Boş otobüs gönderdik diye kimse madalya takmıyor

banner113

Fındıkkale Turizm Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Karataş: Akaryakıt maliyetlerinin sefer başına yüzde 75’e çıktığını belirterek, boş otobüs ile seferlere çıkmadıklarını, planlı ve verimli şekilde hareket ettiklerini söyledi.

banner114
ŞEHİRLERARASI 01.10.2013, 12:34 01.10.2013, 12:45
Boş otobüs gönderdik diye kimse madalya takmıyor
27 yıllık firma Fındıkkale Seray Turizm’in Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Karataş, akaryakıt maliyetlerinin sefer başına yüzde 75’e çıktığını belirterek, boş otobüs ile seferlere çıkmadıklarını, planlı ve verimli şekilde hareket ettiklerini söyledi. Karataş, “Kimse sefere boş otobüs gönderdik diye bize madalya takmadı. Firma olarak planlı hareket etmek durumundayız” dedi. 

2011 yılında 500 binin biraz üzerinde, 2012’de ise 550 bin dolayında yolcu taşıdıklarını belirten Serdar Karataş, “2012’de yolcu sayımızı bir önceki yıla göre yüzde 8 artırmayı başardık. 2013 yılında ise 600 bin civarında yolcu taşımayı hedefliyoruz. Sezon genelinde ortalama 36 araba ile çalışıyoruz. 52 arabaya ulaştığımız da oldu. Filomuzda 18 özmal araç bulunuyor. Bu yıl 2 Setra aldık. 2011’de 20’ye yakın otobüs almıştık. 2014’te filonun yarısını yenilemeyi düşünüyoruz” dedi.  

Geçmiş yıllarda maliyetlerin fazla olmadığını, az yolcu taşısalar bile kâr edebildiklerini belirten Karataş, “Bireysel otobüsçüler de, biz de tekerleği çok zor döndürüyoruz. Benim hatlarım 700 km.nin üzerinde. Daha önceden 30 kişiyle araba gönderirken canımız sıkılmıyordu, ama şimdi, 40 kişinin altında taşımacılık yapmamaya çalışıyoruz. Değilse para kazanmamız mümkün değil. Mesela 8 ay boyunca Ünye ve Fatsa’ya ayrı ayrı araba gönderirken seferleri birleştirerek kârlı hareket etmeye çalışıyoruz. Aile olarak 50 yıldır bu işin içindeyiz. Kimse boş otobüs sefere çıkardık diye bize madalya takmadı. Değişen şartlar çerçevesinde kendi yapılanmamızı mutlaka yapmamız gerekiyor. Yoksa ayakta kalmak mümkün olmaz” dedi. 

Ordu-Giresun Havaalanı 

Ordu - Giresun Havaalanı’nın sanılanın aksine kendilerine faydalı olacağını savunan Serdar Karataş, “Benim tahminim iki yıl sonra Ordu-Giresun Havaalanına uçak inecek olması Giresun’u büyütecektir. Biz anlayış olarak alternatif taşımacılığı önemsiyoruz. Giresun’a bunun geri dönüşü olumlu olur. Giresun en çok göç veren iller arasında. Havayolu ile birlikte sanayi gelişir. Patron uçağa biner, orada açılacak fabrikanın çalışanları otobüse biner. Herkes otobüsçülük bitiyor diyor ama 10 yıl önce Giresun ve Ordu’da birer yüksekokul vardı. Şimdi her ikisinde de üniversite var. Ordu’da tıp fakültesi var. Her ilde üniversite olması bizim işlerimize hareket getiriyor. Oturup ağlayacaksın ama neye göre ağlayacaksın? Her sene yüzde 30 büyümüyoruz ama daha fazla yolcu taşıyoruz. Maliyetlerin fazla olması nedeniyle yolcu sayısındaki artış oranı kazancımıza yansımıyor” dedi. 

