23.02.2024, 17:57

Yolcu taşımaları verileri ve TÜRSAB Yasası

Faaliyet alanı ile ilgili verilerin elde edilmesi, işlenmesi, değerlendirilmesi, sonuçlar çıkartılması ve bunların faaliyetlerin yönlendirilmesinde kullanılması başarı açısından çok önemlidir. Bunun kapsamında hem kişisel faaliyetler hem de ilgili sektörel faaliyetler yer almalıdır. Tabii, bunlar için veri eldesi ilk basamak olarak çok önemlidir. Şüphesiz ki, bu düşünceler taşımacılık faaliyetleri için de geçerlidir. 

Son dönemde bazı düzensizlikler veya zorluklar yaşansa da öteden beri taşımacılıkla ilgili faaliyetlerdeki belge sayılarına ve taşıma belgelerine kayıtlı taşıt sayılarına ulaşabiliyoruz. Artık bunun için özel çabalar gerekiyor. Bu verilerdeki yıllara göre değişimleri takip etmek çok önemli. Ayrıca belge başına düşen taşıt sayılarını hesap ederek ortalama taşımacı büyüklüğünü ve bundaki değişimleri de gözlemleyebiliyoruz.

Yolcu taşımacılığında B1, B2, D1 ve D2 türü otobüsle yolcu taşımacılığı belgeleri ile A1 ve A2 otomobille yolcu taşıma belgelerinin her biri için bu işlemleri ayrı ayrı yapabiliyoruz. 

Son yıllarda, UETDS sistemi sayesinde tarifeli, tarifesiz ve toplam taşımalardaki sefer ve yolcu sayıları aylık ve yıllık olarak açıklanıyor. Bu çok önemli bir gelişme ve bunları yıllara göre değerlendirerek sonuç çıkartmak tabii ki faydalı. Ayrıca bunlardan hareketle tarifeli, tarifesiz ve toplam seferlere ilişkin sefer başına düşen yolcu sayılarını kolayca hesaplayabiliyoruz. Ortalama doluluk diyebileceğimiz sayı çok önemli. Bunun ötesinde belge başına düşen sefer ve yolcu sayıları ile taşıt başına düşen sefer ve yolcu sayıları her sefer türü için bulunup incelemeye konu edilebiliyor. Keza buradan da otobüs seferi başına düşen yolcu sayılarına bir kez daha erişmek mümkün olabiliyor. Bunlar çok önemli değerler. 

Bir problem mi var?

Tarifeli seferlerdeki ortalama doluluğu hesapladığımızda 30 civarında bir sayıya ulaşıyoruz. Bu, normal bulunabilir, üstelik bu değerlendirmeye giren otomobil taşımaları da düşürülürse iyi bile sayılabilir. Belge ve otobüs başına düşen sefer ve yolcu sayıları için de makul rakamlara ulaştığımızı söyleyebiliriz. 

Tarifesiz taşımalarda ise 5-6 civarlarında doluluklarla karşılaşıyoruz. Bu rakam hiç normal görünmüyor. Aynı şekilde, bu taşımalardaki belge ve otobüs başına düşen sefer ve yolcu sayıları da çok düşük. Burada bir problem olmalı. Küçük otobüslerin de bu taşımalarda kullanılabilmesi, hatta otomobillerle yapılan tarifesiz taşımaların da sayılara dâhil olduğunun kabulü bu durumu açıklamaya yetmiyor. Burada, transfer dediğimiz, havalimanı-otel taşımaları akla gelebilir. Bunların bildirilmeme hali bu sayıları düşürebilir. Ancak bunların sınırlı büyüklüğü bu problemi açıklamaya yetmeyecek gibi görünüyor. Bu nedenle bu taşımalara ilişkin veri girişi ve diğer işlemlerin ele alınmasında fayda var. 

Veriler detaylandırılmalı

Sefer ve yolcu sayılarının ne kadarının yurtdışı ne kadarının yurtiçi olduğunu bilmiyoruz. Bunun ötesinde, yine sefer ve yolcu sayılarının ne kadarının otobüslerle ne kadarının da otomobillerle yapıldığına ilişkin bir veri yok. Dahası B1 ve B2 belgeleriyle yapılan taşımaların ne kadarının yurtdışı, ne kadarının ise yurtiçi olduğu veya yurtiçi taşımaların ne kadarının B ne kadarının da D türü belgelerle yapıldığını da öğrenemiyoruz. Bu eksikliği gidermek üzere tarifeli ve tarifesiz tüm taşımaların yurtdışı ve yurtiçi kısımları ile otomobil-otobüs kısımlarının ayrı ayrı açıklanması çok daha faydalı olacaktır. Bu gerçekleşmediğinde otobüsle belirleyici durumda olan otobüsle taşımalar için bu verilerin yayınlanması, en azından da B1 ve D2 belgeleriyle yapılan taşıma büyüklüklerinin özel olarak yayınlanması hususları mutlaka dikkate alınmalıdır.

