22.03.2016, 11:53

Arz-talep dengesi ve tahditler

Serbest piyasanın özü; arz ve talebin piyasada serbestçe oluşması ve kendi dengesini bulmasıdır. Burada arz ve talebe göre fiyat oluşur. Tüketiciler fazla arz ve düşük fiyat beklerken üreticiler düşük arz, yüksek talep ve yüksek fiyat isterler. Arzı yapay olarak azaltıcı tahditler de bu kapsamda gündeme gelir. Tabii, bu durum tüketici beklentilerine, serbest piyasanın ruhuna ve rekabete aykırıdır. Bunun ötesinde, tahdit dışında piyasaya girişi engelleyici veya zorlaştırıcı çözümlerle arzın düşürülmesi önerileri de yapılır. Piyasaya girişte aranan koşulların ağırlaştırılması istekleri bu kapsamdadır. Mesleğin gerektirmediği ağır şartlar getirilmesi ve yüksek belge ücreti istenmesi ilk akla gelenlerdir. Bunlar da yukarıda belirtilen anlayışa, girişim özgürlüğüne ve AB anlayışına aykırılık teşkil ederler. 

Bakan ne dedi?
Bir süre önce İstanbul Ticaret Odasında yapılan toplantıda, UDH Bakanı Binali Yıldırım’ın tahdit taleplerine ilişkin açıklamalarından bir bölüm aktaralım: “Kısıtlamalar her zaman tatsız şeylerdir. Çok hoşa giden şeyler değildir. Vatandaşın biri gelir de, ‘Kardeşim, ben de bu işi yapmak istiyorum. Niye o ihtiyacı ona veriyorsunuz da bana vermiyorsunuz?’ derse ne diyeceğim?” Bakan’ın bu açıklaması, yukarıdaki açıklamaların ötesinde tahditlerin eşitliğe ne kadar aykırı olduğunu göstermiyor mu? 

Kime verelim?
Serbest piyasanın rekabet zorluklarından kurtulma isteği yaygındır. Diğerlerini unutsak bile taşımacılık için dahi bu arzu geniş bir kesimde gündeme gelebilir. Yolcu-yük taşımacılığı, tarifeli-tarifesiz taşımacılık, belli grubu taşıma-talep eden herkesi bireysel taşıma, grup içinde turizm taşıması-servis taşıması, otomobil-minibüs-otobüs taşıması gibi seçeneklerden hangisine verilmelidir? Bir ayrım da UDH Bakanlığı yetki alanı ve belediye yetki alanı şeklinde yapılabilir. Artık UDH Bakanlığı alanındakiler kararlı tavır karşısında, bırakın rant yaratan devir talebini, rant oluşturmayan devirsiz sınırlama taleplerini bile dillendirmekten vazgeçtiler. Konu iknası sonuç veren belediye alanlarında gündemdeki yerini koruyor. 

Hukuki durum
Taşıma Kanunu, taşımalarda serbest piyasayı şart görüyor. Keza yetki belgelerinin devrine de kesinlikle kapalı. Belediye Kanunu ve Büyükşehir Belediye Kanunu sadece yolcu taşımacılığıyla ilgili haklar vermiş. Aslında bunların kullanımında da Taşıma Kanunu, en azından mealen esas alınmalı. Bunun ötesinde Devlet İhale Kanunu, devlete ve devlet kurumlarına ait her türlü mal, hak ve imtiyazın ihaleyle satışını şart görmüş. Belediyelerin elinde olan taşıma haklarının da buna tabi olması kaçınılmaz. 

Hukuk çelişkisi yok
1986 yılında çıkarılan bir Bakanlar Kurulu kararnamesi, plaka devrini getirmiş. Ancak daha sonraki kanunlar bunu geçersizleştirmiş olup hâlâ uygulanması düşünülemez. Tam tersine buna göre yapılan işlemlerin de hak kaybı yaratmadan düzeltilmesi yolu aranmalıdır. Bunun ötesinde plaka devri ve rant öngörmeyen bazı tahdit taleplerinin karşılandığı kararların dahi mahkemelerce iptal edildiğini görmekteyiz. 

Bir başka çelişki
Taşıma Kanunu, serbest piyasayı esas alırken Bakanlığa sınırlama yetkisi de vermiş. Bu bir çelişki midir? Çelişki olsa bile yürürlüktedir. Keza bu sınırlama yetkisi yukarıda adı geçen Rekabet Kanununa aykırı da görülebilir. Ancak kanunlar arasında bir aykırılık veya altlık-üstlük olamıyor. Zor da olsa hepsi birden belli yorumlarla uygulanmaya çalışılıyor. 

Rastgele değil
Kanun koyucu, Bakanlığa verdiği sınırlama yetkisinin kullanımını da keyfilikten çıkarıp şartlara bağlamış. Bağlamış olmasa da zaten aksi kullanım gündeme gelmezdi. Burada serbest piyasaya aykırı da olsa olağanüstü kriz halleri düşünülmüş olmalı. Arz-talep dengesinin aşırı bozulması da bu haller arasında sayılmış. Buradaki şartların oluştuğunu düşünenler, bu sınırlamanın devreye sokulmasını talep edebilirler. Gazetemizin bu sayısında turizm taşımacılarının bu kapsama girdiğini düşündükleri talepleri yer alıyor. Bu talepler, serbest piyasaya aykırı olsa da özellikleri itibarıyla hoşgörüyü hak edebilir. Yeter ki taşımacı sayısı ve hizmet arzı çok kısıtlanıp tüketiciyi mağdur edici yüksek fiyat oluşmasına yol açmasın. Üstelik öneride bir rant hali ve tüketicinin zarar görmesi söz konusu değil; isteyen yatırımcıların taşıt alıp mevcut belge sahiplerinin belgelerine kaydolarak iş yapma hakları sınırlı da olsa var. Gündemde olan diğer taşımacılar da durumlarını açıklayıp bu kapsamda sınırlama talebinde bulunabilirler. 

Biraz da iyi haber
2016 yazında gerek Temmuz başındaki Ramazan Bayramı gerekse Eylül’ün ilk yarısındaki Kurban Bayramı kuvvetle muhtemel ki dokuzar günlük tatil getirecek. Bu da özellikle tarifeli ve tarifesiz şehirlerarası taşımacılar için iyi iş demek. Şüphesiz ki bir çiçekle bahar olmaz, ama çiçekler bir tane bile olsalar güzeldirler. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159