16.04.2018, 13:02

Çalışan Beklentisi

Günümüzde şirketlerin başarısı, kas gücünden ziyade bilgi ve yaratıcılıklarıyla katkı yapan çalışanların varlığına bağlı hale geldi. Yetenekli insanları kendi bünyesine katmak, sonrasında bünyede tutmak ve çalıştıkları kurumu benimsetmek için her şirket bu konuyu önemsemesi zorunlu ve gereklidir. 

Çalışanların şirketlerini sahiplenmeleri, sorumluk ve inisiyatif almaları, şirketin hedefine gönüllü katkı yapmalarını ve her ortamda şirketi savunmaları ideal bir durumdur ama hiçbir şirket için bu seviyeye yükselmek kolay başarılacak bir şey değildir. 

Çalışanlara sürpriz doğum günü partileri düzenlemek, onları pikniğe götürmek ya da eğlence geceleri düzenlemek bir şirketin en beğenilen şirket haline gelmesi için yeterli değildir. Bunların hiçbiri şirketin çalışanları ile kurduğu ilişkilerin özünü oluşturmaz. İnsanların bir şirketi sahiplenmeleri için şirket yönetimlerinin işin özüne inmesi gerekir. İnsanların, ait oldukları şirketten son derece yalın, ama bir o kadar da gerçekleştirilmesi zor beklentileri vardır. 

Her çalışan, kendini değerli hissetmek, başarının bir parçası olmak, kendini geliştirmek, yaptığı işte gelecek görmek, zamanının büyük bölümünü geçirdiği işyerinde anlam bulmak ister.

İnsanlar, şirketin kendileriyle adil ve şeffaf bir ilişki kurmasını beklerler. İnsanların günlük hayatlarında adaleti en yakından yaşadıkları ortamlar, zamanlarının büyük bölümünü geçirdikleri işyerleridir. Görevlerin, ücretlerin, terfilerin, ödül ve cezaların çalışanlara nasıl dağıtıldığı işyerindeki adaletin göstergeleridir. Bir işyerindeki adalet, o işyerinin huzurunu ve başarısını belirleyen en temel unsurdur.

İnsanlar, şirketin kendilerini bir birey olarak görmesini beklerler. Hangi din, mezhep, ırk, cins, siyasi görüşe ait olurlarsa olsunlar şirketlerinin kendilerine ayrımcılık yapmamasını ve uygulamada adil olmasını ve inanç ve düşüncelerine saygı gösterilmesini isterler.

İnsanlar çalıştıkları şirkette, sadece şirketin işine yarayacak eğitimler değil, kendilerine kişisel gelişimleri için eğitim aldırmasını ve kendilerine yatırım yapılmasını beklerler.

Çalışanların her biri için eşit sorumluluklar ve eşit yetkiler olması mümkün olmadığı için şirketler demokratik ortamlar değildir. Olmaları da gerekmez ama buna rağmen her çalışan alınacak kararlar hakkında kendi görüşünü ifade etmek ister. Burada çalışanların asıl istedikleri söylediklerinin yapılması değil, kendi seslerinin duyulması ve dikkate alınmasıdır.

İnsanlar, başarının parçası olmak, iyi yaptıkları işlerden ötürü takdir görmek isterler. Sadece parasal ödüllendirilmeden daha önemli olan gösterdikleri çabaların yöneticilerin farkında olmasını ve takdir edilmeyi beklerler.
Bir şirketin bu beklentilerin hepsini hakkıyla yerine getirmesi son derece zor olduğu için bir şirketin çalışan markası olacak kadar beğenilmesi gerçek hayatta sık karşılaşılan bir durum değildir. Birçok yöneticinin böyle bir hayali olsa da bunu gerçekleştirenler yok denecek kadar azdır. Çalışanların bir şirketi benimsemeleri ve tek bir vücut gibi uyumlu davranmaları, ulaşılması zor bir idealdir.

Ama bugünün rekabet koşullarında bir şirketin başarılı olması için farklı kökenlerden, farklı eğitim ve inançlara sahip yetenekli insanların ortak değerleri benimseyip ortak bir hedefe varmak için yaptıkları işe gönüllü katkı vermeleri gerekir. Bu nedenle, ulaşması zor olsa da her şirketin bu ideale yaklaşmak için çaba göstermesi şarttır. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159