02.03.2016, 11:08

Otobüs üretim üssü Türkiye

24 Şubat Çarşamba günü Mercedes-Benz’in yeni Travego’nun tanıtım törenine, tüm sektör ile beraber TOFED olarak da katıldık. Öncelikle, bu güzel organizasyon için Mercedes-Benz’e teşekkür etmek lazım. Ben 1980 yılında bu sektöre girdim. Biz girdiğimizde Mercedes’in efsane olan 302 otobüsleri vardı. Daha sonra 302’nin çeşitli modelleri, 303, 304, sonra 403 geldi. Ardından gelen Travego ve Tourismo’nun çok çeşitli seçenekleriyle Mercedes-Benz, Türkiye pazarında devamlı lider kaldı. Devamlı pazarın önemli bir çoğunluğunu elinde tuttu. Mercedes’in yeni Travego’su ülkemize sektörümüze inşallah hayırlı olur. 
Yıllar içinde diğer markalar da Türkiye’de üretim yapmaya başladı. Özellikle Temsa’nın Mitsubishi ile işbirliği yapıp önce Maraton’u çıkarması, ardından seri üretime geçmesi ve MAN’ın Manaş’a geçip önce Süper Man, Süper Man Turbo gibi otobüsler çıkarıp şimdiki MAN otobüslerini Türkiye’de üretmesiyle Türkiye otobüs üretim üssü haline geldi. Her marka ve her model otobüs, Türkiyeli otobüsçülerin otobüs seçiminde bir tercih hakkının daha doğmasına yol açtı. 
Otobüsçünün bir tek markaya mahkum olması çok kötü bir şey. Bunu aştık. Düşünün ki, Türkiye’de tek bir marka otobüs imal ediliyor. Kaça üretir, kaça satar, kâr mı eder insafına kalmış. Serbest rekabet ortamının oluşması, otobüsçülerin seçme hakkını artırdı. Bu konuda hem Mercedes-Benz’e, hem Temsa’ya, hem MAN’a teşekkür etmek lazım. 

Mercedes sektörün gelişimine öncülük etti

Tabiî ki burada Mercedes’in yeri, önemi çok farklı. Çünkü sektörün gelişmesinde öncülük etti. İç piyasadaki otobüs satışında yarısından çoğu Mercedes. Yanlış anlaşılmasın, hepsi bizim markamız. Hepsi Türkiye’de üretilen, Türk işçisi, Türk mühendisi, Türk gücü, Türk emeği ile çıkarılan otobüsler. Ülkemize hem istihdam alanında hem yatırım alanında, teknoloji anlamında da büyük yenilikler getiren firmalar. Türkiye’deki bu otobüs imal eden fabrikaların Türkiye’yi bir üretim merkezi haline getirmeleri, otobüs işletmeciliğinde belirli bir seviyeyi tutturan, Avrupa’ya ve dünyanın diğer ülkelerinde işletmecilik alanında bir adım önde olan, Türkiye’deki otobüs işletmeciliğini de yukarılara çekti. Global düşünürsek; markaların kalitesi, teknoloji üstünlüğü, otobüs firmaları olarak işletme kalitemizi yükseltmemizi sağladı. Yol tesisleri, yetkili servis ve tedarikçiler de kalitelerini, otobüs üretenlerin kaliteleri ile doğru orantılı olarak arttırmak zorunda kaldı. Bunların sonucunda Türkiye; üretim kalitesi, teknoloji ve işletmecilik alanında bir bilgi birikimine sahip oldu. İşletme anlayışı bakımından otobüs işletmeciliğinde dünyanın birinci ülkesiyiz. Diğer meslek dallarının hiçbiri otobüsçülük kadar önde değil. Dünyanın en büyük ülkeleri Amerika, Almanya, İngiltere, Fransa bile Türkiye’deki otobüslerin hem üretimi hem işletmeciliği hem tesisleşmesi açısından Türkiye kadar yoklar. 
Otobüsçülüğün hem işletmesi hem üretimi alanında dünya birincisi olan bir ülke; Dünyadaki otobüsçülerin üst örgütünün de kurucusu oldu. Bu, Türkiyeli otobüsçülerin öncülüğünün ve güçlülüğünün en önemli kanıtıdır. 

Türkiye otobüsçüsü öncü ve güçlü

Biz bugüne kadar devletten tek kuruş destek almadık. Maddi  destek istemiyoruz. Biz sadece dünyadaki otobüsçülerin merkezi örgütü IPRU Türk otobüsçüsünün girişimi ile merkezi Türkiye’de olmak üzere kurulmuş, bunun uluslararası yolcu taşımacılığında düzenleyici birtakım yetkililerinin de olması, gerekir diyoruz. Devlet, Türk otobüsçülüğünün oluşturduğu örgütlenmeye gereken önemi vermezse; başka ülkeler bizim öncülüğümüzde oluşturulan kuruluşlara neden güvensinler? Yani önce Türkiye Cumhuriyeti devleti, Türkiye’deki otobüsçülerin çatı örgütü TOFED’e ve TOFED’in öncülüğünde kurulan Uluslararası Karayolu Yolcu Taşımacıları Birliği’ne (IPRU) güvenecek. Sonra da bu sektörü disipline etme, düzene sokma, kurallarını belirleme, otokontrol sistemlerini kurma, terminallerin işletmesinde söz sahibi olma, uluslararası yolcu taşımacılığında Türkiye’ye giren çıkan otobüslere çeşitli belgeleri düzenleme yetkisi verecek. Dünya birincisi olduğumuz bir alanda dahi bizim UDH Bakanlığımız, bize bu yetkileri vermezse, biz dünyanın öbür ülkelerine nasıl öncülük ederiz? ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159