05.04.2017, 12:31

Silikon Vadisi'nden bir Türk'ün gözüyle

Bu köşede sıklıkla bahsettiğim İTÜ ARI Teknokent bünyesinde faaliyet gösteren İTÜ Çekirdek, ülkemiz adına gurur verici işlere imza atan, başarılı girişimci geliştirme merkezi. Otomotiv sektörü girişimci geliştirme programları kapsamında, geçtiğimiz hafta düzenledikleri seminerin konuğu Amerika'lardan, Silikon Vadisi'nden Hakan Köstepen'di. Hakan Bey, Silikon Vadisi'nde Panasonic İnovasyon ve Strateji Geliştirme biriminin üst düzey yöneticisi. 30 yıldır Amerika'da yaşayan bir İTÜ'lü. İnovasyonu, bir de milyar dolar ciroluk şirketlere dönüşen girişimcilerin çıktığı Silikon Vadisi'nden gelen konuğumuzdan dinlemek için bir aradaydık. İnovasyonun ana unsurlarını 5P olarak özetledi Hakan Bey. Nedir bu P'ler diye baktığımızda; People (insanlar), Process (süreç), Product (ürün), Platform (konum) ve Pace (hız) olduğunu görüyoruz. Panasonic'in inovasyon geliştirme adına kullandığı yöntemin de bu beş ana unsurdan oluştuğunu paylaştı. Bu 5P'den özellikle People'a (insanlar) odaklandığımızda; hiyerarşinin, çalışma biçiminin değişmesi gerektiğini fark ediyoruz. Organizasyonların 'görev odaklılık'tan, 'sonuç odaklılığa' hizmet edecek şekilde evrilmesi gerektiğini görüyoruz. Bu da öncelikle dikey organizasyonlar yerine, çapraz-fonksiyonel takımların organizasyonda daha çok hayat bulması ile gerçekleşecek bir durum. Mevcut organizasyon yapılarımıza baktığımızda, hiyerarşik yapıda kurduğumuz bölümlerimizin görevlerini çok iyi yerine getirmesi, kesinlikle başarılı sonuçlara ulaşacağımız anlamına gelmiyor. 'İşlerimizi doğru yapmak' ile, 'doğru işleri yapmak' arasındaki polemik zaten malumunuz. Klasik organizasyon yapılarımızdaki bölümler yerine, 'sonuç odaklı' ekiplerin oluşturulması, performans yönetim sistemimizi bu sonuçlar üzerine kurmamız; öncelikle organizasyonlarımızı, kaynaklarımızı daha verimli kullanmamızı sağlayacak. Belirlenen sonuçlara ulaşmak için de ekiplerin inovatif çözümler geliştirmesi, mevcut yapılarımıza kıyasla daha olağan.

Kültürlerin başarıya etkileri
Hakan Bey'in Panasonic'ten dolayı çok yakından gördüğü Japon kültürü ile 30 yıldır yaşadığı Amerikan kültürünün öncelikle göze çarpan farkları da siyah-beyaz kadar belirgindi. Disiplin yapısından, çalışma saatleri dahil, çalışma, aidiyet kültürüne kadar… Seminerde de konu olmuştu; Japonlar, kendilerinin o çok çalışma saatli, neredeyse askerlikle kıyaslanacak derecede çok disiplinli, şirketlerine tamamen bağlı oldukları o kültürle global arenada da çok başarılı şirketler çıkarırken; bu kültürün neredeyse tamamen tersi olan bir kültürle Amerika'da birçok firma da çok başarılı oluyor. Buradan, insanların aslında bulunduğu coğrafyada kendi kültürlerine sahip çıkarak da başarılı olabileceğini çıkartıyorum. Kendi kültürümüzün başarıya götürecek dinamiklerine hakim olmak ve onları koruyup yaygınlaşmasını sağlayarak, kendi topraklarımızdan dünya markalarını çıkarmada büyük fayda sağlayabileceğimizi düşünüyorum. Kendi coğrafyamızda, sırf başarı örneklerinden yola çıkarak farklı kültürleri kopyalamak, bize ne o kültürü tam yaşamayı ne de kendi kültürümüzü yaşamayı sağlıyor. Sonucunda da çarpık bir oluşum ve bu oluşumun öncelikle neden olacağı kopyacı zihniyet meydana geliyor. Ülkemizdeki girişimcilik ekosistemimizde, kopyala-yapıştır girişimci sayısının çokluğu da buradan geliyor olabilir mi?

Araç takipten ileri sürüş sistemlerine
Sektörümüzde son 20 yılın ihtiyaçlarına hızlıca baktığımızda, önce ‘aracımızın nerede olduğunu merkezden bilelim’le başladık. Aracın konumunu takip edelim dedik. Sonra durduğunda, rotasını değiştirdiğinde bize haber de versin istedik. Yakıt tüketimini, sürücü performansını da takip etmeye başladık. Sürücü yoldayken ihtiyacı olduğunda bize araç üstünden ulaşabilsin, yol yardım isteğini iletebilsin dedik. Buraya kadar saydıklarımızı Araç Takip ve Filo Yönetimi başlıkları altındaki çözümlerle karşılayabildik. Son 5-6 senedir, iş emrini sürücü genel merkeze gelmeden araçtayken atayabilelim, yazılı mesajlaşma yapalım, seferlerini uzaktan planlayıp paylaşalım, uzaktan takograf verilerini indirelim, karbon emisyon hesabını yapabilelim diyoruz. Ve geçtiğimiz 1-2 seneden itibaren de sürücülerimize ‘ileri seviye destek sistemleriyle yardımcı olalım’ı gündemimize almaya başladık. Kaza yapmadan önce, herhangi bir çarpışma olmadan önce sürücüyü uyaran sistemler ihtiyacımız diyoruz. Teknoloji, bizim yerimize şeritleri takip etsin, farkında olmadan şerit ihlali yapmaya başlarsak bizleri uyarsın istiyoruz. Evet, sektörde ihtiyaçlarda 'takipten', 'kaza ve çarpışma önleme' sistemlerine geçmeye, ileri sürüş destek sistemlerini daha çok gündeme almaya başlamanın zamanı geldi. Önümüzdeki sayıda, köşemizde bu ihtiyaçlarımıza yönelik çözümlerden bahsedeceğiz. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159