz mıyız? ■

Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159