05.08.2013, 15:36

Merhameti ben bir sudan öğrendim

Genç şair Gamze Özmen’in bu mısraı bir damla suyun bile nelere kadir olduğunu anlattığı için önemli. bazen üç kelimeyle çok şey anlatır şiirler, tıpkı atasözleri gibi. 

Şair öğrenmiş de, öğrenemeyenlere ne demeli?

Payitaht Edirne, sadece tarihiyle bile dünyanın gözbebeği. Yalnız, nedense bir türlü anlam veremiyorum, bizim bürokrasimiz karşısında tel tel dökülüyor.

Geçtiğimiz haftalarda da değinmiştim. Darüşşifa, yani Şifahane, dünyaca ünlü bir sağlık merkezi. Akıl hastalıklarının su sesi ve müzikle tedavi edilebildiği merkez, 1484 yılında inşa edilmeye başlanmış. Avrupa’nın akıl sağlığı bozuk olan hastalara "içine şeytan girmiş" teşhisi koyarak infaz ettiği dönemde aynı hastalığa yakalanmış insanlar su sesi ile tedavi edilmeye başlanmış. Şimdi, sokağa çıkıp sorsanız bilenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez, ama yabancılar en küçük ayrıntısına kadar her şeyi biliyor.

Trakya Üniversitesi bünyesinde müze haline getirilen ve Avrupa’nın en iyi müzesi (2004) ödülünü alan bu güzide merkezin Edirne’ye katkısı çok fazla. Kırkpınar gibi, Kervansaray gibi Darüşşifa da en çok ziyaretçi çeken yerler. Ama bir farkla…

Darüşşifa’ya giden iki köprü de kapalı. Büyük bir istek ve heyecanla yola çıkanlar elleri böğründe kalakalıyor. Kimse bilmiyor o köprülerin neden kapalı olduğunu. Sorulara kimse cevap vermiyor.

Edirne böyle bir duyarsızlığı hak etmiyor. Etkili, yetkili kişi ve kurumların bir an önce duruma el atmasını istiyoruz.

Bizim bu talebimize Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, yolları ve trotuarı çiçeklendirerek ilgi gösterdi. Ancak “Anıtlar Kurulu” o yolun çiçeklendirilmesine karşı çıktığı için güzelim çiçekler söküldü. 

Şair, merhameti sudan öğrenmiş, ama bizim kurullarımız tarihten, turizmden, çiçek gibi bir güzellikten hiçbir şey öğrenmedikleri için bütün çabaları boşa çıkartmayı başardı. 

Şimdi Edirneli haklı olarak, harcanan onca paraya yazık diyor, “ne istediniz çiçeklerden” diye yakınıyor.

Bu sadece bir örnek. Anıtlar Kurulu, yıkılıp da bir öğrencinin ölümüne ve 13 kişinin yaralanmasına yol açan ağacı da anıt eser diye belirlemişti. Anıt eser diye tutulan o dev “kavak”, ailesiyle Yunanistan’dan gezmeye gelen gencecik Ufuk Mumcu’yu altına aldı. Kavaktan anıt eser mi olur?

Ben soruyorum, ben dinliyorum… İlgililer, yetkililer oturuyor.

Edirne önemli bir tarihi şehir. Doğal ve tarihi güzellikleriyle, değerleriyle başka bir yerde olsa el üstünde tutar, korurlar.

Sudan, su damlasından öğrendiğimiz merhametin yüzü suyu hürmetine, bu seferlik sesimi çıkarmıyorum.

Ramazan Bayramınız kutlu olsun. Mutluluk ve hayırlı kazançlar getirsin. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159