28.08.2017, 13:22

Küresel Düzeyde Enerji Konuları ve Ulaştırma -3

Enerji ekonomik kalkınmanın ana faktörü olduğundan, küresel tüketim yoğunluğu son birkaç on yıldır artmaktadır. Bu kalkınma sembolü aynı zamanda, çevresel ayak izi ve CO2 emisyonlarının küresel düzeydeki artışına neden olan sanayileşme, kentleşme, modernleşme ve yaşam tarzlarındaki değişim vasıtası ile ekonomik süreçleri ifade etmektedir. CO2 emisyonu temelde fosil yakıtların yanmasına bağlı olup emisyon miktarları ise tüketime ve toplam birincil enerji sistemine (TPES) bağlıdır. Ekonomik kalkınma, enerji tüketimi, nüfus artışı ve CO2 emisyonları arasındaki baş ortaya konmuş durumdadır. Bu bakış açısı ile söz konusu enerji-ekonomi-CO2 emisyonları ilişkisi temiz ekonomi ve sürdürülebilir kalkınma için önemlidir.
Bu tarz çalışmalar kapsamında Çin ve küresel düzeyde enerji ve CO2 emisyonları konularını ve bunların birbiri ile ilişkilerini incelemektedir. Bu karşılaştırmalı analizin temel amacı, küresel çapta topluluklarca yeşil dostu ekonomik gelişim hedefinin başarılması için Çin’in yeşil dostu girişimlerinin öneminin ortaya konmasıdır. Bu tarz çalışmaların; sürdürülebilir kalkınma, enerji tüketim modeli, kalkınma etkinlikleri için hesap tahmin ve tasarımları, Çin ve bütün dünya için finansal kaynakların potansiyel fire ve hassas kullanımları için politika yapımında önemli bir rol oynayacağı düşünülmektedir. 

Kömürden yararlanma…
Çin’in enerji yapısı karmadır. Kömür zengini fakat petrol ve doğalgaz fakiri olmasına bağlı olarak kömür 2010 yılı itibariyle toplam birincil enerji sistemindeki (TPES) %68’lik payı itibari ile karma enerji tüketimin, domine etmektedir. Çin 2011 yılı itibari ile bütün dünyadaki toplam kömür üretiminin tek başına yarısından fazlasını gerçekleştirmekte ve kömür santralinde kullanarak toplam elektrik enerjisinin %81,8’ini üretmektedir. Ülkedeki kömür talebi 2006-2015 yılları arasında 1734 kömür eşdeğeri metrik tondan (Mtce) 2712 kömür eşdeğeri metrik tona (Mtce) yükselmiş olup 2030 yılı itibari ile ise 3487 kömür eşdeğeri metrik ton (Mtce) olması beklenmektedir. Kömür yanması temel hava kirliliği kaynaklarından birisi olup CO2 emisyonlarının %90’ını, toplam is ve dumanın %70’ini ve sülfür di oksit (SO2) emisyonlarının ise %95’ini oluşturmaktadır. CO2 tek başına, altı sera gazının oluşturduğu toplam emisyonun %58,8’ini oluşturmaktadır. Toplam birincil enerjinin (TPE) %80’i fosil yakıtlardan sağlandığından dolayı, CO2 emisyonlarının 2010-2030 yılları periyodunda yaklaşık 1,4 katlık bir artış ile 30,4 Gt’den 43,4 Gt’ye yükselmesi beklenmektedir. 
2011 yılı itibari ile Çin’in toplam enerji tüketimi 3,48 milyar ton kömüre eşdeğer olup 2020 yılı itibari ile 5 milyar ton olması beklenmektedir. Enerji tüketimindeki hızlı artış aynı zamanda Çin’in kayda değer enerji arzı basıncı ile de ilgilidir. 2020 yılında 2009 yılına kıyasla enerji yoğunluğunda farklı senaryolarda %32,15, %48,00 ve %42,90’lık düşüşler beklenmektedir. İleri teknoloji senaryosunda küresel CO2 emisyonları; 2020 yılı itibari ile 32,3 Gt’ye yükselecek fakat 2030 itibari ile enerji ve çevre teknolojilerinin verimli yenilikçiliğe bağlı olarak zirve yapıp inişe geçecektir. 2035 yılında emisyonların 29,7 Gt ya da referans senaryosunun %31 altında olması beklenmektedir. Ve bu tarihten itibaren, küresele enerji yoğunluğu, Çin’in enerji verimliliği değişimi ve sürdürülebilir kalkınma stratejilerine bağlı olarak yıllık ortalama %2,2’lik azalma ile toplamda %31’lik önemli bir azalmayı kaydetmiş olacaktır. 