Bireyselcilerle aile gibiyiz

Firmada çalışan bireysel otobüsçülere, genel yapının aksine peşin ödeme yaptıklarını vurgulayan Karataş, bireyselciye komisyon oranlarında da zorlamadıklarını, bunun da aralarındaki bağı kuvvetlendirdiğini vurguladı: “Birçok firma bireysel otobüsçüye ödemede vadeye döndü ama biz peşin ödeme sayesinde bireysel otobüsçü bulmakta zorlanmıyoruz. Bireysel otobüsçülere yüzde 20’si komisyon, toplam kesinti yüzde 30 gibi böyle bir bakış açımız yok. Araba zayıfsa komisyon oranında fedakarlık yapıyoruz. Otobüsçü bunu gördü mü bizimle kalıyor. Biz onlarla aile gibiyiz, bizde özmal, bireysel araç ayrımı yok.” 

Kamil Koç girdi diye ağlamam

Karataş, Kamil Koç firmasının Batı Karadeniz’de sefer düzenlediğini, Ordu ve Giresun’da olmasının da kendilerini etkilediğini ama bunun sonuçlarının uzun vadede belli olacağını belirterek, “Karadeniz’e sezonluk gelen firmalar olurdu. Bence Kamil Koç kalır. O hatta seyahat edecek 100 yolcunun 10’unu almış olabilir, ama esas durum Kasım ayından sonra belli olur. Asıl kışın onların ne yapacağı önemli. Bizim firma olarak kemik bir yolcumuz var, aynı simaları taşıyoruz. Bu yolcuyu kaybetmemeye çalışacağız. ‘Kamil Koç geldi’ diye oturup ağlayamam. Bir de Kamil Koç’u güçlü bir grup aldı. Onların tepkileri de önemli. Bu sektörde kalıp mücadele etmeyi mi tercih edecek, yoksa bakıp inceleyip, ‘bu sektörde emek-para -zaman harcamaya gerek yok’ deyip sektörden çıkacaklar mı, onu göreceğiz. Bizim firma olarak sıkıntımız Kamil Koç’un Karadeniz’e girmesinden çok daha fazla. Biz bunca yıldır verdiğimiz emeğin, karşılığını alamıyoruz” diye konuştu.

500 km üzeri taşıma 

11. Ulaştırma Şurası’nda alınan, 2035 yılına kadar 500 km.ye kadar yapılan karayolu taşımacılığını başka modlara kaydırma kararına temkinli yaklaşılması gerektiğini vurgulayan Karataş, firmayı yaşatmak için kendilerinin de gelecek planları olduğunu belirterek şunları söyledi: 22 seneye yayılan bir karar söz konusu. 22 sene sonrası için bugünden bir şey söylemek zor. Önümüzdeki 10 sene için planlarımız bulunuyor. Uçak geldikten sonra kemik hatlarımızı değiştirmeyeceğiz. Biz doluluk oranı yüksek hatlarda çalışıyoruz. Bunu sürdüreceğiz. Adana Mersin, Kayseri- Antep gibi şehirlerde olacağız. İzmir, Bursa ve Antalya’ya açtığımız hatlarda doluluk oranlarımız iyi. Bu hatlarda gidiş ve dönüşte 30’ar yolcu taşıyoruz. Kayseri’yi üs yaparak bir iki arabanın oradan geçmesini sağlayacağım. Kayseri önemli bir merkez olacak. Çünkü Türkiye’nin tam ortasında bir il ve her yere yakın” dedi. 

İç hatlara sınırlaması 

Serdar Karataş, Bakanlığın hat sınırlamasının doğru bir karar olduğunu, yurtdışı seferlere yönelik alınan yüzde 25 doluluk sınırlamasının iç hatlarda da uygulanabileceğini belirtti. 

