02.02.2015, 16:12

Cezalar çok mu, yanlış mı?

Klasik fıkralardan birini anlatarak yazıma başlamak istiyorum. Tanrının yardımcıları/melekleri arasında görev dağılımı yapılmaktadır: Hangi ülkelere hangi yardımcı bakacaktır. Türkiye’nin verildiği yardımcı, ayrıca başka ülke almak istemez, “benim işim zaten çok, çünkü Türkler tüm işlerini tanrıya havale eder” der.

Benzer şekilde taşımacılara ilişkin işler de KDGM’de pay edilecek olsa, şehirlerarası otobüsçülerin verildiği görevli “başka iş almam, zaten onların şikayetleri, dertleri çok fazla” diye cevap verebilir.
Şehirlerarası otobüsçülerin çok şeyden şikayetçi olduklarını, çok sık ve çok fazla talepte bulunduklarını zaman zaman yazıyorum. Bunlardan birisi de kendilerine çok fazla ceza yazıldığı şeklinde… Buna biraz bakalım.

Ceza aşamaları

Her işte olduğu gibi taşımacılıkta da önce mevzuat hazırlanır. Sonra buna uyumun görülebilmesi için uygulamalar denetlenir. Bu aşamada uyulmayan veya yanlış uygulanan hususlar belirlenir. Sonra bunlara ne işlem yapılacağına geçilir. Tabii, ceza gerektirenler varsa onlar da mevzuata göre cezalandırılır. 

Önce mevzuat

Cezalandırmanın doğru olabilmesi için mevzuatın doğru olması gerekir. İyi bir mevzuat hazırlanması için ülke deneyimleri, diğer ülke uygulamaları, AB mevzuatı, taşımacıların görüşleri gibi pek çok kaynaktan faydalanılmalıdır. Kökü, ta 1997-98’lere kadar giden Karayolu Taşıma Kanunu hazırlıkları içinde olup da bugün hala bu konuyla ilgilenen az sayıda kişiden biriyim. Bakanlıkta bile o gün bu işlerle ilgilenip de halen görevde olan pek az kişi var. 

Ben şahidim

Şahitlik ederim ki, Kanun hazırlıklarında hemen herkese görüşlerini yazılı veya sözlü olarak ifade etme şansı verildi. 2002’deki seçimler sonrasında eski taslak güncelleştirilip yasalaştırılırken de TBMM’deki komisyon çalışmaları dahil her yerde fırsat vardı, işi takip edene. Kimse ‘ben duymadım, benim haberim yok, ben yazmıştım ama yapmamışlar’ deme lüksüne sahip değil. İşini takip edecek veya etmeyeceksin. 

Kanun sonrasındaki Yönetmelik çalışmaları süresince de aynı yöntem daha hassas biçimde izlendi. Dönemin Karayolu Düzenleme (O zamanki Kara Ulaştırması) Genel Müdürü, şimdiki Müsteşar Yardımcısı Sayın Talat Aydın’ın, Yönetmelik için verilen altı aylık süreyi aşma pahasına defalarca görüş alışverişinde bulunduğunun da yine şahidiyim. 

Bunlar ne Kanunun ne de Yönetmeliğin kusursuz olduğu anlamına gelmez. En çok eleştiriyi de ben yaptım, yapıyorum. Nitekim yanlışlıklar anlaşılmış olmalı ki pek çok şey zamanla değiştirildi. Değişikliklerin tümü doğru mu, yeterli mi? Tabii ki hayır. 

Denetimler

Şu anda denetimler mevcut mevzuata göre yapılıyor. Eğer mevzuat yanlış ise sonuçları da yanlış olacaktır. Yanlış suçlamalardan kurtulmak istiyorsanız, mevzuatın yanlışlığını belirleyip düzeltilmesi için çalışmalısınız. Eğer mevzuattan şikayetçi değilseniz, bunun uygulanması/denetlenmesi kaçınılmazdır. Kimse, ‘bu kurallar iyi ama bunların uygulanması, buna göre cezalandırılması can yakıyor’ diyemez. 

Uygulama ve denetimi kabul ediyorsanız cezalandırmayı da kabul edeceksiniz. ‘Denetlensin ama ceza yazılmasın’ diyemezsiniz. Bu, denetliyormuş gibi yapmak olur ki görevli ve yetkililer de suçlu duruma düşerler. 
Bir başka husus da cezaların miktarı… Cezaların az yazılması gibi bir pazarlık söz konusu olamaz. Mevzuatta o suçun karşılığı neyse, o ceza verilecektir. 

Denetim mevzuatı

Bu arada taşımacılıkla ilgili kurallar kadar bu kurallarla ilgili denetimlerin nasıl yapılacağı da ve buna ilişkin mevzuat da önemlidir. Bu kapsamda denetimle ilgili mevzuatı da yanlış bulabilirsiniz. Denetim yöntemleri, denetim görevlileri, ceza tür ve miktarları gibi konularda mevzuatı eleştirebilirsiniz. Bu durumda dahi bu mevzuat uygulanmasın diyemezsiniz. Diyebileceğiniz şey, bunların da yanlışlıklarını belirtip düzeltilmesini talep etmektir. 

Özel bir konu

Karayolu Taşıma Kanunu öncesindeki eski yönetmelikte de ihtar cezaları vardı. Farklı olarak bunların paraya dönüştürülmesi, sildirilmesi yoktu. Belirli sürede belirli sayıya ulaştıklarında yetki belgesi iptali (firma kapatma) cezası verilirdi. Yenisinde ise belirli bir süre içinde o ihtarları bedelini ödeyerek sildirme imkanı getirildi. Bana göre Kanunla öngörülmeyen para cezası sistemi Yönetmelikle getirildi ve gelir de sağlandı. Tabii, sildirilmeyen ihtarlar arttığında yine firma kapatma durumu var. Şimdi para cezalarından şikayet eden otobüsçülere sormak gerekir: Paraya dönüştürme kaldırılsın mı? Bu defa çok fazla firma kapatma söz konusu olacak, razı mısınız? Zaten bu ihtarlar için para verip sildirme zorunluluğunuz yok, siz bilirsiniz. ‘Ben para cezasını da, firma kapatmayı da istemem’ deme lüksünüz yok. Bunu demek; denetim olmasın, mevzuat olmasın demektir. Bunu göstermelik mevzuat, göstermelik denetim şekline getirme çabaları sonuç vermez. Böyle bir anlayış da kabul edilemez. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159