Fatih Tamay, “Zor müşteri yoktur, yeteneksiz satışçı vardır”

banner113

Fatih Tamay: Otobüsçü zor değil, şeker gibi müşteridir. Zaten zor müşteri de yoktur. Yeteneksiz satışçı vardır. Biz her ürünümüzü müşterilerimizi dinleyerek geliştirdik. Müşterimizin söylediği ama Ar-Ge’mizin dinlemediği her konu başarısız oldu.

banner114
RÖPORTAJ 26.02.2018, 09:50 26.02.2018, 11:05 Taşıma Dünyası
Fatih Tamay, “Zor müşteri yoktur, yeteneksiz satışçı vardır”
RÖPORTAJ: ERKAN YILMAZ FOTOĞRAF: BARIŞ CAN BAŞKAN

Otobüsçü zor değil, şeker gibi müşteridir. Zaten zor müşteri de yoktur. Yeteneksiz satışçı vardır. Biz her ürünümüzü müşterilerimizi dinleyerek geliştirdik. Müşterimizin söylediği ama Ar-Ge’mizin dinlemediği her konu başarısız oldu. 

A.Fatih Tamay, otomotiv ve taşımacılık alanında hizmet veren tüm firmaların çok yakından tanıdığı bir isim. Fatih Tamay, 37 yıl süren Anadolu Isuzu’daki çalışma hayatı sonrasında emekli oldu, ama yine de sektörden kopmadı. Tamay, 2015 yılında üstlendiği IPRU Genel Başkanlığı görevinin yanı sıra bazı şirketlerde Yönetim Kurul Üyeliği ve YK Danışmanlığı görevlerine de devam ediyor.

Sektörel değerlendirmeler için her yıl bir araya geldiğimiz A. Fatih Tamay ile 2018 buluşmamız, ülkemizin en önemli müzeleri arasında yer alan Rahmi Koç Müzesi’nde oldu. Fatih Tamay ile 37 yıllık çalışma hayatını, IPRU’yu, karayolu yolcu taşımacılığını konuştuk.

Erkan Yılmaz, Fatih Tamay

BİRİKTİRME VE PAYLAŞMA DÖNEMİNİZ VAR 


 ■ Anadolu Isuzu’da 37 yıl süren aktif çalışma hayatının ardından 9 ay önce emekli oldunuz. Nasıl geçti bu 9 ay? 

- Çok güzel, heyecanlı, zevkli ve dolu dolu geçti. Yeni ufuklara açıldığım bir dönem oldu. Çok farklı firmalarda Yönetim Kurulu Üyeliği ve danışmanlık görevlerine başladım. Zaten amacım da herhangi bir firmada genel bir müdür olmak değildi. Olgunluk döneminde böyle bir hedefi kalmıyor insanın. 50 yaş ve üzerindeki bir yöneticinin daha sonraki görev sürecini, tecrübesini paylaşacağı, vizyoner bakış açısı ile stratejik konularla ilgileneceği bir dönem olarak görüyorum. Bir biriktirme, birde paylaşma döneminiz var. Bence genel müdürlük yaşının 50’nin üstünde olmaması gerekiyor. Genel müdürlük görevi, günlük problemlerle çok ilgilenilmek zorunda olunduğu için pek zevkli bir görev alanı değil. Sizin yönetim kurulu üyeliği veya danışmanlık sürecinde firmaların kurumsallaşmasına, organizasyon ve finansman açısından güçlenmesine destek vermeniz gerekiyor. Benim böyle bir planım vardı. Onu yaptım. Beklentimin yüzde yüzünü değil, ama üçte ikisi gerçekleşmiş durumda. Daha da güzel olacak. Bu 9 aylık süreç içerisinde, IPRU Genel Kurulu’nu birçok kuruma örnek olabilecek bir düzeyde çok güzel bir şekilde gerçekleştirdik.

DÜŞ KIRIKLIĞIM YOK 

 ■ Yapmak isteyip de, yapamadığınız bir iş olduğunuzu düşündünüz mü? 

