17.11.2014, 17:08

Hesap verme!

Demokrasilerde yöneticiler, üstlendikleri sorumluluğun ayrılmaz bir parçası olarak “hesap verme” yükümlülüğünü de taşırlar. Bu anlayış günümüzde şirketlerin yöneticilerini için de geçerlidir. Günümüzde halka açık şirket yöneticilerinin en önemli yükümlülüklerinden biri, “hesap verme” yükümlülüğüdür.

Kral ve patron olanlar yönettikleri ülke ve şirket sahipleri olduklarından kimseye hesap verme yükümlülükleri yoktur. Buna karşılık meşru hiçbir yönetici, “dürüstlük” iddiasıyla hesap verme sorumluluğundan uzak duramaz. Ülke ve halka açık şirketlerin yöneticileri için hesap vermek üstlendikleri görevlerin ayrılmaz bir parçasıdır.

Hesap verebilirlik, bir yöneticinin aldığı kararların gerekçelerini ve doğurduğu sonuçları açıklaması anlamına gelse de; maalesef ülkemizde sanki sorguya çekilme gibi yanlış bir şekilde anlaşılıyor. Hesap vermek sorgulanmak değil, bir yöneticinin kendisine verilen yetkiyi en doğru şekilde kullandığını kanıtlaması demektir.

Bulundukları mevki ve sahip olduğu yetkiler gereği kendisini her şeye muktedir gören, hesap vermeyi bir tür zafiyet olarak algılayan, merdivenin ne kadar tepesinde duruyorlarsa o kadar az hesap verecekleri gibi bir yanılgıya kapılan, İletişimi sadece bir güç gösterisi olarak gören, kendisine soru sorulmasına izin vermeyen, samimi ve açık yürekli bir iletişime kapalı, hesap vermenin, sadece şeffaflığın bir gereği değil aynı zamanda yöneticilik sorumluluğunun da ayrılmaz bir parçası olduğunun farkında olmayan liderlerin uzun vadede güven ortamı yaratamayacaklarını düşünenlerin başarılı olamayacakları kesindir.

Güven, eylemle sağlanır ve eylemle sarsılır. Niyetleri açık olmayan, doğruyu söylemeyen, hesap verme sorumluluğunu üstlenmeyen, hatalarını kabul etmeyen, suçu sürekli karşı tarafa ya da dış faktörlere yükleyen, laf cambazlığıyla gerçekleri saptıran bir kişiye, bir yöneticiye itibar edilmez.

Oysa hesap vermek “sorgulanmak” veya “küçük düşmek” değil, kendine verilmiş yönetim emanetine saygı duymak demektir. Hesap vermek, neyi neden yaptığını ve aldığı sonuçları paylaşmak ve aldığı yetkiyi doğru şekilde kullandığını ispat etmekle ilgili bir eylemdir.

Dernek, kooperatif, vakıf ve bütün sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri, kendi yönetim dönemleri sonunda hesap vermekle yükümlüdürler. Çünkü yönettikleri kendi malları değildir. Bu kurumlarda hesap verme son derece doğal karşılanan bir durumdur.

Şirket ve devlet yöneticilerinin de STK’lardaki gibi hesap verme kültüründen öğrenecekleri çok şey var. Büyük şirketlerin ve devlet yöneticilerinin hesap verme yükümlülükleri, olmazsa olmaz bir yönetim anlayışıdır. Kendinden emin olmanın ve karakter bütünlüğünün göstergesidir. Olgun ve soylu bir davranıştır.

Kralın çıplak olduğunu bilseniz de hiyerarşik kast sisteminde bunu söyleyecek cesaret her geçen gün azalıyor maalesef. Çalıştığınız müesseselerde eğer bunu dile getirecek kadar yürekliyseniz kapı dışına konulmayı da göze almışsınız demektir. Bu anlayışa hâkim şirket ya da kurumlarda sahip ve köle zihniyeti her geçen zamanda pekişiyor.

Salt niceliklerin arttırılması yerine biraz da niteliklerin arttırılması hedeflenmeli… ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159