Bu haftaki yazımda, e-ticaretin toplum hayatındaki rolü ve önemi ile bayram dönemindeki yolcu talebini değerlendirmek istiyorum. Günümüzde e-ticaretin etkisi giderek artmakta ve geleneksel alışveriş alışkanlıkları yerini dijital platformlara bırakmaktadır. Pazar, hızla e-ticarete yönelirken, ülkemizde bu alanın büyük oranda yabancı sermayenin kontrolüne geçtiği görülmektedir. Türkiye’deki en büyük e-ticaret platformları yabancı şirketlerin elindedir. Oysa bu sistemin yatırımcısı Türk, hizmet sağlayanı Türk, çalışanı Türk’tür. Ancak kazancı elde eden platform sahipleri, ne yazık ki yabancılardır.

Bu önemli konuyu Ticaret Bakanlığı’na daha önce iletmiş bulunmaktayım. PTT dışında, Türkiye merkezli ve yerli sermayeye ait güçlü bir e-ticaret platformu kalmamış durumdadır. Şehiriçi ulaşımda kullanılan dijital uygulamalar bile, 45 TL’ye varan sabit ücretleriyle tüketicilere ciddi maliyetler yüklemektedir. Aynı durum, yemek ve içecek sektöründeki dijital platformlar için de geçerlidir. Bu alanlarda tekelleşmenin oluştuğunu ve pazarlık gücünün ortadan kalktığını gözlemliyoruz.

Lojistik ve yolcu taşımacılığı sektöründe de benzer bir durum söz konusudur. Sektörümüzde e-ticarete yönelik teşviklerin artırılması, yerli markaların desteklenmesi ve rekabetçi bir ortamın oluşturulması büyük önem taşımaktadır. Bilet satış maliyetleri yüzde 13'e varan oranlarda artmış durumdadır. Bu nedenle Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan, havayolu taşımacılığında olduğu gibi, hizmet bedelinin yolcudan alınması yönünde bir düzenleme yapılmasını ve ücretlerin sabitlenmesini talep ediyoruz.

Ramazan Bayramı Beklentileri Karşılamadı

Otobüsçü esnafı olarak, Ramazan Bayramı’ndan ciddi bir yolcu hareketliliği bekliyorduk. Ancak bayram, geçmiş yıllarla kıyaslandığında düşük bir yoğunlukla geçti. Özellikle öğrencilerin seyahatlerinde büyük bir azalma söz konusu. Kış aylarında yolcularımızın yaklaşık yüzde 40’ını öğrenciler oluşturmaktadır. Ancak ekonomik şartlar nedeniyle, artık öğrenciler ayda bir kez dahi seyahat edemez hale gelmişlerdir.

Bayram tatilinin 3 günden 9 güne çıkarılması ise olumlu gibi görünse de, kararın geç alınması nedeniyle insanlar önceden plan yapamamış ve özel araçlarla seyahat etmeyi tercih etmiştir. Bu da toplu taşıma araçlarının yeterince tercih edilmemesine neden olmuştur. Ulaşımın daha ekonomik hale getirilmesi adına uzun vadeli ve öngörülebilir planlamalara ihtiyaç duyulmaktadır.

Taşıma Modlarının Entegrasyonu Şart

Ülkemizde havayolu, karayolu, demiryolu ve denizyolunun entegre bir sistemle çalışması artık bir zorunluluk haline gelmiştir. Bugün havalimanlarının işletmesi özel şirketler tarafından yapılmaktadır. Taşımacılık sektörünün de benzer bir yönelime girmesi gerekmektedir. Yüksek maliyetlerle faaliyet gösteren bir yapının sürdürülebilirliği mümkün değildir. Bu durum, aynı zamanda kaza risklerini de artırmaktadır.

Kârlılık ve kapasite kullanımı gözetilerek planlama yapılmalı, tüm taşıma modlarının birbiriyle uyumlu şekilde entegre edilmesi sağlanmalıdır. Mevzuatlar bu doğrultuda yeniden düzenlenmeli ve “taşıma organizatörlüğü” sistemi ülkemize kazandırılmalıdır. Tek bir sistem üzerinden tüm taşıma türlerinin biletlerinin satılabileceği altyapı kurulmalı, işletme ve planlama bütünlüğü oluşturulmalıdır.

Ulaştırma Bakanlığı’nın liderliğinde, Ulaştırma Koordinasyon Kurulu’nun hayata geçirilmesiyle, ulaşımda verimlilik sağlanabilir, kaynak israfı önlenebilir ve vatandaşların daha ekonomik koşullarda seyahat etmeleri mümkün hale gelebilir.

Bu vesileyle, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyor, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza barış, mutluluk ve başarı dolu bir gelecek diliyorum. ■