02.12.2020, 11:55

Otobüsçülükte rekabet

Hayat, sınır, yaşam gibi hepimize güzel gelen kavramların arka yüzünü anlatmak üzere hayat mücadelesi, yaşam kavgası gibi deyişleri çok sık duyarız. Hatta bu zorluğu anlatmak üzere ekmek aslanın ağzında gibi bir ifadeyi kullanırız. Bu durum insanların avcı toplayıcı oldukları ilkel dönemlerden beri böyledir. O zamanlar, daha da zor doğa koşullarında, bunların geçtiğini unutmayalım.
Gelişen hayat koşulları yeni imkanlar, kolaylıklar getirdiyse de hayat mücadelesi hep sürüyor. Belki önceki dönemden aktarılan birikimleri tüketerek kolay yaşama imkanı akla gelebilir. Bu pek az kişiye de geçici süreyle bir refah sağlayabilir. Söylendiği gibi hazıra dağ dayanmaz.
Rekabet
İlkel dönemlerde doğadan ürün kapma şeklindeki sert rekabet, zamanla belli kurallara bağlandı. Bu, rekabetten kurtuluş getirmedi ve işi de kolaylaştırmadı. Günümüze gelindiğinde bu rekabetin daha da arttığını görüyoruz. Önceden mahalli üreticiler, işletmeciler arasında olan rekabet, önce daha geniş alanlara, bölgelere yayıldı. Sonra ülkenin her yerindeki üreticilerle rekabet edilmesi durumu doğdu. Şimdi de bazı konularda tüm dünya ile rekabet gerekiyor. Bunlar da başarıyı zorlaştırıyor. Adeta aslandan alınan ekmeğin şimdi aslan sürüsünden alınması gerekiyor. Her işin, her ülkenin farklı koşullarında başarı şartları farklılık gösterir. Buna rağmen bunları genel olarak bazı başlıklar altında toplamak mümkün.
Güncel işletmecilik
Birinci olarak, iş koşulları değişmesini istemeksizin mevcut koşullarda başarılı olma çabaları geliyor. Daha düşük maliyetle, daha çok miktarda, istenilen kalitelerde üretim yapmak bunun ilk kısmı. İkinci kısmı ise bu üretimi daha çok miktarda satabilmek, yani pazarda daha çok pay kapabilmek gerekiyor. Tabii, iyi fiyatlarda ve iyi koşullarda bu pazarlamayı yapabilmek de. Özellikle, bunun rekabet kısmında yetersiz kalan insanlar, tabii diğer işletme fonksiyonları da dahil, artık profesyonellerden yararlanarak bu eksikliklerini gideriyorlar.
Otobüsçülükteki rekabet
Yukarıdaki hususlar aynen otobüsçülükte de geçerli. Taşıma hizmetini satmada tüm diğer satışlarda olduğu gibi rekabet var. Bazı alanlarda rekabet edilenlerin sayısı sınırlı olsa da, otobüsçülükte böyle değil. Yüzlerce taşımacının uluslararası ve yurtiçi tarifeli ve tarifesiz taşımalarda rekabet ettiğini biliyoruz. Arz talep dengesi şartıyla korunan bazı D4 hatları dışında hemen her yerde bu rekabetin olduğunu görmemiz gerekiyor.
Terminal ve rekabet
Tarifeli taşımalar terminallerden yapılıyor. Dolayısıyla taşımacıların toplu halde bulunduğu terminaller rekabeti arttırıyor. Yolcu da terminallerde farklı firmalar arasında gezip tercihlerini yapabiliyor. Terminallerin, diğer deyişle otogarların dışında eskiden beri taşımacıların acentelerinin de insan yoğunluğunun ve hareketliliğinin fazla olduğu yerlerde toplandığını biliyoruz. Dolayısıyla acentelerden satışlar da rekabeti arttırıyor. Günümüzde artan iletişim artık insanların firmaların ayağına gitmeden fiyatlarını görmelerini ve karşılaştırma yaparak tercih haklarını mümkün kılıyor. Bu durum, tarifeli taşımacılar yanında artık tarifesiz taşımacıların da rekabetin daha fazla içine girmesini getiriyor. Tabii, bunun bir de faydası var: acenteleri ve bunların giderlerini azaltacak uzaktan satış imkanlarını da bize sunması.
Rekabetten kurtulma
Bazılarında, daha az hatta anlaşarak tek tip hizmet sunulan eski günlere dönüş hayalleri yaşanıyor. Bunlar rekabetsiz bir ortamın daha iyi olacağını da iddia edebiliyorlar. Hatta rekabetin sınırlandırılmasını, hatta yasaklanmasını isteyenler olabiliyor. Tabii, bu istek sadece kendi sattıkları mal ve hizmet için geçerli. Kendileri tüketici oldukları durumlarda başkalarının rekabetinden faydalanmaktan çokça memnunlar.
Artık serbest piyasa ve rekabet geriye dönüşü olmayan şartlar. Bunlara aykırılıkları zorlamanın ötesinde, bu kişilerin bunların ulusal kaynakların yanlış kullanımına yol açtığı iddiaları artık itibar görmüyor. İsteyen bu ideolojik tartışmayı tabii ki sürdürebilir. Bunlar, sadece güncel ekonomik anlayışları bilmeyen karar vericilerde, bir süre etkili olabilir, o kadar. Öyle ki, rekabeti engellemenin suç olduğu mevzuatta açıkça yer alıyor ve cezası da var. Kaçamak yollarla bundan kurtulma imkanı da bulunmuyor. Rekabetin ötesinde veya devamı olan tüketici hakları, iyi mal ve hizmeti iyi fiyata almak dahil, bazılarında rekabetten kaçılabileceği hâlâ geçerli görülse de bunlar sonunda gerçeğe çarpıp duruyor.
İş koşullarının iyileştirilmesi
Mevcut koşullarda işi iyi yapmanın ötesinde, başarı etmenlerinin devlet tarafından getirilen iş yapma koşulları olduğunu belirtebiliriz. Bunlardan birincisi; herkesin bildiği gibi daha çok Ulaştırma Bakanlığı’nı ilgilendiren mevzuat durumu. Esas olarak Karayolu Taşıma Kanunu ve Yönetmeliği bunu oluşturuyor. En bilinen bu husus üzerinde ayrıca durmak hem mümkün hem de gerekli. Değişen koşullarda bu bir ihtiyaç. Ulaştırma Bakanlığı alanı dışındaki devlet koşullarına gelince; bunlar diğer bakanlıkların ve diğer organlarının ilgilendiği vergi, prim vs. ödemeleri özel olarak akaryakıt vergileri, iş gücü eğitimi ve temini gibi çeşitli alanlardaki uygulamalar… Tabii, bunlar da rastgele dayatılmıyor. Devlet anlayışı gereği bunlar da kendi özel mevzuatlarına göre yapılıyor ama bizim mevzuattan anladığımız, mevzuatın dışındaki mevzuat konuları olabilir. Bunların üzerinde de ayrıca durup iyileştirme sağlamak gerekiyor.
Bir de Trafik Kanunu ve Yönetmeliği, belediye mevzuatı gibi bu ikisinin arasında olan hem Ulaştırma Bakanlığı’nın dışında kalan hem de doğrudan mevzuat olan alanlar var. Bunlar üzerinde de durulması gerekiyor.
İşte, bu son bölümde belirttiğim, Ulaştırma Bakanlığı dahil devlet organlarını ilgilendiren alanlardaki iyileştirme ihtiyaçları üzerinde bundan sonraki yazılarımızda durmaya çalışacağız..■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159