11.09.2016, 11:20

İstanbul'da Ulaştırma Sisteminde Mevcut Durum, Küresel Gelişmeler ve Çoklu Türel Kullanım - 8 -

İstanbul; tarihi süreci, coğrafik konumu, kültürel yapısı ve doğal arka planı itibariyle problemler bazında çoklu ve yoğun bir süreci ifade etmekle beraber, ortaya konacak ‘insan odaklı’ projelerle dünyaya eşsiz ve bizim olan şeyleri söyleyebileceğimiz bir imkanı da sunmaktadır. Son on yıllık süreçte ülke genelinde ve yerelde yapılan hizmetler; birikmiş ulaşım problemlerine yeni bir soluk ve bakış açısı getirmiştir. Bununla beraber; ülkemiz ve İstanbul’umuz büyük problem ve fırsat potansiyelleriyle yoluna devam etmektedir. Halkla yönetişim mekanizmasının güçlendirilmesi ve dünyadaki teknik-ekonomik-sosyal gelişmelerin arka planını iyi okuyabilen bir politika; sorunları çözmeye, halkı doğru tüketim alışkanlıklarına yönlendirmeye, ulaşım sistemini tam anlamıyla bir hizmet sektörüne dönüştürmeye, şehirlerimizi daha yaşanılır kılmaya ve hayat standartlarımızı- doğru anlamda- yükseltmeye, ivmelenerek devam edecektir. 

Sürdürülebilirlik ileri görüşlülüktür
Daha önceleri de değindiğimiz gibi; burada ‘sürdürülebilirlik’ kavramı öne çıkmaktadır. Daha yüzyılın başında bu kavram ülkemiz kurucu kadrolarınca literatürde tutulan bir kavramdı. Bu bir ileri görüşlülük örneğiydi. Takip eden dönemde ise; teknik gelişmeleri ülkemizden daha önde yaşayan Batılı ülkelerin bu kavramı günümüzden 30-40 yıl öncesinde tedavüle sokup, sonrasında da bu anlamda radikal tedbirler almaya başladığını gördük. Sürdürülebilirlik kavramının ‘ulaştırma sistemi’ne yansıması; geneli itibariyle yakıt çeşitliliğinin arttırılması, yenilenebilir enerji imkanlarının geliştirilmesi, alternatif ulaşım modlarının devreye sokulması, modlar arası entegrasyon gibi başlıklarda okunabilir. Özelde ise; ülkemiz için şehiriçi  hatlarda metronun yaygınlaştırılması, aktif ve entegre bir deniz ulaşımının halka sunulması (talebin oluşturularak karşılanması), kablolu sistemlerin devreye sokulması, bisiklet kullanımının yaygınlaştırılması ve bisiklet yolları vb. uygulamalarla standardize edilip kolaylaştırılması, otomobil kullanımının eğitim-bilinçlendirme ile sağlıklı yönlere ve düzeylere kanalize edilmesi, ufuk açıcı ‘insan odaklı’ büyük yatırımların cesur adımlarla gerçekleştirilmesidir. 

Trafik güvenliği…
Bu bağlamda demiryolları yatırımlarını hem ‘karayolu trafik güvenliği’ hem ‘sürdürülebilirliğin uygulamaları’ hem ‘daha üst düzey ve kaliteli hizmet parametrelerinin yakalanması’ ile ‘ekonomik-teknik-sosyal gelişim’ yönlerinde okuyabiliriz. Demiryolları yatırımları içerisinde ise Japonya’nın başlattığı ve öncüsü olduğu, sonrasında Fransa’nın dahil olduğu, ‘yüksek hızlı demiryolları’ ise bütün bu bahsini ettiğimiz faydaların yakalanmasında en öncelikli yatırım alanı olmaktadır. ’Sürdürülebilirlik’ kavramını incelediğimizde ‘çevresel sürdürülebilirlik’ ‘ekonomik sürdürülebilirlik’ ve ‘sosyal sürdürülebilirlik’ gibi alt başlıklarının olduğunu görmekteyiz. Birbiriyle iç içe ve birbirini tamamlayan bu alt başlıklar aslında ‘yüksek hızlı demiryolları’ yatırımlarımız ve yönelişimizin birebir sağlamasını, sebep ve sonuçlarını vermektedir. Sürdürülebilirlik; ‘bugünün ihtiyaçlarını, gelecekteki nesillerin ihtiyaçlarını da düşünerek sağlamak’ şeklinde ifade edilebilmektedir. Bu bağlamda, sürdürülebilirlik, bir süreci, sürekliliği de ifade etmektedir. 

