16.12.2013, 13:13

Otobüsçülüğün tehditleri ve yanlışları

Bu hafta otobüsçüleri ilgilendiren çeşitli konular üzerinde durmak istiyorum. Bir anlamda geçen haftaki gündemin devamı olarak, bir anlamda da gazetemizin manşetine ilişkin olarak kişisel düşüncelerimi aktaracağım. 

39 TL’ye uçak bileti

Bir havayolu taşımacımız belli şartlarla da olsa 39 TL’ye uçak bileti satacağını açıklamış. Kendisi ucuz taşıma hizmeti sunma iddiasıyla çalışıp başarısını da kanıtlamış olduğuna göre saygı duymalıyız. Bu firmaya yönelik en büyük eleştiri, bir suyu bile parayla satmalarıydı.

Ucuzluk ve hakkaniyet amaçlı bu prensip çok eleştirilse de firmanın başarısına bir zarar vermedi. Üstelik uçakta suyun parayla satılması pek insani bulunmasa da serbest piyasa anlayışına uyumlu bulunuyor. 

Açıklanan bu fiyat oluşmasında otobüsçülerin de katkısı bulunan uçak tavan fiyatının altında. Bu yönüyle de bir sakıncası yok. Peki, açıklanan rakam neyin fiyatı? Giden bir yolcu bu fiyata bilet alabiliyor mu? Bir kişi dahi alsa kandırmacanın ötesinde, ilan haklı görülebilir.

Eğer bir kişi dahi bu fiyata bilet alamıyorsa açıklanan fiyat, bilet fiyatı değildir. Bilet fiyatı olmayan bir şey ne için açıklanmış olabilir? Uçakların bilet dışında sattıkları, fiyatını açıklayıp övünebilecekleri bir ürünleri mi var? Eğer 39 TL bilet satışına esas olan fiyat değilse halkı yanıltmak, tüketiciyi aldatmak gibi işlevler görür. 

Kaç bilet 39 TL?

39 TL’ye bilet alınabildiğini düşünsek bile eğer bu fiyata satılan bilet sayısı çok sınırlı ise bu yine halkı kandırmayı, yanıltmayı sağlar. Bu yönüyle de haksızdır. Tüketicinin kandırılmaması için tatmin edici bir oranda biletin bu fiyattan satılması gerekir. Kanaatimce uçak kapasitesinin yüzde 10’undan daha az sayı tüketiciyi aldatmamak açısından yetersizdir. Eğer daha az, hatta bir biletin bile satılması söz konusuysa, bunun aldatmaca olmaması için bilet fiyatıyla birlikte duyurulması gerekir. Sadece bir bilet veya beş bilet 39 TL şeklinde bir reklam belki haklı olabilir. 

Ücretsiz servisler

Uçakların seyahat öncesinde ve/veya sonrasında yolcularına ücretsiz karayolu ulaşımı sağlamaları yeni değildir. Belki artan rekabet içinde bunun yaygınlaşmasından söz edilebilir. Tüketicilerin kazançlı çıktığı, serbest piyasaya uygun bu hizmete karşı çıkılamaz. Yeter ki uygun biçimde verilsin. Bunun uygunluğu da hizmeti veren araçların yaptıkları taşımaya uygun belgelerle çalışmalarıdır. Havayolu taşımacısının kendi belgesiyle veya bu belgeye sahip kişilerden taşıma hizmeti satın alarak ücretsiz taşımayı yapması/yaptırması gerekir.

Belgenin türü ayrı bir tartışma konusu; kentiçi taşıma ise belediye izni, kentdışına çıkan taşıma ise Bakanlık belgesi gerekir. 