Küresel enerji kullanımı…
Dünyanın enerji tüketiminden kaynaklı CO2 emisyonları, 1980-2011 yılları arasında yıllık %0,41’lik artışla kişi başına 4,14 milyon metrik tondan (MMT) 4,70 milyon metrik tona (MMT) yükselirken aynı dönemde toplamda ise yıllık %1,87’lik artışla 18433,15 milyon metrik tondan (MMT) 32578,64milyon metrik tona (MMT) yükselmiştir. Bunun yanı sıra Çin’deki emisyonlar da aynı dönem için kişi başı %5,01’lik artışla toplam da %6,04’lük büyüme oranı ile 1,47 milyon tandan (MT) 4,69 milyon tona (MT) yükselmiştir. 2010 yılında 2009 yılına nazaran tüketimlerde kömür için %5,3, ham petrol için %12,9,  doğalgazda %18,2 ve elektrikte %13,1’lik artışlar kaydedilmiştir. Bu oranlarla tüketim, üretimi 1995 yılı itibari ile %1,7 ile aşmışken 2010 yılı itibari ile ise %11,6 aşmıştır. 2010 yılı itibari ile aynı zamanda söz konusu değerler tüketimde %20,3 ve CO2 emisyonlarında da %25,0 ile Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) ilgili değerleri aşmış olup dünyanın kişi başı CO2 emisyonu 7,1 iken Çin’in ki ise 8,2 ton olarak gerçekleşmiştir. Çin’de kişi başı emisyon artışı erken sanayileşme dönemi olan 1951-2002 yılları periyodunda %9,3 olarak gerçekleşmiş iken 2010-2020 yılları arasında ise %5,4’lük oranla gerçekleşmeye devam edeceği öngörülmektedir. 

Çin dünyanın en büyük enerji tüketicisi olup küresel enerji kullanımının %21’ini oluşturduğu tahmin edilmektedir. Çin’in enerji tüketimi 1980 yılı itibari ile 602,8 kömür eşdeğeri metrik tondan (Mtce) yıllık ortalama %5,8’lik bir artış oranı ile 2010 yılında 3,25 milyar kömür eşdeğeri metrik tona (Mtce)yükselmiştir. Bu alanda Çin çoktan dünyanın en büyük tüketicisi olarak kaydedilmiş olup ülkenin %2,5’luk net ekonomik büyümesinin %71’i enerji sektörünce sağlanmaktadır. Tüketim bazlı sonuçlar itibari ile zengin kömür kaynakları sahip bir ülke olarak Çin’de elektrik üretimini, üretimdeki %70’lik payı ile kömür domine ederken bu alanda hidroelektrik santrallerinin payı %20’dir. Ülkenin enerji yapısı; termal, hidro, nükleer, rüzgâr, güneş ve geriye kalanı da jeotermal, biyoyakıt ve okyanus enerjisini içermekte ve bunların dağılımı sırası ile %72,2, %21,7, %1,2, %4,3, %0,2 ve %0,4 olup 1060 GW’lık enerji kapasitesi de sırası ile %82,2, %14,0, %1,8, %1,5, %0,02, %0,4 iken 2011 yılı itibari ile yenilenebilir enerjini toplam enerji içerisindeki payı ise %15,9’dur. 

