07.03.2022, 12:20

Koşullara uygun tutum almamızın tam zamanı!

Hiç ummadığımız zamanlarda ummadığımız şeyler oluyor ve doğal olarak hep hazırlıksız yakalanıyoruz. Uzun zamandır, üzerinde kara bulutlar dolaşan Ukrayna ile Rusya sonunda birbirine diş bilemeyi bırakıp silah gösterdi. Rus lideri Putin, “ulusa sesleniş”le savaş sinyali verdi ve hiçbir şey bıraktığımız yerde kalmadı. Bombalar sivil hayatı tehdit ediyor.

Bu durum olmasaydı, enerji konusunda yazmayı planlamıştım. Fosil yakıt dediğimiz petrol, doğalgaz ve kömür, sanayileşmeyi kamçıladı, sanayileşme de fosil yakıtlara ihtiyacı daha da arttırdı. Ama artık biliyoruz ki, küresel ısıtma da denilen iklim değişikliği yaşamı tehdit ediyor. İklim değişikliğine yol açan da bu fosil yakıtlar. Yani, bir yanıyla iyi diğer taraftan da kötü: tek cümleyle özetlersek, kendi mezarını kazan bir yaklaşım. 

Ne yapılabilir? Dönüştürülebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilmeli. Güneş ve rüzgâr enerjisini yeterince kullanmadığımız apaçık ortada. Güneş ve rüzgâr enerjisi hem hava kirliliğini hem giderek artan ve bir yanıyla da tehdide ulaşan petrol (veya doğalgaz ve kömür) pahalılığından kurtarabilir bizleri. 

En pahalı elektriği kullanıyoruz

Elektrik fiyatlarının fahiş artışına hepimiz itiraz ettik. Hükümet de geri adım attı, bir sonraki adımı da 1 Mart itibariyle uygulamaya sokacaktı (ama bu savaş nedeniyle her şey değiştiği için ertelenmesi beklenebilir, istemesek de). Elektriğin güneş ve rüzgâr ile üretilmesine ağırlık verilmesi birçok şeyi kolaylaştıracaktır. 
Fazla yayılmamasını ve erkenden bitmesini dilediğimiz Rusya ve Ukrayna arasında çıkan savaş nedeniyle benzin ve mazota en az 1,5 TL’lik zam gelmesi bekleniyor (belki de bu yazı sizlere ulaştığında gelmiştir bile). Hayatın biraz daha zorlaşacağını görmemek ancak siyasi körlük olur.

Damlaya damlaya göl olur

Peki, ne olacak? Öncelikle kısa mesafelerde uçak seferlerinin azaltılması hatta kaldırılması alınabilecek önlemlerin başında geliyor. Bu, her gün yükselen petrol fiyatlarına karşı olduğu gibi yaşanabilir bir dünya için de gerekli. Küçük ama etkili bir yöntem. En yoğun uçak seferi İstanbul Ankara arasında, ama yolcuların hemen hepsi “bir daha binmem, saatlerce havalimanına ulaşmak için trafikte kal, zaten bir saat önceden orada olmak zorunlu, bir o kadar da indiğinizde kentin merkezine ulaşmak için zaman harcanıyor. Oysa otobüsle, hem de konfordan taviz vermeden aynı sürede gidilebiliyor.

Bu önerim yasakçı bir zihniyet olarak görülmemeli, kısa mesafelerde uçak seferlerinin yasaklanması dünyanın yaşanabilirliğinin desteklenmesi demektir.

Bir görev de otobüs üreticilerine düşüyor. Üreticiler, toplu taşımacılıkta kullanılacak elektrikli otobüs yapımına öncelik vermeliler. Elektrikli otomobilleri deneyimledik ve artık vazgeçilmez oldu. Şehirlerarası yolcu taşımacılığında elektrikli otobüs kullanılması hem sektörün hem hepimizin geleceği için önemli bir yol ayrımı.

Hepimizin görevi 

Savaşa karşı çıkmak hepimizin görevidir. Şehirlerarası yolcu taşımacılığı sektörünü birebir ilgilendiren petrol fiyatlarının artışının durması savaşın bitmesiyle mümkündür. Öte yandan ülkemizin ekonomik sıkıntılardan kurtulması “bacasız sanayi” dediğimiz turistlerin bu yıl daha çok gelmesine bağlı. Türkiye’nin ana turist kaynağı savaşan iki taraf, yani hem Rusya hem Ukrayna. Savaş sürerken ne turist gelir ne de pandemiyle birlikte artan ekonomik bunalımdan kurtulabiliriz.
Savaşın ne denli kötü olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum: Savaşa hayır, barış hemen şimdi! ■

Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159