Taşımacılar öz mal taşıt ile ilgili konuları sık sık gündeme getirir, tartışır ve taleplerde bulunurlar. Bunun içinde asgari öz mal kapasite ve öz mal-kiralık taşıt kullanımı öncelikle yer alırlar. Bu konu üzerinde durmaya çalışacağım.
İnsanlar yaşamak için çeşitli mal ve hizmetlere ihtiyaç duyarlar. Bunların pek azı doğada tüketilmeye hazır veya yakın vaziyette bulunur. Bu nedenle ihtiyaçlarını karşılamak için mal ve hizmet üretimi yapmak zorundadırlar. Bu çok çeşitli ihtiyaçların hepsini kendilerine yetecek kadar üretmeleri mümkün olmadığından, üretemediklerini fazladan ürettikleri ile değiştirerek eksikliklerini giderirler. Öncelerde takas şeklinde karşılıklı değişim varken paranın kullanılmasıyla, para esaslı olmaya başladı ve bu faaliyetler tüm dünyayı etkileyecek hale geldi. Şimdi bir ülkedeki üreticiler çok uzaklardaki ülkeler için üretim yapıyorlar, insanlar da çok uzaklardan gelen malları tüketiyorlar.
Az sayıda üretimin ekonomik olmaması nedeniyle üreticiler, belirli mal ve hizmetleri büyük kapasiteli tesislerde çok miktarda üretip, satmayı tercih ediyorlar. Bu üretim için arsa, bina, makine teçhizat, emek, hammadde, yarı mamul madde gibi pek çok girdiye ihtiyaç duyuyorlar. Tabii, bu da bir organizasyon ve kaynak gerektiriyor. Üretim yapacak girişimcinin sabit sermaye mallarını ve üretimde tüketilecek sarf maddeleri alması büyük sermayeye sahip olmayı gerektiriyor.
Üreticiler bu sermaye mallarını illa kendi öz sermayeleri ile almak zorunda değiller. Kredi kullanarak, yani borçlanarak alma imkanları da var. Ancak kredi kullanmanın da şartlarını sağlamak gerekiyor. Keza bu sermaye mallarını almak yerine kiralama ve benzeri yöntemler de mümkün. Faktöring, leasing ve benzeri güncel finansman yöntemleriyle de ihtiyaçlar karşılanabiliyor. Şu önemli ki, üretim yapacak kişileri illa kendi öz sermayeleri ile iş yapmak veya sadece sahip olduğu imkanları kullanmak zorunda bırakmak doğru değil, zaten böyle bir anlayış da yok. Ama bunun ötesindeki kolaylıklar için karşılarına bazı şartların çıkabileceğini de bilmek gerekiyor.
Taşıma hizmeti üretiminde de yukarıdaki düşünceler aynen geçerli. Hiçbir taşımacının tamamen öz sermaye veya tamamen özmal taşıtlar ile çalışması gibi bir anlayış ve düzenleme bulunmuyor. Bunun yerine taşıma hizmetini uygun biçimde yapabilecek şartlara veya yeterliliklere sahip olmaları gerekiyor.
Mali yeterlilik
Taşımacılarda, mesleki saygınlık ve mesleki yeterlilik yanında belirli bir mali güce sahip olmayı gerektiren önemli bir şarttır. Diğer sektörlerde de bunun karşılığı kredi ve benzeri işlemlerde üretim tesisi kurup işletebilme benzeri biçimleri var. Taşımacılıkta işletme sermayesi ve diğer bazı şartlar aranıyorsa da mali yeterliliğin özü taşıt imkânı oluyor. Tabii, taşıtların büyüklük, küçüklük durumları nedeniyle taşıt sayısı ile değil, yolcu taşımacılığında öz mal koltuk, yük taşımacılığında ise tonaj kapasitesi ölçü olarak alınıyor. Peki, bir yolcu taşımacısının mali yeterliliği için öz mal koltuk sayısının büyük veya yeterli olması kâfi midir? Bence değil. Bu koltukların bulunduğu taşıtların değerli olması gerekir. Bunun için öz mal asgari koltuk adedini arttırmak yerine daha yeni taşıtlarla asgari öz malın sağlanması daha uygun olur.
Öz mal- kiralık ilişkisi
Öncelikle belirtelim ki, bir şeyin kiralanması belirli bir bedel karşılığında kullanılması şeklinde olur. Hâlbuki uygulamada çoğunlukla böyle olmayıp, kiralanan şeyin özel şartlarda çalıştırılması söz konusu oluyor. Bu nedenle kiralık taşıt değil, sözleşmeli taşıt denilmesi çok daha doğru.
Sözleşmeli taşıt kullanımı öz mal taşıt ile ilişkilendirilmeli mi? Yani 1 öz mal taşıt karşılığı en fazla 2 sözleşmeli taşıt gibi bir sınırlama gerekir mi? Bence gerekmez. Öz mal araçlara iş yokken niye sözleşmeliler iş yapsın türü bir anlayış geçerli olamaz. Ancak çok sayıda sözleşmeli taşıtı yollarda koşturup kendi öz mallarını garajda bekletmek taşımacılığa uygun düşmez. Bunun için seferlerin belirli bir miktarının, örneğin yüzde 40’ının, sözleşmeli taşıtlarla yapılması gibi bir şart daha fazla işe yarayabilir. Bunun için öz mal taşıtlarında yola çıkabilecek yeterlilikte olması gerekir. Bundan hareketle diyebiliriz ki, öz mal-sözleşmeli oranı kadar sözleşmeli taşıtı çalıştırmaya imkân veren öz mal taşıtların da genç yaşta olmaları aranmalıdır.
Oran ne olmalı
Yukarıdaki düşüncelerin yanı sıra bir oran belirlenmesi faydalı olabilir. Bu oranın piyasa koşulları gereği 2’den büyük olmaması yerinde olur. Ayrıca tüm belge türleri için tek bir oran belirlenmelidir. Bu oranı fazla bulanlar bu imkânı kullanmazlar. Az bulanlar da birazcık öz mal alma yoluna giderler. Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi, bu oranların eşit olması halinde B1 belgesi olanların ayrıca D1, B2 belgesi olanın da ayrıca D2 belgesi almasına gerek kalmaz. Yukarıda belirttiğim gibi bu sayı ile uğraşmak yerine öz mal taşıtların seferlerde kullanılması ve bunun takibi önemlidir. Bunun için de öz mal taşıtların yolcu karşısına çıkabilecek, yani rekabet şartlarına uyabilecek nitelikte olması daha basit bir deyişle yeni olması önemlidir.
Son Söz
Taşımacıların mali yeterliliğini arttırmak istiyorsak asgari öz mal koltuk sayısını değil, asgari öz mal koltuktan sayılacak taşıtların yaşını yükseltmek gerekir. Keza sözleşmeli taşıtlar yerine öz mal taşıtların seferlerde kullanılmasını sağlamak istiyorsak, oran ile değil sözleşmeli kullanımına esas olacak öz mal taşıtların onlar kadar, belki de onlardan daha fazla genç yani yeni olmasına özen göstermeliyiz. Yaşına bakılmaksızın daha çok öz mal değil, taşımacının gücünü gösteren daha yeni taşıtlar esas olmalıdır.