22.07.2013, 11:34

Mikro kaygı, makro ilgi...

Geçen hafta, insan varlığımızı iyileştirirsek hayatlarımızı da iyileştireceğimizi söylemiş; büyümeyi  kalkınma ile beraberce ilerletirsek adalet sorunlarımızı da azaltacağımızı konuşmuştuk.

Bakın, geçen hafta, (07.07.2013, Hürriyet) Dünya Bankası Başkanı Kim, ne dedi: “Sosyal güvenlik, eğitim, sağlık gibi alanlara yapılan yatırımlar ve gelir dağılımı eşitliği konusunda da çok hassas olunmalıdır.”

Neden böyle diyor?

Çünkü dünya gelirinin yüzde 85’ini nüfusun yüzde 20’sinin aldığını, onun bankası rapor ediyor. Geri kalan 15 lira ile 80 kişi geçinemiyor, sorun çıkıyor. 

Ne sorunu çıkıyor? 

Yüzde 80’in ülkesinde ise müşteri kalitesi düşmüş, harcama durmuş,  ödeme kesilmiş. Savaşlar var.

Ve yüzde 20’nin ülkelerinde finansal kriz çıkıyor, uzuyor, derinleşiyor, toplumsallaşıyor, sistemleşiyor ve Başkanı bile yapısal konuşturuyor. 

 * * * 

Bizde durum nedir? Sorunlu, hem de ağır şekilde. Bankanın başkanı Kim sanki bizim için de konuşmuş.

Müşterinizin kalitesi yüksek olacak ki, işletmenizin de hayatı istikrarlı olsun.  

İnsan varlığımızın kalitesini; eğitim alanında yaygınlık, erişilirlik ve kalite ile arttırmak mümkün.

Bütün ekonomik başarımıza rağmen, ‘katma değer’ oranımızın düşüklüğü  bu alandaki kötü durumumuzu gösteriyor. 

Herkese bir parça sorumluluk düşse de ülke ekonomisinde etkin olan ekonomik STK’lar (TÜSİAD, TOBB, KESK, MESS, MÜSİAD, vb.) direkt yükümlü. 

Müşterilerinin kalitesini arttırmak için bu alanı donatmak zorundalar… Aksi halde; 10 bin dolarlık milli geliri olan müşteri ile hangi şirket ne kadar büyüyecek?

1980 yılındaki sınai ihracat GSYİH’nın yüzde 25’iyken 2012’de yüzde 16’ya düşmüş.

Yüzde 10 tasarrufun yarısı İstanbul’da toplanmış, 7 ilimizde tasarruf 0 (yazıyla: sıfır)!

Bu zayıf tasarrufla yatırımlar artacak da milli gelir büyüyecek! Kapanır mı cari açık! 

Dünyanın en pahalı akaryakıtı bizde (2,7 Dolar), çünkü içinde vergi çok.

Günlük gelir içinde akaryakıt payı en yüksek olan ülke bile biziz (yüzde 8,6), çünkü gelir düşük.

Biz bu bedeli 10 bin dolarlık milli gelirden öderken, diğerleri 30 bin doların içinden ödüyor.

 * * * 

Taşıma dünyasındaki gelir dağılımına bakamıyoruz bile; 100 liralık gelir nasıl paylaşılıyor?

Taşıtanın ödediği ücret, taşıyana inerken yüzde 70’e kadar kesilebiliyor (araç sahibine 150 TL.den sadece 50tl kalıyor, 100 TL.yi firma alıyor).

Sonra da, BALO girişimi… 9 ilden topladığı yük trenini daha Kapıkule’de Avusturya şirketine teslim ediyor, Avrupa’yı göremeden . . .

Dünya Bankası Başkanının saydığı konulara “yapısal sorunlar” deniyor. 

Yapının düzelmesi, eğitimin paylaşılması ve paylaşımın düzelmesi ile mümkündür ancak. Uzun sürebilir… 

Ben, 75 milyonda 1 oranında sorumluyum, ya siz?

İyi haftalar dilerim. ■ 
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159