- Emekli olduktan sonra bunu düşündüm. Aslında Türkiye ve sektör koşullarını değerlendirdiğimizde yapmam gerekenlerin hepsini yapmışım. Her segmentte pazar ve ihracat liderliği yaşamışım. Şunu da yapsaydım dediğim bir şey olmadı. Herhangi bir düş kırıklığım yok. 

BİR İNSAN İŞİNE ÂŞIKSA…

 ■ Aslında uçak mühendisisiniz, ama otomotiv alanında çalıştınız. Şimdi de vagon imalatı yapan bir şirkette Yönetim Kurulu Üyeliği yapıyorsunuz…

- Uçak mühendisiyim ama otomotivi çok sevdiğim için otomotivde çok çalışmayı istedim. Mühendislik rasyonel düşünmeyi öğretiyor. Bunu öğreniyorsanız da her alanda başarılı olma şansına sahipsiniz zaten. Bende istediğim işi yaptım. Yaptığım işi de aşkla yaptım. Bir insan işini aşkla yaparsa başarısız olma şansı yok. İşin özü bu. Yaptığın işi aşkla yapmak. 

ÜRETİCİ TARAFINDAN MÜŞTERİ TARAFINA

 ■ Şimdi masanın öbür tarafında yer alıyorsunuz. Araç satmak istediğiniz müşteriler ile sivil toplum örgütlerinde veya şirketlerinde görev alıyorsunuz. Nasıl bir duygu bu?

- Biz otomotiv alanında rekabeti birbirimize çelme takarak değil, saygı çerçevesinde yapmaya çalıştık. Kendimi o taraftan bu tarafa geçmiş olarak da görmüyorum… Ticari araç sektörünün gelişimi için çalışırken, aslında müşterilerimizin de gelişimine destek veriyorduk. Şimdi yine aynı çaba içindeyim. Sivil toplum konusunda birçok sektörün önünde taşımacılık sektörü. Kamu ile sürekli diyalog halinde. Şirketler tarafında ise gelişim potansiyeli çok yüksek, ama finansal yapı çok güçlü değil. Burada çok ciddi bir değişime ihtiyaç var. Çok fazla şirket var ve önemli bir kısmı şirket gibi yönetilmiyor. Şu anki firma yapımızla AB standartlarına hazır değiliz.

IPRU HAYAL ETTİĞİM NOKTADA DEĞİL 

 ■ Uluslararası alanda bir örgüt kurulması ve bu örgütün gelişimini sağlamak çok kolay değil. IPRU’yu getirmek istediğiniz nokta nedir?

- Hayal ettiğim noktadan uzak. Sürekli gelir kaynağını hâlâ temin edemedik. IPRU’nun diğer federasyonlar gibi kaynakları olması lazım. Sadece sponsorluklarla herhangi bir işin yürüyeceğine inanmıyorum. Gelirler, sürdürülebilir olmalı ki, organizasyon da sürdürülebilir olsun. Bizim 19 ülke değil de 25 ülke olmamız gerekiyordu. Bizim 50 ülkelik stratejik hedefimiz var. 

IRU VARKEN NİYE IPRU VAR?

■ IRU varken niye IPRU var ki denildiğini duymuştum. Siz ne dersiniz bu söyleme?

- Bize bu tür sorular geliyor ve anlatıyoruz. IRU’nun içinde otobüsçüler çok azınlık, orası ağırlıklı olarak tır ve kamyon nakliyecilerinin kararlarda da ağırlıklı olduğu bir yapı ve otobüsçülerin sorunlarının çözümüne yönelik hiçbir şey yapılmıyor. IPRU’nun çıkış noktası da bu zaten. Otobüs üretiminde lider olan bir ülkenin bu alanda hiç söz sahibi olmaması garip değil mi? Biz bunu Avrupalılara anlattığımızda hiç sorun yaşamıyoruz. Büyüdükçe bu sorular azalacak. IPRU’nun sektörün geleceği ile ilgili stratejilerin konuşulduğu bir merkez olmasını hedefliyoruz. İkinci el araçlarının değerlendirilmesi konusunda da hizmetler üretmek istiyoruz. 

FEDERASYONLAR ÜSTÜ BİR YAPI 

 ■ Kamu tarafı nasıl bakıyor IPRU’ya, yeterli desteği alabiliyor musunuz? 

