06.07.2015, 13:59

İş ve Mutluluk

“İş, mutluluk verici olduğunda hayat eğlencelidir; bir görev olduğunda ise esarettir.” Maksim Gorki.
İnsanın işindeki mutluluğu ya da mutsuzluğu, hayatının tamamına yansır. İşin insan hayatı üzerinde bu denli etkili olmasının nedeni, sadece hayatını  kazanmanın yanı sıra, toplum içinde kimliğini de ifade etmesindendir. İnsanların birbirlerine, ilk tanıştıkları zaman, hangi işi yaptıklarını sormalarının nedeni de budur. 
Bazı işler gerçekten çok zor koşullar altında yapılır. Madenlerde, açık havada karda-kışta ya da aşırı sıcakta çalışmanın ne kadar yıpratıcı olduğunu hepimiz biliriz. Ofis ortamında da zor koşullarda çalışanlar vardır. Ücret, ortamın fiziki koşulları, iş arkadaşlarıyla ilişkiler, yöneticilerin tutumu… bunların hepsi bir işten alınan tatmini belirleyen çok önemli unsurlardır. Fakat bunların hiçbiri, bir insanın çalıştığı işte mutlu olmasını sağlamaz. Şartlar çok olumlu olduğu halde hiç mutlu olmayan insanlar olduğu gibi, tüm olumsuzluklara rağmen yaptıkları işte çok mutlu olan insanlar da vardır.
İnsanın yaptığı işte doyuma ulaşması, hayatta doyuma ulaşmasıyla çok yakından ilintilidir. Bu nedenle insanın doğru işi bulmak için çaba göstermesi, yaptığı işin kendisine en uygun iş olup olmadığını sorgulaması son derece doğaldır.
İnsanlar işe yaradıkları, kendilerini geliştirdikleri, takdir gördükleri işte mutlu olurlar. İnsanın bir işte mutlu olup olmaması, o işin kendisine sağladığı koşullar kadar, insanın  yaptığı işe nasıl baktığı, o işi nasıl ele aldığına da bağlıdır. Her iş, o işi yapan insanın tavrına, yaklaşımına göre önem ve anlam kazanır. İnsanın yaptığı işi bir misyon olarak görmesi için, o işin dünyanın en önemli işi olması gerekmez. İnsan ne iş yaparsa yapsın, işin değerini belirleyen, insanın o işe bakış açısıdır.
İşini sadece bir mecburiyet olarak görüp, bir an evvel sürenin dolmasını bekleyen insanla, ne iş yaparsa yapsın o işe aklını ve duygusu katan, işini bir yaşam nedeni olarak gören insanın iş tatmini arasında dağlar kadar fark vardır. 
Bir insanın işini sevmesi ve kendini işine vermesi,  işin koşullarından çok, o insanın hayata bakışından kaynaklanır. Yaptığı işi para kazanmanın ötesinde bir misyon olarak gören ve kendilerini işlerine adayan insan, hangi pozisyonda çalışırsa çalışsın, işi ne olursa olsun, içinden gelen bir özen ve yaratıcılıkla yaptığında dünyanın en önemli işi o olur; kağıt üzerindeki görev tanımının ötesinde bir değer ve anlama kavuşur. İşlerini böyle gören insanlar, hayatlarına anlam katar, mutlu olurlar.
İnsan işini, bir misyon olarak gördüğü ve başka insanlara faydalı olmak için çalışmaya odaklandığı zaman, işine anlam katar. Anlamlı işler yapan insanlar, yaptıkları işten keyif ve mutluluk duyarlar. Çalışmak, üretmek ve başkalarına yararlı olmak,  insana varoluşsal bir doyum ve mutluluk yaşatır. En mutlu insanlar, yaptıkları işe anlam yükleyen ve işlerini bir misyona dönüştürebilen insanlardır. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159