05.05.2024, 13:46

Günümüz Pahom’ları

Rus yazar Leo Tolstoy'un 'İnsan ne ile yaşar?' kitabı, felsefi düşüncelerini içeren bir eserdir. Kitap, insanın gerçek anlamda neyin önemli olduğunu ve nasıl yaşaması gerektiğini sorgular." Kitaptaki sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom’un hikayesi ile insanın hırslı ve arsız doğasını ve doyumsuz arzu ve açgözlülüğün sonuçlarını vurgulamaktadır. 

Zengin bir hayatın hayalini kuran Pahom, uzak bir yerlerde, cömert bir hükümdarın karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için hükümdara gidip talebini iletir. Gerçekten de hükümdar herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir. Pahom’a “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar kat ettiğin bütün yerler senin fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım. Yoksa bütün hakkını kaybedersin.” der.
Pahom, güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez. Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış. Koşar, koşar, ama gücü kesilir. Burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz… 

Hükümdar olanları izlemektedir. Çok kereler şahit olduğu olay yeniden gerçekleşmiştir. Bir mezar kazdırır ve Pahom’u gömerler. Hükümdar mezarın başında durur şöyle der: “Bir insana işte bu kadar toprak yeter!”
Günümüzdeki "Pahomlar," açgözlülük, doyumsuzluk veya kısa vadeli kazanç hırsıyla kendi felaketlerini kuran kişileri temsil eder. Bu kişiler, çevreyi, diğer insanları veya kendilerini zarara uğratan hırslı ve açgözlü bireylerdir. Örneğin, doğal kaynakları hoyratça tüketen, sadece kendi çıkarlarını düşünen ve başkalarının zararını umursamayan şirket yöneticileri veya siyasetçiler gibi kişiler "Pahomlar" olarak nitelendirilebilir.
Ahlaki değerleri zayıf, ihtiras sahibi insanların doğaya ve çevreye verdiği zararlar oldukça çeşitli ve fazladır. Hızlı ekonomik büyüme ve kar elde etme hırsı, endüstriyel faaliyetlerin artmasına ve doğal kaynakların aşırı kullanımı ile ormanların katledilmesi, madencilik, petrol ve gaz çıkarma gibi faaliyetler biyoçeşitlilik kaybı, habitat tahribatı ve su ve hava kirliliği gibi çevresel sorunlara yol açmaktadır. 

Hırslı tüketiciler, sürekli olarak daha fazla mal ve hizmet talep ederek kaynakların aşırı kullanımına ve atıkların artmasına katkıda bulunurlar. Bu, plastik kirliliği, gıda israfı ve atık yönetimi sorunları gibi çevresel zorluklara neden olabilir.

Bazı şirketler ve işletmeler, kısa vadeli kar elde etme hırsıyla çevresel etkilere pek önem vermezler. Bu durum, çevresel düzenlemelere uymama, atıkların denetimsiz bir şekilde boşaltılması ve çevre dostu uygulamaların göz ardı edilmesi gibi sonuçlara yol açmaktadır. 

Milli şairimiz Mehmet Akif, medeniyet ile ilgili düşüncelerinde insana değer veren, adaleti ve merhameti önemseyen, bilgiyi ve bilimi teşvik eden bir medeniyet anlayışını savunur. Ona göre, medeniyet sadece teknolojik gelişmelere değil, aynı zamanda insanın manevi ve ahlaki gelişimine de odaklanmalıdır. Bu düşünce çerçevesinde, adalet, eşitlik, insan hakları, dayanışma ve hoşgörü gibi evrensel değerlerin önemi üzerinde durur. 
Biriktirmeye pek merakımız var. Yiyeceğimizden çok erzak, giyemeyeceğimiz kadar kıyafet, kullanamayacağımız kadar eşya, oturamayacağımız kadar ev istiyoruz. Aynı şekilde tüketmeye de çok meraklıyız. Biriktirdiği paranın, eşyanın, malın-mülkün yanında zaman tüketir, söz tüketir… Benlik biriktirirken, benliğini tüketir… 

Gören bir gözü, tutan bir eli, yürüyen bir ayağı satın alamayacak ve kaybedince tekrar sahip olamayacak kadar aslında fakiriz hepimiz…

1 Mayıs, 19. yüzyılda işçilerin çalışma koşullarını iyileştirmek ve daha iyi iş şartları için mücadele etmesi amacıyla ortaya çıkmış, dünya çapında işçi sınıfının haklarını ve işçi hareketinin mücadelesini simgeleyen önemli bir gündür. 

İşçinin ve emekçilerin değerini ve katkılarını vurgulamak, aynı zamanda, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, iş güvenliği standartlarının yükseltilmesi ve insan onuruna uygun çalışma ortamlarının sağlanması yanı sıra toplumsal dayanışma ve birlik ruhunu güçlendirme, adalet, eşitlik ve sosyal adalet gibi konulara dikkat çekmeyi hedefler.  

İşçiler, sendikalar, aktivistler ve toplumun diğer kesimleri, bugünü işçi haklarına ve sosyal adaletin sağlanmasına yönelik mücadelelerini sürdürmek ve seslerini duyurmak için bir platform olarak kullanırlar.

1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı, dünya çapında kutlanan, birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günüdür. 

1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMI KUTLU OLSUN. ■

Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159