Modernleşmenin etkisi…
Çin; kentleşme, sanayileşme ve modernleşmenin orta aşamasındaki bir ülke olarak dünyanın en büyük ve en hızlı gelişen ekonomisi konumundadır. 1990’lar boyunca ülkenin hızlı kentleşmesi ekonomik büyümeye paralel olarak gözlemlenmiştir. Dolayısı ile kentsel alanlar ülke nüfusunun %40’ını, ulusal ekonomiye katkının %75’ini, ticari enerji kullanımının %84’ünü, toplam birincil enerji sistemlerinin (TPES) ve CO2 emisyonlarının %40’ını oluşturmaktadır. Çin’deki kentsel nüfus oranı 2005 yılı itibari ile %40 iken bu 531 milyon kişiye denk gelmekte olup aynı yıl itibari ile dünyadaki kentsel nüfusun %17’sine tekabül etmektedir. 2030 yılı itibari ile Çin’deki kentsel nüfusun 880 milyon kişi ile toplam nüfusun %60’ını oluşturması beklenmektedir. Son 30 yıllık süreçteki bu tarz gelişim oranları Çin’i en büyük ithalatçı, 2.büyük ihracatçı ve önemli miktardaki enerji tüketim maliyetlerine rağmen en büyük ulusal ekonomi özellikleri ile dünya genelinde önemli bir ekonomik güç haline getirmiştir. 
1995-2011 yılları arasında panel verileri bazlı olarak Çin’in enerji-ekonomi ilişkisi analizi, bağlantılar arası çift yönlü pozitif nedensellik ilişkisini tespit etmiş olup kişi başına CO2 emisyonları, 2012-2020 yılları arasında artacak iken, buna paralel olarak emisyon azaltma stratejileri de baha belirginleşecektir. Bunun yanı sıra; teknolojik gelişme ve endüstriyel yapı en etkileyici CO2 emisyonu faktörlerindendir. Çin’in CO2 emisyonların kendine has şekilde tasnif edilip üçe ayrılmış olup bunlar düşük emisyon süreci (1961-1968), ortalama gelişim süreci (1969-1997) ve yüksek emisyon sürecidir (2002-2009). İlk periyot boyunca CO2 emisyonunun ortalama büyümesi nerede ise sıfır olup ikinci periyot boyunca ise bu oran %17,86 olarak gerçekleşmiştir. Fakat emisyonlar, 2002 Asya ekonomik krizi sonrası ekonomik gelişmeye paralel olarak 2002 yılında 3.694,242 kt’den 2009 yılı itibari ile 7,687,113 kt’ye üssel olarak artış göstermiştir. Bu bağlamda Çin’in endüstriyel sektörleri üç ana kategoriye ayrılabilmekte ve ilgili çalışmalar birincil endüstrinin ikincil endüstri (maden, elektrik, inşaat, su ve doğalgaz) ve üçüncül endüstriye (ticaret, perakende, emlak, ulaştırma, posta ve telekomünikasyon, depolama vs.) nazaran daha çok CO2 salımı yaptığını ortaya çıkarmıştır. Buradan; ormancılık, ziraat ve su ürünleri, balıkçılık dâhil birincil endüstrilerin büyümesinin, yeni sulama kanalları, inşa yapıları ve yakıt tüketimindeki artışa bağlı olarak CO2 emisyonlarının ivmeleneceği anlaşılmaktadır. Bunun bir sonucu olarak da 2007 yılından itibaren Çin’de bütün kırsaldaki elektrik tüketiminin yönetimi, ulusal elektrik kurum tarafından sağlanmaktadır. 

Yıllık enerji tüketimi
Mevcut durumda Çin’in kişi başına yıllık enerji tüketimi, 3400 kilowatt saat (kWh) olup batılı ülkelerdeki 8000kilowatt saat (kWh) ve ABD’deki 15000 kilowatt saat (kWh) ile karşılaştırıldığında halen düşük kalmaktadır. Gelecekteki sıkı enerji arzını karşılayabilmek için, Çin’in kaya gazı ve hidroelektrik enerji gibi yeni kaynakları geliştirmesi önerilmektedir. Çin, düşük karbon ekonomisi geliştirmek ve enerji güvenliğini kuvvetlendirmek için 12. 5 Yılık Kalkınma Planı çerçevesinde karbon yoğunluğunu 2015’e kadar %17 ve 2020’ye kadar %40-45 düşürmek gibi sıkı hedefler koymuştur. Bir karbon emisyonu ticari şemasına (ETS) giriş ve uygulaması bu sıkı hedeflerin gerçekleştirilmesinde Çin için kritik bir unsuru teşkil etmektedir. 
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159