Otomotivin duayen ismi Basri Akgül, 33 yıllık çalışma hayatını anlattı. "En zor müşteri grubu: Otobüsçüler"
Araç boyu küçüldükçe, müşteri davranışları daha kolaylaşıyor. Otobüs müşterisi en zor kesim. Kamyon müşterisinden daha zor. Orta boy otobüs müşterisi kısmen daha iyi. Minibüs müşterisi en iyisi. Otomobil ise en kolay müşteri kesimi. Kamyon müşterisini minibüs müşterisi ile eşdeğer tutarım. Alırken pazarlığını yaparsın söylediğini anlar ve iş biter. Otobüs müşterisi gibi aşırı ince taleplerle gelmez. Otobüs müşterisi sürekli yeni taleplerle gelir. Faturayı kesip parayı tahsil edene kadar otobüs müşterisinin işi bitmez. Otobüs müşterisi çok zordur, çünkü otobüs en pahalı üründür.
33 yıl Koç Grubu’nda çalışan Basri Akgül ve 37 yıl Anadolu Grubu’nda çalışan Fatih Tamay ile Rahmi Koç Müzesi’nde çok keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Muammer Başkan - Erkan Yılmaz
33 yıl Koç Holding bünyesinde çalışan ve bu sürecin 25 yılı Otokar’da geçen Basri Akgül, 28 Şubat 2022 tarihinde emekli olarak Otokar’a veda etti.
Basri Akgül ile Rahmi Koç Müzesi’nde bir araya gelip çok keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Basri Akgül’e ilk olarak çok yoğun geçen çalışma hayatının ardından neler yaptığını sorduk: “Aslında sıkılmaya pek vaktim olmadı. Sürekli bir faaliyet çıktı. Amerika, İngiltere, Hollanda, Romanya seyahatlerim oldu. İlişki yönetimi konusunda görüşmelerim oldu. Startup grupları ile tanıştım. Şu anda destek verdiğim iki grup var. Biri lojistik alanında elektronik kargo kutuları ile ilgili çalışma yapıyor, bununla ilgili yurtdışında iş imkanları araştırıyoruz, Türkiye’deki kargo şirketleriyle görüşmelere yeni başlıyoruz. Diğer startup projesi enerji ile ilgili, Güneş enerjisinden kızgın buhar ve yağ üretimi işi. Bunlar Bilişim Vadisinde yerleşik startup grupları. Bu işilerin pazarlanmasına yönelik çalışmalar yapıyorum. Enerji tarafında test amaçlı mini bir tesis de çalışıyor şu an.
Yeni sektörlerle ilgili de araştırmalarım oldu; birlikte iş yapalım diyen arkadaşlarım ve sektörden insanlar oldu. Yaptığım bütün işler şu anda Otomotivin dışında. Otomotiv alanına kısa vadede çok fazla girmek istemiyorum, benim hemen Otomotiv şirketlerinde çalışmaya başlayayım gibi bir düşüncem yok. Önümüzdeki süreç içerisinde Otomotivin belirli alanlarında çalışabilirim ancak Otobüs segmenti belli bir süre daha olmaz.”
33 yıl çok hızlı geçti
33 yıllık sürecin “çok hızlı” geçtiğini düşündüğünü belirten Basri Akgül, “Otokar’dan ayrılırken bir sürü defterim, güncelliği kaybetmiş notlarım vardı. Yaptığımız tüm çalışmaları bu defterlere not almıştım. Onları çalışırken imha etmeye zaman bulamadım. Şimdi bunlardan imha edilmesi gerekli olanları imha etmeye başladım. İmha ederkende notları karıştırıyorum ve yavaş yavaş ayıklıyorum. Pazar araştırmaları, görüşmeler, toplantılar bir sürü not var. Okurken bir an geriye gidiyorum ve unuttuğum o kadar çok şey var ki, bunu da mı yapmışım! İhale görüşmesine gitmişiz, otobüs kooperatifine veya belediyeye gitmişiz. Şurada, şuna dikkat et diye bir sürü notlar almışım. Onları inceledikçe ‘ne çok şey yapmışız’ diyorum”
Fatih Tamay’a dikkat!
Mesela, “Fatih Tamay’a dikkat et” diye bir not almışım. (Bu sözle birlikte hepimiz gülüyoruz...) Ben, o dönemde Galip Öztürk’e “Sen Fatih Tamay’ı Metro Turizm’de işe al, maaşının yarısını ben vereceğim” demiştim. Burada, tabii, yine gülümseme… “Bu anekdotumuz var. Galip Öztürk de çok gülmüştü. Bu diyalog keyifliydi.”