Otobüsçü kızmasın

Bazı otobüsçüler havayolunun ücretsiz servis hizmeti vermesine kızıyorlar. Bunun havayoluna yolcu çekip kendi yolcularını azalttığı bir gerçek, ama kurallar içinde… Bunun ötesinde, havayolu ücretsiz servis hizmetini zaten kendi mensuplarından alıyorsa, bir diyecekleri olmamalı. Eğer kendisi veriyorsa, kendisi de aynı zamanda bir karayolu taşımacısıdır ve onlardan biri olmuş olur. Geçtiğimiz yıllarda Bursa Güzelyalı’dan verilen paralı otobüs hizmetine de karşı çıkıldı; halbuki taşımayı yapan İDO değil, otobüsçülerdi. Niye karşı çıktıklarını anlayamadım. Sonunda olan yolcuya oldu, bu hizmet ortadan kalktı. 

Ücretsiz servis yasaklanabilir mi?

Otobüsçüler kendilerinin verdiği ücretsiz servisi büyük bir maliyet kalemi görüp tartışmaya açarlar. Kendilerinin anlaşamadığı bu konuda başkalarına söz söylemeleri haksızlık olur. Kendilerine gelince; bunun ortaklaşa biçimde ortadan kaldırılması, rekabet mevzuatına göre suçtur. Kamu otoritesince trafik yoğunluğu gibi gerekçelerle yasaklanabilir, ancak bundan da yolcunun zarar göreceği, hatta yolcu diğer modlara ve özel araçlara yönelebileceği için otobüsçülerin de zarar görebileceği unutulmamalıdır. Kamu otoritesi de yasaklama kararı alırken önce yolcuların menfaatini düşünecektir. Hiç kimse yasalar içindeki uygulamayı “bu, bize zarar veriyor” gerekçesiyle yasaklatmaya kalkışmamalı. Kurallar bazı iş sahiplerinin zarar görmemesi esasına göre değil, tüketicilerin korunması esasına göre düzenlenir. Bu kapsamda havalimanından belediye izinli taşımalar dışında yolcudan otobüste ücret alınacak bir taşıma yapılamayacağını özellikle belirtirim.

Otobüsçülük önemlidir

Otobüsçülüğü savunurken hiç ‘en iyi taşımacılık otobüsçülüktür’ demedim. Denizyolu ve demiryolu taşımalarını hep destekledim. Havayolunun kamusal önemini hiç anlamadım. Hızlı olduğunu kabul ettim, ama insanları hızlı seyahat ettirmek gibi kamusal bir görevi olmadığını, bunun önceliksiz bir tercih olduğunu yazdım. Buna rağmen otobüsçülüğün önemini de savundum. Özellikle de diğer hizmetlerin olmadığı veya alınamadığı yerlerde bir de özel araca karşı otobüsçülüğün iyi olduğunu, hatta desteklenmesi gerektiğini belirttim. Desteklenmiyorsa dışlanmasın, engellenmesin bari. 

TCDD ihalesi

TCDD kombine taşıma ihalesi açmış… Bırakınız acentelere otobüs sahipliği ve taşımacılık gibi haklar(!) getirmesini ihaleyle neyi alıp neyi sattığını anlamadım. Kendisinin belirli bir noktaya kadar taşıdığı veya belirli bir noktadan sonra taşıyacağı yolcuların karayolunca taşınması işi ihale konusu gibi… Bu yolcuların karayolu kısmında taşınması TCDD’nin hakkı veya imtiyazı değil. Bu taşıma uygun yetki belgesine sahip yolcu taşımacılarının hakkı. Öyleyse TCDD, neyi satıyor veya alıyor? Eğer alıyorsa, bunun bir eksiltme olması gerekir.

Eğer Bursa Güzelyalı ile İzmir arasında olduğu gibi bir hizmetse, bu mümkün olabilir. Bu durumda sefer başı veya yolcu başı ücretin ya da belirli süreli toplam taşımanın en ucuz olması sağlanabilir. Eğer bu taşımaları yapabilme karşılığı kendisine otobüsçünün vereceği parayı ihale konusu yapıp arttırmak istiyorsa, bu komisyonculuk benzeri haksız ve yasa dışı olur. Dikkatli olunmalı. Bu arada, İDO kombinesine kızan otobüsçülerin TCDD kombinesine ses çıkartmamış olmaları da anlaşılır gibi değil. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159