06.07.2015, 13:43

Lojistik sektörü, Türkiye-AB karşılaştırmalı değerlendirmesi - 5

Bölgesel planlamalar…

Ekonomide yer alan bölgesel yönetim sektörüne girdi-çıktı analizi uygulanarak ekonominin farklı durumlarına göre ortaya çıkan problemlere kısmi çözümler getirilmeye çalışılmaktadır. Ekonominin daha önce içinde bulunduğu koşullar uzun-dönemde hizmet harcamalarını etkilemektedir. Örneğin yiyecek ve içecek hizmetleri ölçek ekonomilerinden fayda sağlamaktadır. Yapılan çalışmalarda yerel yönetim ve hane halkı sektörü bir sürece sokulmuş ve bu süreç sonucunda kamusal sermaye yatırımlarının ciddi sorunlar ortaya çıkardığı gözlemlenmiştir. Bölgesel yönetim kararları açısından girdi-çıktı sonuçlarına bakıldığında; bölgesel yönetimlerin yüzyıllardır var olmalarına rağmen hiç bugünkü kadar büyük ve karmaşık bir görünüme sahip olmadıkları ve hiç bugünkü kadar büyük paralar harcamadıkları ortaya çıkmıştır. Yurtdışında ele alınan çalışmalarda, yerel ya da bölgesel idareler bir “bölge kamu hizmeti harcama projesi modeli”nde ele alınmakta ve net mali iyileşme sonuçlarını içeren bölgesel planlamaya ilişkin alternatif planlar geliştirilmeye çalışılmaktadır.

Kalkınma Planı döneminde ekonomik büyümenin sağlanması ve sosyal kalkınmanın istikrarlı bir yapıda sürdürülmesi ve kalkınma planının vizyonunun belirlenmesi açısından bazı stratejik amaçlar, gelişme eksenleri olarak belirlenmiştir. Bu stratejik amaçlar:
• Rekabet gücünün arttırılması,
• İstihdamın arttırılması
• Beşeri gelişme ve sosyal dayanışmanın güçlendirilmesi,,
• Bölgesel gelişmenin sağlanması,
• Kamu hizmetlerinde kalitenin ve etkinliğin arttırılması

AB vatandaşları; her geçen gün daha yüksek ‘hizmet parametreleri’ talep etmekteyken; mevcut ‘karayolu ve havayolu’ trafiğinin; yıllık GSMH’de yüzde 1’lik paya ulaşan bir yükü vardır. Bütün bunların paralelinde; 2030 için AB genelinde YHD’de ‘yük taşımacılığı’ nda 2005’e göre yüzde 40’lık, 2050’de ise 2005’e göre yüzde 80’lik bir artış öngörülmektedir. Bu oranlar YHD’de ‘yolcu taşımacılığı’ için yüzde 34 ve yüzde 51’dir. Burada; ‘petrol’e bağımlılığın kırılması hedeflenirken bugün itibariyle halen Avrupa’ da ulaşım enerji ihtiyaçlarının yüzde 96’sı ‘petrol’ ile karşılanmakta olup dünyada azalan bir enerji çeşidi olan bu kaynağın 2050 itibariyle iki katı bir fiyatlandırmaya ulaşması öngörülmektedir. Ayrıca ‘küresel ısınma’yı belirli limitlerde tutma hedefi gerçekleştirilecekse, bu anlamda AB’nin 2050’ye kadar yüzde 60’lık bir petrol kullanım kesintisine gitmesi gerekmektedir. 

