22.05.2023, 13:42

Mayıs Ve Demokrasi

Mayıs, Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 5. ayı ve 31 gün çeker. Mayıs adı, Yunan Tanrıçası "Maia'nın Ayı"  anlamında Latince maius mensis'ten gelmektedir.

Bizim takvimizde ilkbahar mevsimi içindeki bu ayda, 1 Mayıs Bahar Bayramı ile İşçi Bayramı aynı gün kutlanır. Ege ve Trakya’da yaşayanlar için 6 Mayıs Hıdırellez Kutlamaları şenliktir.  

Türkiye Cumhuriyeti için 19 Mayıs 1919 tarihi, Atatürk’ün Samsun’a çıktığı ve ulusal kurtuluş savaşının başladığı gün, bu aydadır.   

2023 yılı Mayıs ayında, Cumhuriyetimizin 100. yılında önümüzdeki beş yılı belirleyecek seçimlerin  ilki 14 Mayıs pazar günü yapıldı. İlk turda adaylardan biri yasa gereği %50+1 oranını elde edemediği için iki hafta sonra yapılacak, ikinci turda en yüksek oyu alan iki aday yarışacak. Seçimler, ülkenin ve halkın geleceğini belirleyen iradenin gösterildiği önem arz eden bir olaydır. Türk halkı, tarihinin en yüksek katılım oranı ile bu seçimlere iştirak etti.

Eski Yunan şehir-devletlerinde tüm yurttaşlar (kadın ve köleler hariç) oy hakkına sahipti. Atina’da  vatandaşlar toplanır ve kararlar oy çokluğuyla alınırdı. Fakat o zamanlarda da eğitimli insanlar bu durumdan şikayet ederdi.

Demokrasi fikri, filozoflar tarafından “ayak takımının yönetimi” diye aşağılanırdı. Nasıl her işi o işin uzmanı yapıyorsa, Sokrates’e göre de, toplumsal kararları uzmanlar almalıydı. 

Eflatun, halkın duygusal davranarak, savaş gibi çok önemli konularda bile yanlış kararlar verilebildiğini söylüyordu. Devlet isimli eserinde “Bir panayırıdır demokrasi, beğen beğendiğini al. Ahlâki değerlere kimse aldırış etmez.

Demokrasilerde hiçe sayılır bütün bunlar. Kendine halkın dostu dedirtmek yeter. Kargaşa hürriyet; israf cömertlik; yüzsüzlük de yiğitlik olur” demişti.

Seçimler hariç, toplumda karar alma yetkisi hep eğitimli insanların elindedir. Doktorlar hastaları adına; mühendis, avukat gibi uzmanlar müşterileri adına karar alırlar. İnsan için en iyi olanı, konunun uzmanı bilir. Toplum hakkındaki kararları sadece eğitimlilere bırakmak eşitlik hakkına aykırıdır. Bir toplumda tüm vatandaşların oy kullanma hakkı; çeşitlilik, eşitlik ve katılımcılık ilkelerinin hayata geçmesini sağlar.

Çoğunluğu oluşturan “ortalama insan”, gündüz çalışır, akşamları ise TV izler. Dünyaya magazin penceresinden bakar ve bilgisi sınırlıdır. Siyasi propagandaya alet olur. Kronik bir unutkanlığı vardır. Dolayısıyla isabetli karar alma yetkinliği yoktur. Yine de bu kadar yüzeysel ve bilgisiz olan bu insanlar, belirli koşullar sağlanırsa isabetli karar alabilirler. Hatta eğitimli azınlıktan bile daha doğru karar alabilirler.

Kitlelerin mükemmel karar alabilmesi için üç şart vardır.

Birincisi çeşitliliktir. Bir toplumda farklı bakış açılarına sahip insanlar ne kadar çoksa ve kendilerini ne kadar iyi ifade ederlerse kitlenin alacağı karar o kadar isabetli olur. Fakat bu çeşitlilik şartı dünyanın hiçbir ülkesinde sağlanamaz. Bugün dünyanın her yerinde insanlar kendi fikirleriyle aynı fikirde olan sosyal medya hesaplarını; siyasi görüşlerine uygun televizyon kanallarını izliyor. Herkes kendi yankı odasında yaşadığı için farklı fikirlere gözleri ve kulakları kapalı yaşıyor. Bu yankı odalarında bireysel fikirlerin çeşitliliği ortadan kalkıyor. Böylece her toplum kutuplaşıyor.

İkincisi, eşit bilgilenmektir. Eğer karar verecek insanların hepsi aynı düzeyde bilgi sahibi olursa, kolektif zekâ yükselir ve kitlenin alacağı kararın performansı artar. Bu şart da maalesef dünyanın hiçbir yerinde sağlanamıyor.

Bırakın herkesin eşit bilgiye ulaşmasını, dezenformasyonun (propagandanın) hâkim olmadığı ülke neredeyse hiç yok. Dezenformasyon bütün toplumların zekâsını azaltıyor. Bugün kitlelerin temiz bilgiye erişmesi mümkün değil. 

Üçüncüsü, herkesin oy kullanırken diğerlerinin hangi yönde oy kullandığını bilmemesidir. Bu şart her ülkede her seçimde sağlanıyor. Kimse oy kullanırken seçim sonuçlarını bilmiyor. Kamuoyu araştırmalarının kitleleri yönlendirmesi mümkün ama etkisi sınırlı. Kitlelerin dezenformasyona maruz kalarak kutuplaşması bugün dünyadaki bütün demokrasilerin gerçek bir sorunudur. Aydınlar bu durumdan haklı olarak çok rahatsız ama elimizde daha iyi bir yöntem yok. 

Demokratik bir toplum için, bu zorluklar aşılmalı, dezenformasyonu azaltarak geniş halk kitlelerinin daha bilinçli kararlar almasını sağlanmalıdır. Bağımsız medya ve sivil toplum kuruluşları güçlendirmelidir

Aydınlık yarınlara, ancak demokrasi güçlendirerek ulaşılabilir. ■

Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159