Dostluk etik rekabeti getiriyor
Basri Akgül’e Fatih Tamay’ın nasıl bir rakip yönetici olduğunu sorduk: “Çok ciddi bir rakipti. Hep seviyeli olduk. Bir işi kaybettiğinde rakibine kızarsın, ama onu içinde yaşarsın. ‘Niye böyle yapmadım’ diye kendi kendini eleştirirsin. Bizim aramızda çok ciddi şekilde etik rekabet vardı. Bu etik rekabet olmasa zaten dost olamazdık. Toplantılar da, aynı masada otururduk, sohbet ederdik. Otokardan ayrıldıktan sonra daha çok görüşmeye başladık.”
Koç Holding’de çok şey öğrendik
Basri Akgül, 33 yıl Koç Holding gibi bir kurumda çalışıyor olmanın çok büyük kazanımlar sağladığını söylüyor: “Biz farkında olmadan çok şey öğrenmişiz. Ayrıldığınızda bunu görüyorsunuz. Fatih ayrıldığında, ‘Bizim elimizin ucuyla yaptığımız işlerin nasıl zor yapıldığını, dışardaki insanların işe nasıl amatör yaklaştıklarını göreceksin’ demişti. Şimdi onu görmeye başladım. Biz en ufak projede bile bir planlama yaparız. Bir iş planı oluşturur ve işin programını yaparız. Bu her işte böyledir ama dışarıdaki iş yaşamına bakıyorum bu program yok, işi ne zaman kim yapacak, aksiyonlar nasıl alınacak anlayışı yok. Bu çalışmaları yapmak zor geliyor. Bir çok şirket hâlâ doğru bütçe yapmıyor. Hâlâ çalakalem, gelirini giderini doğru hesaplamıyor, ondan sonra şirketler zaman içinde var olan gücünü kaybediyor ve yok oluyor.”
Akıllı yönetici zeki insanları çalıştırır
Basri Akgül, akıllı yöneticilerin her zaman ekibinde kendinden daha zeki , daha akıllı insanları çalıştırmaları gerektiğini vurguladı: “Benim anlayışım bu. Böyle bir ekibin varlığı beni hiçbir zaman rahatsız etmez. İlk işime, askerden gelir gelmez Lucas Dizel enjektör ekipman üreticisi bir İngiliz şirketinde başladım. Lucas o dönemde Koç Grubu ile iş yapıyordu. Koç Grubuna yan sanayi kazandıran bir grup olan İkmal Koordinasyon grubu yöneticileriyle tanıştım; ‘seni Tofaş’a alalım’ dediler. Randevu alarak gidip görüştüm. Görüşme olumlu geçti ve 2 Ocak 1990 tarihinde Tofaş’ta işe başladım. Beni kısa sürede Bölge Müdürü yaptılar. Göreve başladığımda tek kişiydim ama sonrasında ekip kurmaya başladım. Ekip çalışanlarını hep seçerek aldım ve aldığım arkadaşa şunu söyledim: ‘Biz birlikte çalışacağız, ben senin yönetin olarak senden çok şey bekliyorum. Bir defa siz benden daha gençsiniz, algılarınız daha açık, dinamik ve zekisiniz. İşimizi en iyi şekilde yapabilmek için işleri omuzlarınıza alıp yukarı doğru taşımanız gerekli, eğer bunları yapamazsanız bizimle çalışamazsınız’. 9 yıl Tofaş’ta çalıştım. O dönemde birlikde çalıştığım arkadaşlarımın birçoğu Otomotiv sektöründe ve Otomotiv sektörü dışında olanlar da var, çoğu üst düzey yönetici. Akıllı yönetici akıllı personelle çalışır. Fatih’in söylediği, ‘Şeyhi müritleri uçurur’ lafı çok doğru. Onları da bizim müritlerimiz olarak düşünürsek, iyi çalışırlarsa, daha vizyoner olurlarsa, iş ileri gider. İleri giden bir işte, otomatik olarak siz de ileri gidersiniz. Her işi tek başımıza yapamayız. Bu mümkün değil. Otokar’da ekibimize kattığımız her arkadaşa ilk sözüm, ‘Biz belli bir yaşa geldik, siz yeni fikirler getireceksiniz, fikrinizi söylemekten sakın çekinmeyin, aklınıza ne geliyorsa gelin konuşalım. Kapımız hiçbir zaman kapanmaz’. Dolayısıyla işi eniyi yapabilecek arkadaşlarla çalıştım. Bu arada, çok insan elemek durumunda kaldım.
Otokar satış ve pazarlama ekibi son 10 yılda iyice kemikleşti. Ekibi bu hale getirmek için en az 15 yıl çalıştım. Ekibin hepsi işleri çok iyi yapıyor. Hepsi iyi arkadaşlar ve her biri farklı şirketlerde konularında yönetici olacak vasıfta.”
