28.08.2017, 13:08

Dünya yine dönüyor…

 Dünya yine dönüyor… 
Kuzey Kore konusu sakinleşti, Güney Yemen konusu hafifledi, Suriye konusu diplomatikleşiyor, Kıbrıs konusu askıda, Afganistan gündemde değil, ABD'de Kuzey-Güney olayları görülüyor... 
1 yıl önce, Eylül 2016'da neler demişiz:
" ...Faizsiz ortam dünyaya egemenken, Avrupa Merkez Bankası gevşemeye devam ederken, AB ekonomisi büyüme kaybederken, ABD'nin istihdam verisi olumsuz şaşırtmaya devam ederken, dünyanın fabrikası Çin'den kıpırdama gelmezken, Amerikan Merkez Bankası da arttıramayacak faizini. Gelişmiş veya Gelişmekte olanlar dahil, tüm ülkeler paralarını zayıflatıyor, yani kuru yükseltiyorlar. Bizde ise dolar kuru düşüyor buna üzülmemiz gerek. Bizim ihracatımız azalır, onların ihracatı artar. Ülkeler 1 dolara daha fazla mal verirken biz daha az mal veriyoruz..."    
Bugünkü durum o güne dönüyor galiba. 
Bu durumun neden değişmediği konusunda Avrupalı iktisatçılar meraklarını söylemeye başladılar. "Acaba iktisadın, finansın dışında durumlar mı varmış da yapılanlar etkili olmuyormuş, bunca yıldır?" Yani onlar da 2008 krizinin ekonomileri evirdiğini şimdi şimdi bilimleri çerçevesinde dile getirmeye başladılar. Bunlara  biz de Mart 2015'te meraklanmışız… Haydi hatırlayalım.
" ... Amerika, 2008 finansal krizinden çıkmak için para bastı. Tüm ülkelere dağılan bu paralar bize de geldi. ABD, durumunun iyileştiğine, birkaç ay önce karar verince, para basmayı durdurdu. Sonra da fazlalık parayı geri toplayacak. Dolar darlığı başlayacak, o zaman değeri daha da artacak. Bizde de…
Bir de faiz var; gelişmiş devletlerin paralara ödedikleri faizler (devlet tahvil faizi) sıfırın altında, ABD'de de azalıyor, parayı istemiyorlar. Gelişmekte olanlara para lazım, faizi arttırıyorlar. Alınan faizlerle verilen faizlerin toplamı da sıfır. Pekiyi, dünya ekonomisinde müşteri kim? Gelişmekte Olanlar, yoksul ülkeler, fazla faiz ödeyemeyenler!  Acaba faizleri düşürmek mi lazım? Ama düşürürlerse kullanacak para bulamayacaklar…"
Para basmaya devam ediyorlar ve bastıkları paraları geri toplamaya başlayamadılar, bu nedenle de ihtiyaç sahibi ülkeler bu paraları bulabiliyorlar, ucuza… 10 yıldır.
Bir iktisatçı, Marc Faber, şöyle demişti: “2008 krizinin daha büyük bir krizin habercisi olduğundan korkuyorum.” Çözümler yeni bir iktisat bilimi mi doğuracak acaba? İktisat evriliyor mu, 10 yıl öncesine mi dönüyor?
*  *  *
Jeopolitik ortamın, yani anlaşmazlıkların (terörün) etkileri turizmi değiştiriyor. Gidecek güvenli yeri kalmadığını düşünen Avrupalı turistler, Akdenizli Avrupa ülkelerine yığılıyor. İspanya’nın nüfusu 46 milyon. Ama  2016’da turist sayısı 76 milyon. GSYH’nin yüzde 11’i turizmden gelen 1,2 trilyon (trilyon!) Euro. 
Sadece Barcelona, 1,6 milyon nüfusuna karşılık yılda 32 milyon turist çekiyor. Bu fazlalığı taşıyamıyor. Belediye Başkanı, bu büyümenin sürdürülemeyeceğini savunarak, 2015’te göreve geldikten sonra ilk iş olarak yeni otel yapımını, yeni ruhsatları durduruyor.
İtalya'nın Venedik şehri de özgün nüfusu 50 yılda 175 binden 50 bine inmiş, ama şehre yılda 25 milyon turist geliyor. büyük yolcu gemilerini de istemiyor, sularında. İtalya'nın başka bir bölgesi, yıllık 1,5 milyon turist sınırı koyuyor. Turist istemeyen Avrupalı şehirler artıyor. Vizeli Avrupa günlerine mi dönülüyor?
Bize de tersine, çok turist lazım. Ama biz  tüm kıyılarımızı, koylarımızı pahalı otellere teslim ettiğimiz için 80 milyonluk yerli nüfustan bile turist çıkaramıyoruz. Yunanistan'ın turist sayısı Türkiye'den fazla. Yunanistan'ın turizm gelirinin yüzde 40'ı yerli turistten geliyor; Türkiye'de yüzde 20, yarısı. 35 milyar dolar cirolu sektör birkaç günlük resmi ve dini bayramlara muhtaç  durumda. Birkaç İspanyol çağırsak da sektöre akıl mı verseler?
*  *  *
30 Ağustos Zafer Bayramımız ve Kurban Bayramımız kutlu olsun. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159