Beyaz Kitap

Avrupa Komisyonu, Eylül 2001’de kabul ettiği Beyaz Kitap ile birtakım amaç ve hedeflerini 60 başlıkta toplamış, tüketici gereksinimlerini, stratejiye esas kabul etmiştir. Bu hedeflerin esası; demiryollarını, denizyollarını ve iç suyollarını canlandırarak ve bunlar arasında bağlantılar kurarak ve havayolunun da kontrollü büyümesini sağlayarak 2010’a kadar ulaştırma türleri arasındaki dengeyi sağlamaktır. Avrupa Komisyonu’nun 2001’de benimsediği ilke ile; Avrupa vatandaşı için yüksek kaliteli ve güvenli bir hizmet ve sürdürülebilir kalkınmaya somut bir destek sağlanması amaçlanmaktadır.
Beyaz Kitap, sürdürülebilir bir kalkınmanın gereği olan sürdürülebilir ulaştırma için çizilen ve 30 yıla uzanan bir ulaştırma programının, stratejisidir. Bunun için, bazı sorunlarında öncelikli olarak ele alınması gerekmektedir. 
• Dışsal maliyetlerin içselleştirilmesi ve bu amaçla, özellikle çevresel dışsallıkların altyapı fiyatlandırmasına katılması büyük önem taşımaktadır. 
• AB’nin tıkanıklıktan kurtulması için yük taşımacılığında demiryolu seçeneğinin iyi değerlendirilmesi ve düzenlenen rekabet koşullarına dikkat edilmesi gerekmektedir. 
• Kullanıcıların her geçen gün daha pahalıya elde ettikleri ulaştırma hizmetlerinde kalite isteklerine ve haklarına saygı göstermesi gerekmek¬tedir. 
• Toplu taşımanın çağdaşlaştırılması ve bunun sonucu olarak da özel araçla trafiğe çıkmanın akılcı bir seviyeye çekilmesi gerekmektedir. Bu konuda yeni yaklaşımlar geliştirilmesine katkı sağlanmalıdır. 

Önlemler ve yapılması gerekenler…

Beyaz Kitap’ta sunulan önlemlerin uygulanabilirliği açısında baktığımız zaman, özel otomobillerin kullanımı, toplu taşımanın kalitesinin artırılması gibi konularda, ulusal boyutta kararlara ihtiyaç duyuluyorken, demiryolu ve hava yolunda zamanlama uyumu gibi konularda uluslararası eşgüdüme ve politikalara ihtiyaç bulunmaktadır.
Ülkemizin sosyal, ekonomik ve coğrafi yapısına uygun olarak 21’inci yüzyılda dünyada hak ettiği saygın ve itibarlı yerini alabilmesini sağlamak üzere trafik kazalarının önlenmesi  için gerekli tedbirlerin alınması ve uygulanması gereklidir. Avrupa Birliği’ne girmeye çalışan bir Türkiye, aynı zamanda Avrupa Birliği ülkeleri ile rekabet edebilecek bir ekonomik yapıya ve bu bağlamda da karayolu, demiryolu, denizyolu, ve havayollarından oluşan güvenli olduğu kadar dengeli, sürdürülebilir ve gelişmiş bir ulaştırma sistemine sahip olmak zorundadır. 

Sonuç olarak, AB’yle bütünleşme sürecindeki ülkemiz, gerekli büyüme koşullarını sağlayabilmek ve bölgesel farklılıkları ortadan kaldırabilmek için önemli altyapı yatırımlarını sağlamak zorundadır. Türkiye’ nin coğrafi konumuna uygun bir biçimde ülke genelinde ulaştırma modlarını esgüdümlü olarak kullanabilecegi bir altyapıyı geliştirmesi ve bu yapıyı özellikle endüstriyel bölgelerin bütünleşmesinin saglanması yönünde kullanması gerekmektedir. Günümüzde yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeler ışığında, ülkemizin enerji kaynaklarının dünya pazarına ulaştırılması açısından tam bir kavşak noktası olduğunu görüyoruz. Bu bağlamda ülkemizin ulaştırma ve lojistik ağlarını geliştirmesi, AB’ye üyelik açısından büyük önem taşımasının yanında Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmişliği yönünden de son derece gereklidir.

Yüksek hızlı demiryolları ile ilgili yüksek lisans tezi çalışmasından katkılar sunan asistanım Mehmet Çağrı Kızıltaş’a teşekkür ederim.

Hepinize sağlıklı, huzurlu, mutlu ve başarılı bir hafta ve hayırlı ramazanlar dilerim. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159