09.09.2014, 11:38

Bu memleket bizim...

Bu hafta Türkiye'nin rakamlarla ifadesi olarak tanımlayabileceğim bir araştırma sonuçları paketi sunumu izledim.  Verilerin pek çoğunu 1980 yılından başlatıyor, bugüne kadarki seyrini açıklıyor ve ileriyi öngörmeye çalışıyor. 
Pek çok bulgu arasından iki tanesini buraya alayım:
Son yıllardaki 9 kezlik oylama -seçim, referandum- sonuçlarına bakınca iki blokun oluştuğunu görüyoruz. 
Bir tarafta 20 milyonluk tek sahipli blok. Diğer tarafta 15 milyonluk çok sahipli diğer blok. 
Araştırmacı; bu duruma “Toplumsal Yarılma” diyor. 20 milyonluk blokun ülke kaynaklarının yönetiminde ve dağıtımında uzun yıllar boyunca söz sahibi olacağını öngörüyor. Bu blokun mevcut iktidarını uzun yıllar devam ettireceğini  tahmin ediyor ve ileride, nüfusun yüzde 70'inin batıda, toprakların yüzde 30'unda yaşıyor olacağını anlatıyor.
Bu blok, daha önce bulunmadığı, uzak kaldığı ve uzak tutulduğu alanlara yayıldıkça toplumsal yaşamı da dönüştürüyor. Bireysel yaşamında devlete ve kamuya yer vermiyor. Hem yaya iken haklı hem de sürücü iken. Bu, kamplaşmayı doğruyor olabilir: benimkiler ve diğerleri. 
Her blokun görevi iki bloku uzlaştırmak, yarılmayı bütünlemeye çevirmek. 
Ben, ayrıştıranlara karşı durarak görevimi yapıyorum.
* * *
Basını ve görsel yayınlarda devamlı olarak ihracatın yaşayacağı tehditlerden bahsediliyor: Hep korku, hep korku! Bu yıl Ağustos ayında yıllık 157 milyar dolara ulaştık... 2014 hedefi 166 milyar dolar. Hedefi geçeceğimiz belli. Bağlı olarak, Avrupa'nın faiz indirmesi ve Ekim'de para basmaya başlaması ihracatı destekleyecek. Aynı Amerika'nın para bastığı ve faiz indirdiği yıllar gibi… Ama onlar Ekim'de kesecekler para basmayı.
Büyüyen ihracat içeride malı azaltıyor ve tabii, pahalılık oluyor. İhracata dayalı büyümenin, ihracata dayalı enflasyon tarafı var, bilirsiniz. Ama hiç söylemiyorlar. 
Ekonomiden sorumlu Bakan üretimin desteklenmesi gereğini dile getirdi, çok sevindim. İSO Başkanının başarısıdır.
* * *
EPDK (Enerji Piyasası Denetleme Kurulu) raporlamış:
Akaryakıt dağıtımı için 80 şirketin lisansı var. 5 şirket dağıtımın yüzde 75'ini yapıyor. 21 şirketin hiç dağıtım faaliyeti yok. Bu lisansların süresi olmalı, elektrik üretim gibi... 
Kalan 54 şirket yüzde 25'i dağıtıyor. 13 bin bayi var. 
Dağıtımdaki payı yüzde 0, binde 5, yüzde 5 olan şirketler var. Dağılım da kötü.
* * *
Karşılaştırma…
İran; 2011 yılında 37 bin bilimsel yayın yapıyor, Türkiye 31 bin. 2012 yılında Türkiye azalmış, İran artmış. 
Bal üretiminde dünya birincisi Çin, ikinci  de Türkiye 94 bin ton ile.
Umutlu bir yazı oldu, umutlu haftalar diliyorum. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159