07.04.2014, 14:42

Balıkçı

Büyük kentin ve iş dünyasının gürültülü atmosferinden yorgun düşen zengin bir sanayici, küçük, temiz, gürültüsüz bir kıyı kasabasına tatile gitmişti. Rıhtımda sabah yürüyüşü yaparken, tuttuğu birkaç kasa balığı neşe içinde satmaya çalışan bir balıkçı dikkatini çekti. 
“Merhaba balıkçı” dedi yaklaşarak, “Bu sabah fazla balık tutamamışsın.”
Balıkçı, “Tutabilirdim, fakat bunun için daha uzun bir süre avlanmam gerekiyordu.”
“Eeee.. Avlansaydın, bu saatte eve gidip de ne yapacaksın ki?”
“Eşimi ve çocuklarımı alıp parka götüreceğim. Oğlumu salıncakta sallayacağız. Öğle yemeğini hep birlikte yiyeceğiz. Sonra ormanda yürüyeceğiz. Akşam olunca da evimize döneceğiz. Ben gitarımı eşim için çalarken, o küçük bebeğimize ninni söyleyecek.”
“Yine de tüm gün balık tutmalısın dostum, yaptığın iş değil...” 
Balıkçı şaşkın şaşkın sanayiciye bakarak “Neden” diye sordu. “Gül gibi geçinip gidiyoruz işte...”
Sanayici gülerek, “Olur mu öyle şey?” dedi. “Yaşam yalnızca geçinmek değil ki başka şeyler de var...”
Balıkçı şaşırarak: “Başka ne var?” 
Sanayici balıkçının yanına giderek sandalına oturdu ve anlatmaya başladı:
“Bence balık tutmaya daha çok zaman ayırmalısın. Daha çok balık tutup daha fazla para kazanarak tekneni büyütmelisin. Onunla daha çok balık tutacaksın. Daha fazla kazanacak, kazandığınla modern avlanma teknesi satın alacaksın. Birkaç balıkçı filon olacak. Derken, zamanla şirketleşeceksin. Sonra zamanı geldiğinde şirketlerini halka açacaksın. Dünyanın her tarafına balık ve balık ürünleri satacaksın.”
Balıkçı, sanayicinin anlattıklarını anlamakta zorlanıyordu. O susunca çekinerek sordu: “Bunu neden yapayım?”
“Nedeni para!” dedi sanayici. “Çok paran olacak, milyon dolarlarla oynayacaksın.”
Balıkçının şaşkınlığı devam ediyordu: “Peki sonra?”
Sanayici biraz düşündükten sonra yanıtladı:
“İşler yoluna girip adamakıllı zengin olduktan sonra; istersen emekliye ayrılır, küçük, temiz, gürültüsüz bir balıkçı kasabasına yerleşirsin. Artık keyfin çektikçe denize açılır, yalnızca zevk için tutarsın. Kalan zamanını eşine ve çocuklarına ayırırsın. Onları parkta, ormanda gezdirirsin. Akşamları evinizde birbirinize eski günleri anlatır, eşine gitar çalıp onu mutlu edersin. Nasıl, anlattıklarım hoşuna gitti, değil mi?”
Balıkçı bıyık altı gülümseyerek, “İyi de, ben zaten öyle yaşıyorum” dedi. 
“Mutluluğumu neden yıllar sonrasına erteleyeyim?”
Muhtemelen bu hikâyeyi pek çoğunuz bir şekilde duymuşsunuzdur. İnternette epey zaman dolaşıp durdu. Ve pek çoğumuz da ilk dinlediğimizde dudak büküp “vay be” demiş bile olabilirsiniz. 
Peki sonuç?”
Anlık etkilenmeler dışında, mevcut çarkı değiştirmek için, kendiniz için, aileniz için, yardıma muhtaç insanlar için, bir şeyler yaptığımız oluyor mu?
Bu soruya çok değişik yanıtlar verileceğinden eminim. Muhtemelen de herkes “saçını süpürge” ediyordur. 
Akıl, kendini o kadar beğenir ki; Haklı çıkmak için kendini bile ikna edecek mazeretler bulabilir. 
Yoksa ticarette, siyasette, aile ilişkilerinde ve çalışanlarla olan ilişkilerimizde hep haklı olmanın gurunu yaşamaya devam mı edeceğiz?
“Hırs ve tamah insanı kör ve sağır eder.” Mevlana ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159