İşlerlik ve kapasite belirleyici…
Hepimizin bildiği üzere ulaştırma sisteminin işlerliği ve kapasitesi, bir ülkenin ekonomik ve teknolojik gelişmişliğinin göstergesi, dolayısıyla sebebi ve sonucudur. Ulaştırma sistemi; karayolu, demiryolu, denizyolu, havayolu ve iç suyolu gibi ulaştırma türlerinden meydana gelmekte olup, bu türlerin kullanım şekli, yoğunluğu, oranı o ülkenin sosyal dokusundan topografyasına, coğrafyasından kültürüne, teknik imkanlarından ticari dağılımına kadar çok geniş bir çerçeveye göre şekillenmektedir. 

Ekonomik büyüme ile bağlantılı
Ulaşım; günümüz dünyasında küreselleşme ve ekonomik büyümeye paralel olarak hızlı bir gelişim göstermektedir. Dünyada meydana gelen teknolojik gelişmeler, nüfus artışı ve yeni yerleşim alanlarının açılmasıyla birlikte ulaşımda da farklı yapılanmaların gerekliliği ortaya çıkmıştır. Ulaşımın teknolojik gelişmelerle her geçen gün büyümesi ve önem kazanması yük ve yolcu taşımacılığında hızlı, güvenli ve konforlu taşımacılığın öne çıkmasına etken olmuştur. Ulaşım sektöründe yük ve yolcu taşımacılığı genel olarak demiryolu, karayolu denizyolu ve havayolu ile yapılmaktadır. 

Bilindiği üzere; sosyal-ekonomik-teknik-politik süreçlerin ana unsurlarından birisi ulaşımdır. Ulaşım; burada hem etkileyen hem etkilenen anlamda; bütün bu ana başlıkların hepsiyle kopmaz bir ilişkinin içerisinde ve merkezi bir konumdadır. 

2023 hedefi…
2023 Strateji Eylem Planlarına göre, Hükümet tarafından konulan ‘Dünyanın en büyük 10 ekonomisi’ arasına girme hedefi; işlerliği güçlü, akıllı yatırım perspektifleriyle güçlendirilmiş, toplumsal adaleti destekleme odaklı, tüketim alışkanlıklarını ve kültürünü doğru yönde kanalize eden ve güvenliği, eğitimi, sağlığı, temel sosyoekonomik araçları en üst düzeyde erişilebilir kılan, tüm sektörlerdeki taşıma maliyetlerini düşüren bir ‘ulaşım sistemi’ kurma ile gerçekleştirilebilecektir.

Hepimizin bildiği üzere; birçok alanda ve özellikle ulaştırma sektöründe, organizasyonel yapılanma ve entegrasyon eksikliği kaynaklı problemlerimiz bulunmaktadır. Daha öncede çok defa ifade ettiğimiz üzere, türel dağılımda karayolu ulaştırma türünün dengesiz ağırlığı ve diğer ulaştırma türlerinde, türel pay anlamında -olumlu kayda değer gelişimler olmasına rağmen- henüz istenen seviyeye gelinememiş olması, karayoluna kapasitesinin üzerinde yük getirmektedir. 

Birçok defa vurguladığımız üzere; dengeli türel dağılımın sağlanamaması ile türler arası entegrasyon eksikliği arasında da doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Dolayısıyla; karayolu yolcu ve yük taşımacılığında yapısal problemlerin çözülmesi de dengeli türel dağılımın sağlanmasından bağımsız değildir.

Ülkemiz son on yıllık süreçte; Kalkınma Planları’nda da ortaya konan şekliyle, dengeli türel dağılım, türler arası entegrasyon, akıllı ulaşım sistemleri, alternatif enerji gibi konuları esas alan ulaştırma yatırımları yapılmaktadır. Bu çerçevede, ekonomik büyümeye paralel olarak ülkemizde önemli oranda artan yatırım harcamalarının ciddi bir kısmı ulaştırma sektörüne yapılmaktadır. Bugün itibariyle kamu yatırımlarının yaklaşık yarısı ulaştırma sektörüne yapılırken, bunu eğitim, tarım ve enerji sektörleri takip etmektedir.

Kurban Bayramının İslam dünyasına bereket ve barış getirmesini diliyorum. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159