- Sektörümüzle ilgili birçok toplantıya bizde resmi davet alıyoruz. Kamunun bize olan desteğini IPRU Genel Kurulu’nda da gördük. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), genel kurulumuza büyük destek verdi. Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı Sayın Suat Hayri Aka, Müsteşar Yardımcısı Şaban Atlas, genel kurulumuza katıldı. Bizi gerçekten federasyonlar üstü, uluslararası görüyorlar. 

İKİ DÖNEM SONRASI GÖREVİ BIRAKACAĞIM 

 ■ Daha önceki dönem görev yapacağınızı ifade etmiştiniz. Hâlâ aynı düşüncede misiniz? 

- Hâlâ aynı karardayım. Ben partiler dahil, tüm görevlerin en fazla iki dönem olması gerektiğini düşünüyorum. Bunun yurtdışında çok iyi örnekleri var. İki dönem sonrası çok sağlıklı bir şey değil. Çünkü ondan sonraki zayıf bir dönem haline dönüyor. Hükümdarlık olmaya başlıyor. Kararımın değişmeyeceğini düşünüyorum.

SEKTÖR MECLİSLERİ 

 ■ Sektör meclisinin daha icracı bir yapıya kavuşturulması yönünde görüşler var, sizin düşünceniz nedir? 

- Sektör Meclisi sisteminin verimli bir sonuç çıkaracağına inanmıyorum. Bu sadece ulaştırma alanıyla ilgili değil. Uzun yıllar Otomotiv Sanayi Meclisi’nde çalıştım. Meclisler insanların gelip fikir söyledikleri bir platform, ama sonuç çıkmıyor. Daha doğrusu o fikirler sonuç çıkacak bir yere kadar bile gidemiyor. Bu sistemde, TOBB’un meclislerinin olumlu ve verimli sonuç vereceğine inanmıyorum. Bizim doğru yerde konumlanabilmemiz için Karayolu Ulaştırma Birliği gerekiyor. TURSAB gibi yetkileri ve gelirleri olan ve ona sormadan hiçbir şeyin yapılamayacağı bir yapı gerekiyor. 

 ■ Taşıma modlarındaki gelişimin sektöre getireceği değişimi nasıl görüyorsunuz?

- Taşıma modları, özellikle Türkiye’de çok hızlı değişiyor. Karayolundan demiryoluna yolcu ve yük anlamında çok ciddi bir kayış olacak. Bu sadece Türkiye’deki demiryolu ağının genişlemesi ile doğru orantılı değil. Şu anda dünyanın 2 numarası ama gelecekteki 1 numarası Çin’in çok önemli bir projesi var. O da İpek Yolunun yeniden canlandırılması. Yani Şanghay’dan Londra’ya gidebilecek aktarmasız tren sistemi. Bu çok büyük bir proje. Bunun için ciddi kaynaklar ayırıyorlar, bizde ayırıyoruz. Demiryolu araçları üretim tarafında ise Türkiye daha henüz işin çok başında.

 ■  Siz bir de yük ve yolcu taşımacılığına yönelik üretim yapan RC Ulaşım şirketinde üst düzey görev aldınız…

- RC Endüstri’nin 4 ayrı tesisi var. Biz hep yük ve tanker vagonu içinde uzmanlaşmışız. Ama gelecekte tüm vagonlarda olmayı planlıyoruz. Zaten stratejisinde bunlar olmayan firmanın büyüme şansı olmaz. Bu sektörün çok hızlı büyüyebileceğini düşünüyorum. Otobüs üretiminde 5 yıl daha Avrupa birincisi olmaya devam ederiz. Çünkü emeğin yoğun olduğu bir alan. Ondan sonrasını kurgulayabilmek çok kolay değil. Hem modlar, hem de işçilik maliyetli değişiyor.

