04.03.2013, 18:53

“İçimde renkler uçuşur, al yanar yeşil tutuşur”

Eskiden anne babalar ve ilkokul öğretmenleri, bebeklerin nasıl olduğunu çocuklara kuşları böcekleri anlatarak cevap verirdi. Çocuklar da durumu kabul eder, arada çıkan birkaç arka sıra öğrencisi kıs kıs gülse de göz ardı edilirdi.

Eski çamlar bardak olalı beri, kimse kanmıyor bu öykülere. Ee, niye kansın ki; kitaplar çoğaldı, filmler izleniyor, dahası internet var… her şeyi öğrenmek mümkün. 

Her kim olursanız olun, her ne iş yapıyor olursanız olun; ister fabrikanız olsun, ister işletmeniz; üretim yapıyor da olsanız, hizmet veriyor da olsanız değişen dünyanın koşullarına uymak zorundasınız, ister istemez.

Rekabetin böylesi

Yıllarca uğraşıp didinerek bir yere getirdiğiniz, tanıttığınız, güven duyulan firmanızın ayakta kalabilmesi için bir şeyler yapmanın gerekliliğine siz de inanıyorsunuz değil mi?

Tamam, o zaman. Fiyatta rekabetin zamanı geldi de geçiyor bile. Herkes aynı araçla, aynı yolda, aynı ikramlarla aynı hizmeti veriyor. Onların da koltuk arkası ekranı var… Yolcunun sizin firmanızı seçmesi için farklı olmanız gerektiği aşikar!

Rahmetli Prof. Dr. Arman Kırım, “Mor İnek” diyordu. İlgi çekmeniz, fark edilmeniz, yolcu sadakati oluşturmanız için, mor inek olmalısınız.

Nasıl olacak?

Çok basit! Koltuk arkası ekranlardan söz ettik, o ekranlar aracılığıyla hem firmanızı tanıtabilir hem yolcunuza verdiğiniz değeri gösterebilir hem de küçük bazı bilgilerle onları yönlendirebilirsiniz.

Türkiye, gerek hizmet gerekse ulaşım ağı olarak karayoluyla yolcu taşımacılığında en gelişmiş ülke… Noktadan noktaya taşımacılık ancak karayoluyla yapılabiliyor… En ucuz, en seri, en güvenilir ve en çevreci ulaşım… Bunları siz biliyorsunuz, ama yolcunuz sadece yükünü de yanından ayırmadığı ve maaile yolculuk yapabildiği için otobüsü tercih ediyor.

Onun, yani yolcunuzun tercihinin doğru olduğunu anlatmak size düşer. Böylelikle yolcu sadakati de sağlarsınız.

Ya bu güne kadar geçerli olan yöntem…

Böyle gelmemiş, böyle gitmez. Önceleri bir, bilemediniz iki firma vardı; yolcu sizi tanırdı, bilirdi ve gözü kapalı bilet alırdı. Artık firmalar da çoğaldığı gibi onları da en az sizi tanıdığı kadar tanıyor. Bir şey yapmalı!

Farkınızı koltuk arkası ekranlardan izletebilirsiniz.

İranlı yazar Samed Behrengi, “Küçük Karabalık” öyküsünde yeniliklere açık olmanın gerekliliğini anlatıyordu. Prof. Dr. Selçuk Erez de “Aykırılar Gereklidir” dersi veriyor öğrencilerine

Gelin, bir aykırılık da siz yapın ve fiyatta rekabet yerine hizmette rekabeti başlatın. İlk olan hep kazanır, biliyorsunuz…

Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159