02.01.2017, 10:36

Acı acıya, su sancıya…

İnsanlar, bir arada yaşayan varlıklardır. Bin yıllardır yerleşim merkezlerinde insan kalabalığı içinde yaşayagelmişlerdir. Zaten bu değil midir, yolcu taşımacılığı sektörünün temelini oluşturan? Bu değil midir, haberleşmeyi ve ulaştırmayı geliştiren? Filmlerde görmüşsünüzdür ya posta arabası beklenir büyük merakla ya da gelen arabanın oluşturduğu toz bulutu. Çünkü hem yenilikler çıkacaktır o arabanın içinden hem yeni insanlar, beğendikleri, sevdikleri akrabaları… 
*
Yolcu taşımacılığını görmezden gelirseniz gelişmelerden de yararlanamazsınız. Hızını arttırmak için ülkemizin ana ulaşım modu olan otobüsle şehirlerarası yolcu taşımacılığını desteklemelisiniz. Devlet altyapıyı üstlenmiş, işin yapılmasını da özel sektöre bırakmış, yani otobüs işletmecilerine… Otobüs işletmecileri de bu önemli, önemli olduğu kadar gerekli bütün her şeyi üstlenmiş. 
*
Bunun farkında olmayanlar ise yine otobüsçülerdir. Haksız ve hadsiz rekabetle birbirlerinin önünü açmak yerine daha çok engellemek, iflas ettirmek için fırsat kollamışlar. Artık eskide kalması gereken bu zihniyetin hala devam ediyor olması hepimizin içini acıtıyor.
*
Bakın Cahit Sıktı Tarancı, o çok bilinen şiirinde ne demiş? 
“Bu akşam ilk olarak ağladım / Bekâr odamın penceresinde. / Hani ev bark! Hani çoluk çocuk! / Ne geçti elime bu hayatın / Meyhanesinde, kerhanesinde? / Yatağım her gece böyle soğuk. / Saadet bu ömrün neresinde?” 
*
Ben de merak ediyorum, yıllardan beri anlamsız ve acımasızca rekabet eden, üç kilometre yola bile tatlısından tuzlusuna, sıcağından soğuğuna ikram dağıtan, yolcusuna şehiriçi ücretsiz servislerle fazladan hizmet veren otobüsçüler için saadet var mı bu ömürde? Bunu kendi aramızda halledebiliriz, tamam, zor olur ama aklın yolu birse bir çıkar yol buluruz.
*
Ama benim anlamadığım, miadını doldurmuş, yetersizliğini Mısır’daki sağır sultan duymuş İstanbul Otogarını inat ve ısrarla savunma anlayışı. Ne peronu peron ne girişi giriş ne çıkışı çıkış ne de otobüslerin parkı. Yoldan gelen kaptanın oturabileceği bir yer yok, kaldı ki uyuyup dinlenebileceği tesis… Hiç düşünmüyor mu otobüsçülerin dernekleri, federasyonları, yöneticileri…  İstanbul’a yeni otogarlar yapılacakmış, altyapısının düzgün ve otobüsçünün de beklentisini karşılayacak, yolcunun kolay erişebileceği şehiriçi toplu ulaşım ağıyla entegre edilmesi gerektiğini. Madem kararlar alınmış, madem yapılacak bunlar, o zaman sonradan başımızı taşlara vurmak yerine şimdiden önlem almamız daha iyi olmaz mı? Hem anlı şanlı federasyon yöneticilerimiz otogarların birlikte yapılması, otobüsçünün de görüşünün alınması gerektiğini savunmuyorlar mı komisyonlarda? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu… ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159