 ■ Sizin otomotiv satışlarında, “Daha az sayıda bayii ile daha çok lokasyonda müşteriye ulaşan bir bayii yapısı” olmalı yönünde görüşleriniz var…

- Çünkü rekabet koşulları buraya zorluyor sizi. Bayi başı satışı arttırmak lazım. Her yere muhasebe, mali işler, bilgi sistemi kurmanıza gerek yok. Merkezde bir tane olduğunda onların hepsi o sistemden yararlanıyor. Anadolu Isuzu’da bu süreci başlatmıştık. Samsun bayimiz, aynı zamanda Trabzon. Hatay, aynı zamanda Mersin. Adıyaman aynı zamanda Gaziantep bayimiz haline dönüşmüştü. Bunun yararını çok gördük. O şehirlerde daha çok büyüdük. Bunun tersini yapan marka intihar eder. İşleri, 80’lerin, her isteyene bayilik verin sistemiyle, yürütme şansına sahip değilsiniz. Artık, soru kaç bayiye ulaşmak değil, mevcut bayiliğinizle kaç noktaya ulaşacaksınız olmalı. 
Anadolu Isuzu’da 37 yıl çalışacağımı hiç tahmin etmemiştim. Beni en mutlu eden pazar lideri olduğumuz yıllardı. Ben aşkla markaya bağlıydım. Markayı pazar lideri yapmıştım. 
Şehirlerarasına yönelik 12 metrelik ürünümüz olmamasına rağmen, bu alanda her zaman çok destek gördüm. Şehirlerarasında ürün grubu üreten firmada olsaydım, büyük ihtimalle o firma çok kârlı çıkardı. Ama olmadı, böyle nasip oldu. Şehirlerarasında seviliyor olmak bana küçük otobüste yeni müşteriler getirdi. Turizm taşımacılığında zaten açık ara pazar lideriydik ki, halen öyle…

ARAÇLAR MÜŞTERİLERLE GELİŞTİ 

Otobüsçü zor değil, şeker gibi müşteridir. Zaten zor müşteri de yoktur. Yeteneksiz satışçı vardır. Son 15 yılda Anadolu Isuzu’nun modellerini müşteriler geliştiriyor diyebilirim. Ar-Ge ile birlikte gruplar kurduk. Sümer Yığcı, Mehmet Öksüz, Levent Birant, Hakan Orduhan, İsmail Cirit, İsmail Yüksel, Her zaman rahmetle andığımız Ali Osman Ulusoy vardı. İşi bilen insanlar bunlar. Biz onlara fikir önderleri diyoruz. Son çıkan araçlara baktığınızda, bunların hiçbirisi başarısız araçlar değil. Çünkü müşteri ne istiyorsa onun dahilinde gelişiyor araç. Müşterimizin söylediği, ama Ar-Gemizin dinlemediği her konu başarısız oldu. Araçta o bölgeyi mutlaka sonradan değiştirmek zorunda kaldık. Çok önemli kaptanlar var, onların görüşlerini de önemsiyoruz. 

AŞKLA YAPILAN BİR MÜZE

Müzecilik Türkiye’de çok zayıf bir alan. Halbuki çok önemli. Bunun en iyi örneğini Londra’ya gittiğinizde görürsünüz. Orada her şeyin müzesi var. Müze aslında geçmişle gelecek arasında bir köprü. Nasıl bugünlere gelindiği ile ilgili çok güzel ipuçları veriyor. Sayın Rahmi Koç da bu işe gönül vermiş. Burası için harcanan parayı düşünmek istemiyorum. Burası için verilen servet belki bir sürü insanda var ama bu işe ayırmak cesaret istiyor, gönüllülük istiyor, birde aşk istiyor. Aynı şeyi tekrar söyleyeceğim; aşk ile yapılan her iş güzel oluyor. Burası da aşkla yapılmış bir müze. Sayın Rahmi Koç’tan bir isteğim ise burada sektörümüzün gelişimini anlatan otobüs bölümünün de bulunması. 

TAŞIMA DÜNYASI’NDAN İSTEĞİM 

İsminiz, taşımacılığın muhtelif modlarına hitap ettiği için ben artık demiryolu tarafında da haberlerin daha çok yer almasını isterim, bu akıllıca olur, RC Endüstri Yönetim Kurulu üyesi olduğum için değil. Demiryolu tarafında Türkiye’de gelişimin büyük olacağını düşündüğüm için bunu söylüyorum.  ■

Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159