11.09.2016, 11:23

Öğrenmenin Sonu Yok…

Bir yıl geçti, G20 toplantıları yine başladı. Dünyanın durumunu ve gidişatını, dünyanın liderleri irdeliyor; çıkışlar, çözümler arıyorlar. Dünyayı bu haline getirenler de kendileri… Durum gülünç ve biraz da çözümsüz galiba. Yine ortak görüş aynı: Kalkınma Yaygınlaşmadan, Paylaşım Denkleşmeden Barışı Kurmak Zor. 
Kim yapacak bunları, peki?
*
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başına ördükleri de aslında paylaşımı bozuyor. Her devlet kendi payını kendisi arttıracağına göre, onlara kızmak gülünç olur. Onlar daha da gülünç şeyler yapıyorlar, bizi de güldürüyorlar. Mesela hepsi; Türkiye demokrasisinin atlattığı depremin büyüklüğünden, Türkiye'deki halkın her kesiminin demokrasi mücadelesine katılmasının dünya örneği olduğundan dem vuruyorlar, aylar sonra. 
Dünyadaki tiyatro, Türkiye'de oynadıkları tiyatrodan çok daha gülünç...
Bölgemizde de bir tiyatro oynanıyor. Bölgenin tiyatrosu ta tarımın başlangıcına, 15 bin yıl öncesine gidiyor. Dünyada paylaşımın değiştiği, üretmeyenlerin hakim olmaya başladıkları günlere dayanıyor. (http://discovermagazine.com/1987/may/02-the-worst-mistake-in-the-history-of-the-human-race) 
İliştirdiğim bu linke bakarsanız, Ortadoğu'nun neden dünyanın en rahatsız bölgesi olduğunu göreceksiniz. Okuduğunuzda dinlerin, din savaşlarının ve daha pek çok toplumsal olgunun neden buradan ortaya çıktığını anlayacaksınız. 
Bunu bizden önce bilenler, şimdi buralarda olmaya ve ileride de buralarda kalmaya devam ediyorlar. Biz yeni öğreniyoruz nasıl topraklarda yaşadığımızı. Biz, Türkiye olarak bölgedeki yerimizi tutmak ve devam ettirmek zorundayız. Yoksa bize de yeni yerler beğenirler, kuşkum yok. Şunun şurasında, daha 90 yıl öncesinde bizi süpürmeye çalışmışlardı, unutmam. 
*  *  *
Faizsiz ortam dünyaya egemenken, Avrupa Merkez Bankası gevşemeye devam ederken, AB ekonomisi büyüme kaybederken, ABD'nin istihdam verisi olumsuz şaşırtmaya devam ederken, dünyanın fabrikası Çin'den kıpırdama gelmezken, Amerikan Merkez Bankası da arttıramayacak faizini. Gelişmiş veya Gelişmekte olanlar dahil, tüm ülkeler paralarını zayıflatıyor, yani kuru yükseltiyorlar. Bizde ise dolar kuru düşüyor buna üzülmemiz gerek. Bizim ihracatımız azalır, onların ihracatı artar. Ülkeler 1 dolara daha fazla mal verirken biz daha az mal veriyoruz.         
*  *  *
Sektör basını olmak, o sektörü iyi ve doğru bilmeyi gerektiriyor. Geçen hafta, bir otomobil gazetecisi, otomobil vergilerinin azaltılmasının yararlarını öğretiyordu. Daha yüksek adet satılacağını, böylece daha fazla vergi toplanacağını yazıyordu. Hâlâ, o verginin matrahını oluşturan otomobillerin yüzde 75’inin ithal olduğunu, bu nedenle parasının tamamının yurtdışına ödendiğini aklında kuramıyor. Bu kişilerin bazıları da otomotiv gazetecisi olarak görüyor kendilerini. Otomotivi otomobil zannediyorlar. Broşür bilgilerini yazmakla olmaz ki, gazetecilik. Dernek tüzüğünü rica ettim. Göndermediler. Ben edindim.
Bu gazeteciler, yerli marka otomobile de karşı çıkıyorlar. “Anadol'un Hikayesi” kitabında, 173. Sayfada, "Otosan, belki de en kötü kararı verdi ve kopyayı yerli tasarıma, yerli markaya tercih etti" diyor, bugün de göreve hazır olan bir mühendisimiz. "Taunus ile birlikte tüm duygular öldü" diye de ekliyor. O duygular öldü, bu tür gazeteciler doğdu.
Bu kitabı onlara hediye edeceğim, 1960’lı yıllarda yapılanları öğrenmeleri için.
*  *  *
Önümüzde Kurban Bayramı var. Kutlu Olsun. Kurban, tüm dinlerde olan bir ibadet şekli. Evvelki çağlarda değerli insanlar kurban edilirken, günümüzde sıradan hayvanlar kurban ediliyor. Kurban efsanesi İslam’dan önce olmasına rağmen, bugün İslami bir ibadet olmuş. Bayram sabahı, ezanla Arafat tepesinde bulunmak Hacı olmanın temel şartı sayılmış. Uzun tatil yolu ile de bu bayram turizme yararlı olsun.
İyi haftalar, iyi bayramlar… ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159