Alibeyköy’de zarar sektöre 

Alibeyköy ihalesine de değinen Karataş, ihalede 24 m2 bir alanın 49 bin liraya çıkmasının kelimelerle tarif edilebilecek bir durum olmadığını söyledi. Plansız ve birlik beraberlikten yoksun hareket eden sektörün Alibeyköy ihalesinde kendisini zarara soktuğunu vurgulayan Karataş, “İSPARK bile bu rakamları beklemiyordu, şok oldular. Otobüsçünün yapılacak ihaleye girmemesi lazım. Biz oraya ilk giden firmalardan biriyiz. Şu an ne yapacağımızı bilmiyoruz. O kiraların makul seviyeye çekilmesi lazım. Bir önceki ihalenin üç katına çıkması çok yanlış. Alibeyköy’de iptal edilen ihale otobüsçülük sektörünün müthiş bir özeti. 15 yazıhane var orada, yazıhane almaya gelen 15 kişi vardı. Buradaki sıkıntı işin grup grup yapılmasıydı. Bir tane firma birinci grupta fazlaydı. Bunun dönüşü fiyatı 50 bin liraya kadar çıkarttı. Biz burada en önemli hatayı plansız hareket etmekle yaşadık. Rakamları görünce, kira beklentisi olmayan İSPARK da kira kısmı ile ilgilenmeye başladı. Biz durup dururken kendimizi zarar sokuyoruz” dedi.  

Alibeyköy neden iptal edildi?

Karataş, Alibeyköy’ün derli toplu bir terminal olduğunu, halen orada olan firmalara öncelik verilmesi gerektiğini dile getirerek yakındı: “Burada hata yapıldı. Alibeyköy’de olmayanlar bile ihale için şartname aldı. Benim içim orası olmazsa olmaz, ama fiyat üç katına çıktı. Ben diğer ana faaliyetlerimden çok ciddi para kazanmıyorum ki, burayı da gözüm görmesin o parayı vereyim. Oraya mümkünse bin lira ödemek isterim. İhale iptal oldu, bizim bölüm niye iptal oldu bilmiyorum.” ■

-----------------------------------------------------------------

As Kale Nakliye ile “1 TL’leri biz taşıdık” 

■ Karataş, şehirlerarasının yanı sıra As Kale Nakliye Şirketi ile PTT’de nakliye işi yaptıklarını belirterek, “Yavaş yavaş nakliye sektörüne kayacağız. Bildiğimiz en yakın iş bu. Bu bilet fiyatları ve maliyet artışları ile para kazanmak giderek zorlaşıyor. Büyük firmalar organizasyon tarafı ile kurtarıyor. Acentelerden aldığı katılım miktarı, isim hakkı, sigorta tutarları, konaklama tesislerinden alınan destekler onları karlı gösteriyor. Yoksa onların da yaptığı ciro ile kazandığı para arasında farklar var.  Küçük tonajda 15, büyük tonajda 10 kamyonum çalışıyor. 7,5 tonluk Atego kamyonların yanı sıra panelvan Sprinter ve Renault Master araçlarla çalışıyoruz. PTT ihalesini kazandık. Yıl başında 20 kamyon ile orada başlayacağız. Yavaş yavaş sermayeyi o tarafa kaydırıyoruz” dedi.

Paylaşırsak tok oluruz, paylaşamazsak yok oluruz 

■ Alibeyköy olayı gösterdi ki, bu sektörde birlik beraberlik çok zor olur. Benim babam hiçbir ticari beklentisi olmadan bu sektördeki insanlara elinden geleni yapan bir insan. Ben, firmamı nasıl daha stabil bir şekilde yürütürüm, onun peşindeyim. Bu sektörde birlik beraberlik kelimesinden soğudum. Geçen bir yazı okudum: ‘Paylaşırsak tok oluruz, Paylaşamazsak yok oluruz’, bunu anlayamadık. Sektörde beraber hareket edip sektörü ayağa kaldırma işini beceremiyoruz. 

Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159