TÜRSAB Yasası değişiklik çalışmaları 

Turizm konusu bizim doğrudan ilgi alanımızda olmasa da yolcu taşımacılığı açısından önemi nedeniyle bu konuyla ilgilenmemiz kaçınılmaz. Bu konuda daha öncelerde de bazı görüşlerimi açıklamıştım. Şimdi de gündemde olan Türkiye Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliği Kanunu yerine seyahat acentelerine ilişkin yeni bir kanun getirilmesi çalışmalarına kısmen de olsa göz atıyoruz. Bu kapsamda mevcut TÜRSAB yönetiminin ve değişikliği gündeme getiren Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın görüşlerini dinleme ve elimize ulaşan taslağı değerlendirme imkânımız var. Taslağın çokça iyileştirme ihtiyacının yanında, özellikle yeni birlik yapısı üzerinde durma ihtiyacı var. 

Taslakta tur operatörlüğü, sağlık turizmi, hac-umre turizmi ve uçak bileti satışı konularında 4 farklı ihtisas birliği kurulmasının yanı sıra gerektiğinde birden fazla karma birlik kurulması şeklinde bir yapılanma var. Çokça dağınık bir yapı tabii, sonuçta da güçsüz bir yapı olabilir. TOBB bünyesi dışında sadece turizmle ilgili özel bir birlik söz konusu. TOBB içinde de sadece deniz ticareti için ayrı oda yapısı yer alıyor. Bunların gerekliliğinden hep şüphe duymuşumdur. Eğer önemine binaen turizm için bir ayrı birlik kuruyorsanız, başka önemli sektörle için de bunun istenmesi yolu açılmış olur. Buna taşımacılar da dâhildir. Taşımacıların da ayrı bir birlikte örgütlenmeyi hak eden bir önemleri yok mu; hele günümüzde lojistiğin öneminin arttığını düşünürseniz. Hal böyleyken turizmcilerin örgütünü parçalamak ve çeşitlendirmek bana hiç normal görünmüyor. Ben, tıpkı Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) organizasyonunda olduğu gibi tek seyahat acenteleri birliği çatısı altında; taslakta birlik olarak yapılandırılan ihtisas dallarının her biri, yani tur operatörlüğü, sağlık turizmi hac-umre turizmi, uçak bileti seyahat acenteciliği ve diğer tür acentelikler için ayrı birer oda oluşturulmasının daha uygun olabileceğini düşünüyorum. Tabii, bu odalar üyelerinin yoğun olarak bulunduğu bölge veya illerde şube de açabilmeliler. 

Kâğıt ticareti 

Sırası gelmişken öncelikle turizm kapsamındaki yolcu taşımalarının turizmle ilgili kanunlarda hizmet verme sorumluluğu yönüyle kapsanması gerekli olmakla birlikte bununla ilgili taşıma faaliyetlerinin ilgili diğer kanunlardan yani Trafik Kanunu ve Taşıma Kanunu’ndan ayrı biçimde düzenlenmesi ve ele alınması mümkün değildir. Bu konuda şüphe yaratıcı ifadeler taslakta yer almamalıdır. 

Bu çerçevede, bir konuyu ele almak istiyorum. Turizm taşıma hizmeti veren taşıtların önünde bu taşıtla gerçekleştirilen turizm faaliyetinin kapsamında olduğunu anlatan bir kâğıt veya madeni plaka var. Adına ne derseniz deyin, benim için bir kâğıt parçası. Bakanlığın mevcut duruma ilişkin eleştirilerinde yer alan kâğıt ticaretinin bir unsuru da bu mudur, bilemem. Bu kâğıdın anlamı nedir? Bir anlamı var ise niye burada ifade edilmez. Bu kâğıtla ifade edilmek istenen husus, yani bu anlam hangi mevzuatta yer almaktadır? Hangi mevzuattan aldığı güçle bu taşıta ayrıcalık kazandırılmak istenmektedir? 

Bazı taşıtlara ayrıcalık kazandırılması söz konusu ise örneğin; bu taşıtın taşıma belgeli bir taşıtın belgesinde kayıtlı olduğu -yani korsan taşımacı olmadığı- ifade edilmek isteniyorsa, bu husus turizm veya seyahat acenteliği mevzuatının değil Karayolu Taşıma Kanunu mevzuatının konusu olabilir. Bu taşıtlara bir ayrıcalık tanınacaksa bu husus ancak Karayolu Taşıma Kanunu veya Trafik Kanunu yoluyla yapılabilir. Örneğin; turizm taşımacılığı hizmetindeki taşıtlara bir park yasağı ayrıcalığı veya havalimanına giriş vs. ayrıcalığı tanınacaksa bu husus Trafik Kanunu veya ilgili diğer kanun kapsamında yapılabilir. Bunun ötesinde arabanın önüne konan kâğıt hiçbir değer taşımaz. Bu yolla ödenen paralar da haksız ve boş yere alınmış olur. Bu anlayışın turizm faaliyetlerinin tüm unsurlarınca bilinmesi ve kabul edilmesi gerekir. Keza, bu taşıtlara işlem yapacak görevliler de turizm mevzuatıyla getirildiği varsayılan ayrıcalıkların hiçbir kaynağı olmadığını, yani geçersiz olduğunu bilmeli ve bu kâğıtlara itibar etmemelidirler. 

Yazımın turizmle ilgili bu bölümündeki hiçbir düşünce veya cümle turizmi önemsenmediğim anlamında yorumlanmamalıdır. Şüphesiz ki, turizm çok önemlidir. Ancak bu önemine binaen gösterilecek kolaylıklar mutlaka buna uygun iyi bir mevzuatla tam ve doğru olarak getirilmeli, gösterilmelidir. ■

Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159