Takip edilmezse kızardım
Çalışma sürecinde hiç kızdığınız anlar oldu mu, sorusuna Basri Akgül’ün cevabı şu şekilde oldu: “Kızmadan olmaz. Bir şey takip edilmezse en çok ona kızardım. Yeni jenerasyonun hastalığı, ‘dün e-mail attım bir cevap gelmedi. E-mail atarak cevap gelmez, e-mail atarak işi çözemezsiniz. Buna çok kızardım. E- mail attıktan sonra o kişiyi arayacaksınız. Cevap gelip gelmemesi önemli değil. Attım maili benim görevim bitti; öyle bir şey yok. Birinin yüzüne söyleyemedikleri şeyleri yazarak söylerlerdi. Mail atar bekler, ondan sonra, ‘konuştun mu’, ‘ben mail attım’. Konuşmamaya direnenir, zorla konuştururdum. Bazen kızacaksınız, bazen seveceksiniz. Ben hiçbir zaman kin tutmadım, iki saat önce toplantıda kızardım, sonrasında hadi yemeğe gidelim derdim, yemekte konu kapanırdı. Ekibin güçlü olması için çalışanların yöneticiden daha iyi olması lazım.
Otomotivin en zor müşteri grubunu soruyoruz: “Otobüs müşterisi en zor müşteri. Araç boyu küçüldükçe, müşteri davranışları daha kolaylaşıyor. Otobüs müşterisi en zor kesim. Kamyon müşterisinden daha zor. Orta boy otobüs müşterisi kısmen daha iyi. Minibüs müşterisi en iyisi. Otomobil ise en kolay müşteri kesimi. Kamyon müşterisini minibüs müşterisi ile eşdeğer tutarım. Alırken pazarlığını yaparsın söylediğini anlar ve iş biter. Otobüs müşterisi gibi aşırı ince taleplerle gelmez. Otobüs müşterisi sürekli yeni taleplerle gelir. Faturayı kesip parayı tahsil edene kadar otobüs müşterisinin işi bitmez. Otobüs müşterisi en zordur. Çünkü en pahalı üründür. Ciddi servet yatıyordur. Otobüs müşterisinin en kötü tarafı; servislere çok para takarlar. Servislerin en büyük derdi otobüs müşterileridir. Otobüs müşterisi geldi mi, zırhı giyer, tırnaklarını çıkarır, bakalım nereden bana zorluk çıkaracak, ona bakar. Otobüs müşterisinin de şartları çok zor ve çok zor para kazanıyorlar.”
Satıcılık değil, dağıtıcılık yapıldı
Son iki yılda müşterinin araç almak için kuyruğa girdiğine dikkat çeken Basri Akgül, “Araç satışında her şey piyasanın gelişimine bağlı. Rekabetin aşırı derecede olduğu dönemde araç satmak çok zor iştir. Biz pazarın inişini de, çıkışını da yaşadık. Son dönemde araç müşterisi kuyruktaydı. Sıra yazılıyordu. Bu dönemde satıcılık yapılmadı, dağıtıcılık yapıldı.
2024 ve 2025 zor geçecek
2024 ve 2025’in zor bir süreç olacağını belirten Basri Akgül, “Ekonomistlerin açıklamalarına baktığımızda ancak 2025 sonuna doğru hatta 2026’da normale dönebileceğiz gibi görünüyor. Arz fazla olunca o zaman satıcılık ortaya çıkacak. O zaman araçların kalitesi, artı yönleri, teknik üstünlük veya zayıflıkları ortaya çıkacak. 2024 başında hâlâ talep devam ediyor. Biraz stokların birikmesi lazım” diye konuştu.
Zıplamalar olmayacak
“2023’teki gibi ya da 2022’deki gibi araç fiyatları çok fazla yükselmeyecek. Elinde parası olan, alımını erteleyip yüksek faiz ortamında parasını bankaya yatırıp oradan da ciddi bir faiz geliri elde edebilecek durumda. Bir kısım insan o nedenle alımını ertelemiş olabilir.
Biz şirketimizi kendi işimiz gibi gördük
İşimizi ve şirketimizi çok sahiplendik. Sahaya çok inerdik. Her yerde vardık. Müşteri ile kol kolaydık. Satıştaki arkadaşlar ile konuşun anlayışına girmedik. Biz de gittik. Çok fazla sahada bulunduk. Birebir müşteri ile diyalog içinde olduk. Öyle olunca da marka ile bütünleştik. Bir de dürüst çalıştık. Zaten dürüst olmasak bu kadar uzun süre bu görevlerde kalamazdık.” ■
Fatih Tamay, Basri Akgül (Rahmi Koç Müzesi)
Röportaj 2.bölüm: