23.09.2013, 16:10

Otobüsçünün kafası karışık!

Otobüsçülerin arasına geleli 16 yıl oldu, hatta 17’nci yıla girdim. Buna rağmen bazen hala onları anlamada güçlük çekiyorum. Diyarbakır’da yapılacağı bildirilen toplantı öncesi iki otobüsçü gazetesini okuyunca aklım yine karıştı. 

Bir gazetenin bakışı…

Bir gazetede, iki hafta önce “otobüsçünün adı bile yok” manşeti atıldı. Şûraya ilişkin, açılış konuşmalarında ve panellerde yolcu taşımacılığının adının bile geçmediği belirtildi. 2035 hedeflerinde otobüsçülüğün olmadığı ayrıca vurgulandı. Bir sonraki sayısında ise Hükümetin karayolu taşımacılığına tam destek verdiği en üste yazıldı. Bu yeni sayının ikinci sayfasında duayen Ali Osman Ulusoy’a atfen “sektör eziliyor” dendi. Bilmem, gelecek hafta da “sektör ezilmiyor, üstelik çok da rahat” derler mi?

Efendim, neymiş, biri gazetenin görüşü, öteki de TOFED’inmiş. Bu açıklama sizi ikna etti mi? Beni etmedi de… 

Bir diğeri…

Diğer gazetede Diyarbakır toplantısı öncesinde “sektörün kendisiyle imtihanı” başlığı atılmış ve “en kötü günlerini yaşayan sektör” denmiş. Aynı gazetede Sayın Osman Ulusoy’un “evet, artık net şekilde anlaşıldı ki Hükümet bizim lehimize adım atmaya niyetli değil. Demek ki iş başa düşmüştür… Herkes gücümüzü görsün” dediği belirtiliyor. 

Hangisi doğru bu yaklaşımların? Bir de kendisi eleştiri yapamayanlar Sayın Ulusoy’un sözleri üzerinden mi eleştiriyorlar diye akla geliyor. Tabii, “Sayın Ulusoy böyle demedi” diye düzeltme de olabilir. 

İTO ne yapsın?

İTO 23 nolu Meslek Komitesi, İTO’ya taşınan sorunlar için bir şey yapılmadığını belirtip sektöre sahip çıkın mesajı vermiş. Adı üstünde: İTO, İstanbul Ticaret Odası. İstanbul’daki tüm ticaret mensuplarının sorunlarıyla ilgilenecek. Görev bölgesi İstanbul. Yapacağı da bunları TOBB’a iletmek. Otobüsçülük İstanbul’a özgü bir iş değil ki! İstanbul’daki ücretli-ücretsiz servis taşımacılığı sorunları olsa anlarız. Türkiye otobüsçülüğü İTO’nun alanı dışında. Bu işe TOBB bakabilir. Zaten yerelin ötesinde konuları ele alıp çözüm getirmek için sektör meclisleri var. Otobüsçülerin de ısrarlı isteğiyle Yolcu Taşımacılığı Sektör Meclisi oluşturuldu. Bu heyecan pek çabuk geçti, gitti. Şimdi pek çalışmıyor, niye oluşturulduğu bile belli değil. Laf için örgüt mü kuruluyor? Bu böyle sürecek mi? Kendisinin çalışmadığı örgütü unutup, başkalarının çalıştığı örgütleri suçlamak neye yarar ki! 

Yanlış veya eksik gündem

Otobüsçülerin konuşma ve yazılarında en çok “yandık, bittik, mahvolduk, bu iş sürmez” yakınmaları yer alır. Durumdan, abartarak yakınmak marifettir, alkışı alır. Her toplantıda böyle olmuştur. Diyarbakır’da da muhtemelen böyle olacaktır. Ha, bir de “artık bıçak kemiğe dayandı, haydi eyleme geçelim” sözleri tekrar edilebilir.

Önce sorunlar net değil. İşler kötü demekle sorunlar ifade edilemez. İki gazetemizde de bu konuda bazı listeler yer alıyor ama yetersiz. Örneğin, “otobüs fiyatlarının yüksek olması” denmiş. Bu eleştiriliyor mu, yoksa öneriliyor mu? Yüksek olduğunda “alamıyoruz, maliyet arttı” denilirken, düşük olduğunda “herkes otobüs alıyor, atıl kapasite var, arz-talep dengesi bozuldu, taşıma ücretleri düştü” denmeyecek mi? Sorunlar doğru tespit edilmeyince çözüm üretmek de zorlaşıyor.

Serbest piyasa esas

Otobüs fiyatları, sigorta primleri, otobüs-uçak-vapur-tren taşıma ücretleri serbest piyasaya tabi. Kimse lastik fiyatlarından şikayet edip müdahale istemiyor. Peki, diğerlerindeki serbest piyasa niye hala kabul edilmiyor? Örneğin, sigortada her türlü teminatı bedeli karşılığı piyasadan almak mümkün. Niye herkese zorunlu hale getirilmek isteniyor ki! Bir de, asgari yeterlilikleri sağlayan herkesin o mesleği yapması serbest piyasada hak iken niye kısıtlama düşünülüyor ki!

Akaryakıt

Akaryakıtın yüzde 1’ini bile otobüsçüler tüketmiyor, hatta tüm taşımalar yüzde 5’i bulmayabilir. Bu yönüyle akaryakıt fiyatı çok kişiyi ilgilendiren büyük bir konudur. Genel fiyat yüksekliği taşımacının konusu olamaz. Onlar sadece kendilerine ilişkin uygulanabilir çözümler getirmelidir. Bir de, vergi hesap yöntemleriyle hiç uğraşmayın. 1 TL ÖTV’ye, KDV uygulanıp 118 kuruş olmasını düşünmeyin. ÖTV’deki KDV kesilmeyip ÖTV’yi doğrudan 118 kuruş yapsa, ne kazanırsınız ki.

Bakanlığa haksızlık

Akaryakıt fiyatları, yolcu taşıma KDV’si gibi işler Maliye’nin; otobüs, otomobil tanımları İçişleri Bakanlığının; engelliler, sigorta vs. ilgili bakanlıkların konusu olduğu halde niye çözümler UDH Bakanlığından istenip ondan hesap sorulur ki. İlgili makamı bulun, ikna edin. Belki UDH Bakanlığından da destek istenebilir. Her şeyi ondan bekleyip kızmayın. Diğer Bakanlıklar da bu ülkenin ve onların da görevleri var. 

Bakalım Diyarbakır toplantısından farklı bir sonuç çıkacak mı? Ben sanmıyorum. Şunları, şunları yapmamız lazım, yapacağız diyerek arkası gelmeyebilir. Bir de kışın karda toplantı güzel olur, ilkbaharda çiçekler açınca toplantıya doyulmaz. Toplantı yapma ve örgüt kurma arzuları hep vardır ve bunlardan, sorunların çözümüne sıra gelmeyebilir. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159