16.08.2021, 16:05

Yaz’ı yazmak zor

Bu yıl turizm sezonunu, salgın nedeniyle yaşanan sıkıntılardan dolayı, büyük bir beklentiyle, güzel hayallerle bekledik. Hem toplum hem de birey olarak psikolojik ve ekonomik olarak hayal ettiğimiz günlerin özlemi ile başladığımız bu yılın yaz aylarında pandemi nedeniyle zarar gören işletmeler ve sektörümüzün bir nebze olsun zararını telafi etmesi beklentiler arasındaydı. 

Bir tarafta salgın ve kaybedilen hayatlar varken; bir taraftan da hayatın devamı için de çalışmak gerekiyordu. Bu ikilem içinde sezona başlandı. Yurtdışından gelen kafileler, büyük bir memnuniyet oluşturdu. Turizm bölgelerinde bir canlılık yaşandı, bu hareketin getirdiği birtakım sorunların da olabileceği göz önünde bulundurularak, mecburiyetler ile yaz aylarına girildi. 

Pandemi konusunda -iyi ya da kötü- bir merhale kat etmişken, bayram ve yaz tatili nedeniyle COVID-19 olayında büyük bir artış günbegün artarken, nispeten biraz kanıksadığımız bu felaketin üzerine hiç hesap etmediğimiz başka büyük bir felaketi daha yaşadık. Çok tecrübeli olduğumuz bir alanda -nedense- hiç öngörmediğimiz ve bu nedenle önlem almadığımız, orman yangınları konusunda büyük bir aymazlık içerisinde yüzlerce yerde aynı anda çıkan yangınlar nedeniyle, ülkece şaşkın ve aptal durumuna düştük.

Önceki yıllarda, böyle durumlarda, yangına müdahalelerde, Orman Genel Müdürlüğü’nün yanında, belediyelerin itfaiyeleri, Silahlı Kuvvetler ve Türk Hava Kurumu’nun uçakları koordinasyon içerisinde hep birlikte hareket ederdi.

Bu yıl, Orman Genel Müdürlüğü’nün, söndürme için ihale açtığını, yurtdışından gelen özel şirketlerle anlaştığını öğreniyoruz.  Ancak bu denli çok sayıda -iyi niyetli olmadığı çok belli olan- yangınlar için anlaşılan şirketin donanımlarının yetersiz olduğu anlaşılıyor. Helikopterlerle yapılmak istenen yangın söndürme faaliyetlerinde, kapasite ve sayının da yetersiz olması nedeniyle tam bir başarı sağlanamadığını maalesef yaşayarak öğrendik. 

Siyasi dalaşmaların dışında kalmaya çalışarak, tüm ortak değerlerimizin içinde olan ormanlarımız ve turizm yörelerimizin bu olaydan etkilenmesinin önüne geçmek için önceden acil durum planı hazırlanmış olsa ve bu konuda alınacak önlemler ve müdahale şekli çalışılmış olsa idi, zamanında yapılan etkin bir müdahaleyle olay bu kadar büyümez ve uzun sürmeyebilirdi...

Şimdi şöyle mi yapalım, böyle mi yapalım tartışmalarının bir faydası yok. Ancak gelecekte tekrar böyle bir sorun ile yüz yüze kalmamak için bugünden önlem alınması lazım. Adalet, maalesef bu konuda da ön plana çıkıyor. Devlet,  adil olarak, her alandaki yatırımlarını ve çalışmalarını, zamanında, planlı şekilde ve işin ehli olan kişileri kullanarak yapmak zorundadır. Bazı alanlara aktardığınız kaynaklar, adil dağıtılmaz ve bazı alanlar göz ardı edilip ihmal edilirse, bugünkü gibi çok vahim sonuçlar ve geri dönülemez bedeller ödemek zorunda kalınır. 

Ormanlar, hepimizin hemfikir olduğu üzere, ülkenin akciğerleri ise ormanda yaşayan tüm canlılar da insanlarımız kadar önemli ve değerlidir. Ekolojik denge için bu canlılara ihtiyacımız hep var. Global iklim değişikliklerinin yanı sıra, bu tür orman yangınları ve diğer felaketlerin de dünya düzeninin bozulmasına ekstra katkıda bulunduğunu biliyoruz, öğreniyoruz.

Yaşadığımız dünyayı, kendi elimizle mahvetmeye devam ediyoruz. Hangi düşünceyle yapıldığı hiç önemli olmayan -eğer sabotaj ise- insan bile olduğunu iddia edemeyeceğimiz kişilerin çıkardığı bu felaket sadece ülkemize zarar vermiyor, dünyaya zarar veriyor. Bunu yapan insanların bu zarardan etkilenmesi kadar doğal bir şey yok. 

Olması gereken ve bizim de her zaman söylediğimiz gibi yönetimde liyakat esas olmalıdır. Kalitesiz insanlar tarafından yönetilen bir toplumda sonuçların böyle olması kaçınılmazdır. Torpil ve kayırmalar söz konusu olduğunda, işin ehli olanların devre dışı kalması, beceriksizlerin önemli pozisyonlara işgal etmesi, maalesef bugün ormanlarımızı yakarken, ekonomimizi, güvenliğimizi, adaletimizi, toplum düzenimizi ve hatta psikolojimizi, sosyal hayatımızı da içten içe yakıyor… 

'İki şey sonsuzdur: İnsanoğlunun aptallığı ve evren. Fakat ikincisinden emin değilim.' - Albert Einstein. ■

Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159